Film artisti gibi rol keser
Burnu havada
Gözleri radar gibi tarar etrafı
Sorunu insanlarladır
Her gün, her yerde ve herkesin kendisine “biat” etmesini ister.
Alışkanlık haline gelmiştir.
“Biat” edildiğini görmeden rahat edemez
Herhangi bir toplantıda kendini ağırdan satmanın yollarını aramaktan yorgun düşer.
Konuşamaz
Dili damağı kurur
Tüm günü bir savaş meydanındadır sanki
Savaş alanını terk etmek mi? Asla! O, savaşın içinde var olmuş, var olmaya da devam edecektir.
Onu bu duruma getiren beynidir. Beslenmeyen, gelişmeyen, dumura uğramış beyni.
Normal gelişmemiş beyni, anormal şeyler yapmaktadır
Bir toplantıda konuşurken dinlenilmemesi, sözünün dikkate alınmaması, onu deli eder, çılgına çevirir.
Canını al, daha iyi
Toplantıdan kov ama bunu ona yapma…
Bu aşamaya nasıl gelmiştir?
Kendi de bilmez
Bu kısır döngüden kurtulmayı hiç düşünmez, diğer türlü yaşamayı beceremez ki yok olup gideceğini sanır, korkar.
Günü hep böyle geçer
Akşam, enerjisi bitmiş, tükenmiş, bitap bir halde kendini eve atar…
Konuşacak hali yoktur
Neşesi kaçmıştır
Gene de havasından ödün vermez
Ölür gider, kuyruğu dik tutar
Hanımı, çocukları, anne ve babası ne yaparlarsa yapsınlar bu durumu değiştiremezler.
Değişmesine de izin vermez
O, öyledir…
O, öyle kabul edilmelidir
Yoksa yoksa… Aman Allah’ım! Yaşasa ne olacak, ha yaşamış, ha yaşamamış…
Bu bir hastalıktır
Onu kabul etsinler, ‘büyük’ bilsinler de gerisi umurunda değildir
Suda çırpınan balık gibidir
Ne huzur vermiş, ne huzur bulmuştur
Huzur ona Kaf Dağı kadar uzaktır
Bu hastalıktan kurtulmak imkânsızdır, hastalık ancak musalla taşında son bulur.
Yukarıda, size korkunç gibi gelen şeylerin panzehiri okumadır. Okuyan insanda bunlar gözükmez.
Okumayan insan ise bu hastalığın bir ‘adayıdır’