AHMET REFİK ALTINAY’IN KALEMİNDEN
ÜRGÜP-NEVŞEHİR
Ahmet BELADA
Bu günlerde Ahmet Refik Altınay ve eserleriyle meşgulüm. Velûd kalemlerimizden Altınay’la ilgilenmemin iki sebebi var.
1-     Görev yapmakta olduğum kurumun (TTK) Osmanlı dönemindeki ‘Tarihi Osmanî Encümeni*ne önce âza, bilahare Reis seçilmesinden,
2-     Memleketlim olmasından. (İlerde hakkında geniş bir yazı kaleme alacağım)
 
Ahmet Refik, 1880 veya 1881 yılının Şubat ayında İstanbul’da, Beşiktaş’ın Valideçeşme semtinde dünyaya geldi. Babası, Sultan Abdülaziz’in vekilharcı Ürgüplü Ahmet Ağa'dır. Mehmet Ağa Mecidiyeköy’ü kuran insandır.

Altınay İlköğrenimini Vişnezade Sıbyan Mektebi’nde, orta öğrenimini Beşiktaş Askeri Rüştiyesi ve Kuleli Askeri İdadisinde okudu. 1898 yılında Harp Okulu'ndan piyade birincisi olarak mezun oldu. Küçük yaşta teğmen çıktığı için kıtaya gönderilmeyip öğretmen sınıfında bırakıldı. Toptaşı ve Soğukçeşme Askeri Ortaokullarında 4 yıl süre ile coğrafya öğretmenliği yaptı. 1902 yılında Harp Okuluna Fransızca, 1908 yılında tarih öğretmeni oldu.   
Bilahare Daru’l Fününa Profesör olarak tayin edildi. Burada görev yaptığı yıllarda bir taraftan halka tarih zevkini verirken, diğer taraftan da arşivlerimizdeki kapalı kalmış birçok vesikanın topluma kazandırılmasını sağlamıştır. (Tarihi Sevdiren Adam AHMET RAFİK ALTINAY Hayatı ve Eserleri; Türkiye İş Bankası Kültür Yay. İst. 1978; S.14)

Hoca’nın takriben 150 civarında eseri mevcut. Bunlardan bir kısmı Latin harfleriyle neşredilirken birçoğu Arap alfabesiyle yazılmış ve Latin harfleriyle basılmayı bekliyor.

Anadolu Şehirleri diye “Türk Tarih Encümeni Mecmuası’ ve ‘İkdam’ gazetesinde tefrika ettiği enfes bir yazı dizisi mevcut. Oradan Ürgüp-Nevşehir kısmını Ürgüp Belediyesi 2005 yılında Dr. Eftal Ş. Batmaz ile Dr. Bekir Koç hocalara tercüme ettirerek okuyuculara bu değerli eseri kazandırdı. (Damat İbrahim Paşa Döneminde ÜRGÜP VE NEVŞEHİR; Ahmet Refik Altınay) Dönemin Başkan’ı Bekir Ödemiş Bey’i bu hizmetinden dolayı tebrik ederim.
Çok hacimli olmayan ama son derce kıymetli bilgileri içeren bu eser o dönemde yazışma usullerinden tutun da yapılan bir inşaatın nasıl takip edildiğine varıncaya, hatta günümüzün BİMER diye bilinen mekanizmanın o dönemde nasıl çalıştığını göreceksiniz.

Ürgüp’e yaptırdığı 10 Çeşme’nin hat yazılarını İstanbul’daki meşhur şairlerin dilinden, meşhur hattatlara yazdırmış. Çeşmelerin taşlarının nereden nasıl temin edileceğini ve kimin getireceğini dahi kendi belirtmiş. Aynı usulü yaptırdığı cami ve külliye için de uygulamış. Henüz merkez olarak Muşkara seçilmeden Damat İbrahim Paşa, Ürgüp’ün imarı için büyük gayret sarf etmiştir.

Muşkara’nın merkez seçilmesine gelince; bilindiği üzere Niğde’ye bağlı Ürgüp kazasının bir köyü olan Muşkara, o günlerde eşkıyaların, hem yerleşik halkı hem de oradan gelip-geçen vatandaşları rahatsız ettiği ufak bir köymüş. Bu durumdan şikâyetçi olan bir grup insan, yazılı olarak durumlarını pay-ı tahta arzetmişler. Şikâyeti değerlendiren vezir-i azam kadılık makamını Ürgüp’ten Muşkaraya taşımış. Böylece merkez Ürgüp’ten Muşkara’ya geçmiş. İsmi de Nevşehir olarak değişmiş.

Nevşehir halkının bütün vergilerini kaldırarak kendi vakfından ödenmesini sağlamış. Böylece Nevşehir de yaşamayı cazip hale getirmiş. Bununla da yetinmeyen İbrahim Paşa, Nevşehir’in nüfusunu artırmak için çeşitli önlemler almış; öncelikle Nevşehir’de oturanların İstanbul’a göçlerini önlemiş. Ardından Nevşehir civarında yaşayan aşiretler ve Kayseri’ye sonradan yerleşen zenginleri Nevşehir’e yerleşmelerini sağlamış. Nevşehir’e gelenlere de bazı imkânlar sağlamış. Mesela kendilerine ev yapmaları için inşaat malzemesi, otlak ve temlikleriyle birlikte bağ arazisi vermiş. Bu güçlü iradeye rağmen nüfusun çoğalmamasını isteyen, hatta engel olmaya çalışan, Kara Nasuh’un eğer bu tarz davranışlarına devam edecek olursa, Konya’ya kalebent (kale dışına çıkma cezası) olarak gönderileceği tehdidinde bulunulmuş.

Nevşehir civarında bulunan ve şehre gelmeleri istenen aşiretlerin başlıcaları şunlar: boynu İncelü, Salurlu Kebir, Salurlu Sağır, Danişmendlu, Dumanlu, Hereklü, Kursulu, Kulaklu, Sarsılu, Sokulu, Cebelü, Kürd Mehmedlü, Kütüklü, Hacı Ulu Karaca Körüklü, Hacı Ahmedlu vs
Boynu İncelu aşiretinin şehre gelmesi için her türlü kolaylık gösterilmiş. Özel otlak ve mevcut bağ yeri ve açılacak bağ yeri, hayvanlarını otlatacakları otlağa varıncaya kadar imkan sağlanacağı söylenmiş. Onlarda 800 kişiyle Nevşehir’e gelmişler.

İbrahim Paşa, şehrin imarını mimar Mehmet Ağa ile yaparken, kontrolünü de Serkiz Kalfa’nın yapmasını istemiş. İsraf yapılmaması için de özel önlem almış. Mesela kendi adına şehrin durumunu kontrol etme görevini üstlenecek olan yeğeni Mehmet Efendi’ye yapılması istenen evin maliyetini önceden belirtmiştir (6.000 kuruş)

İbrahim Paşa hayatının sonuna kadar Nevşehir’le ilgilendi. Vatanını ihya etti. Her ne kadar civar köy ve Ürgüp’ün değerini azaltmışsa da Ürgüp halkını zarif çeşmelerle suya kandırdığı da bir gerçektir… İbrahim Paşa, vatanını ihya için Anadolu’da başlı başına bir şehir kurmayı başaran Türkoğlu Türk, zevk sahibi, kadirşinas bir vezir-i azamdır.

Çok hacimli olmayan bu kitabı, özetleyerek sizlere aktardım. Öncelikle tüm Nevşehirlilerin ardından merakı olan tüm dostların kitabı okumalarını tavsiye ederim.

Önemli Not:Ürgüp bölgemizin medar-ı iftiharıdır. Nevşehir’de kıymetlimizdir. Birini birine üstün tutmak için çaba sarf etmek akıllıca olmadığı gibi, tefrika ve fitne çıkarmaktır. Bu tür çabalardan kaçınmalı, öyle yapan/yapacaklara da mani olunmalıdır. Özellikle fitneciliği şiar edinen bazıları bunu körüklemeye çalışabilirler. Puslu havayı fırsat bilen aklı- evvellere pirim vermemeliyiz!...

*ASİL ÜYELER: 1-Abdurrahman Şeref 2-Ahmet Tevhid 3-Ahmet Refik 4-Ahmet Mithat 5-İskender Hoci 6-Efdaleddin 7-Diran Kilikyan 8-Zühdî 9-Ali Seydî 10-Karolidi 11-Mehmet Arif 12-Necib Asım
Saltanatın kaldırılması üzerine 1922’de Encümen, “Türk Tarih Encümeni” adını almıştır.(Türkiye’de Osmanlı Araştırmaları-Türkiye’de Modern Tarihçiliğin Kurucuları; Halil İnalcık; Belleten; TTK; 13. Türk Tarih Kongresi; 4-8 Ekim 1999)