AKLIMDA KALAN YA DA UNUTULMAYAN ÖĞRETMENLER

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Yıl 1967/1968 öğretim yılı köy ilkokulunda okula başladım. Ese öğretmen diye bilinen İsa Yiğitgülsüm isimli eğitmen birinci sınıf öğretmenim oldu. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıflar aynı anda aynı sınıfta ders alıyorduk. İlkokul beşinci sınıfta ise Hacı Şahin isimli Kurugöllü öğretmenimiz bize epeyce yararlı oldu. İlkokul yıllarında diğer öğretmenlerimizin isimlerini hatırlayamıyorum.

Parasız yatılı sınavını kazanmam için okul müdürü rahmetli Hikmet Tapan oldukça çaba sarf etti. O yıllarda Milliyet Gazetesi İlkokullar arası bilgi yarışması düzenlerdi. Bir köy ilkokulundan gelen ben iller arası yarışma sınavına Nevşehir’i temsilen katılmıştım. İl Milli Eğitim Müdürü H. Naci Bayraktar’ın makamında beni kabul ettiğini hayal meyal hatırlıyorum. Koskoca Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürü Naci Bayraktar bana bir kurşun kalem hediye etmişti. O büsbüyük makamda küçük bir çocuktum ben.

Parasız yatılı okuduğum Ürgüp Ortaokulu’nda çok sayıda sevdiğim saydığım öğretmenle karşılaştım.Okul müdür yardımcısı ŞenelÖcmen( o zamanki soyadı Coşar), Okul Müdürü ve velimiz Neşet Atay oldukça iyi yaklaşımda bulunuyorlardı. Osman Aydoğan, okul gazete kolundan sorumlu öğretmen idi. Aynı bina da öğrenim gören lise öğrencileri de gazete kolunda olduğu halde ortaokul öğrencisi olan beni gazete kolu başkanı yapmıştı.

Türkçe öğretmenimiz rahmetli Osman Aydoğan epey sert bir mizaca sahipti ama bize sevgisini bırakmıştı. Matematik öğretmenimiz Haydar Karakuş, coğrafya öğretmenimiz Süleyman Kaya Resim öğretmenimiz Semra Arslan unutulmazlar arasındaydı. Bir ara coğrafya dersimize Emrullah Güney geldi. Emrullah hoca dersi şiirsel bir anlatımla anlatıyordu hayranlık duymamak mümkün değildi. Fen bilgisi öğretmenimiz Salih Bitgin, din bilgisi öğretmenimiz Bekir Aksoy aradan 46 yıl geçmesine rağmen adlarını unutamadığım saygı duyduğum isimler arasındadır.

Ürgüp Lisesinde edebiyat dersimize Mustafa Kaya geldi. Biyoloji dersini rahmetli Mehmet Arslan’dan almıştım. Türkçe öğretmenimiz Müzeyyen hanım var idi(soyadını anımsayamıyorum) çok saygı değer bir öğretmen idi. Daha sonra naklimi Kayseri Lisesine aldırdım ve oradan mezun oldum. Ne yazık ki Kayseri Lisesinde aklımda kalan tek hoca yok.

Öğrenciler hocaları genelde aldıkları notlarla değerlendirirler. Benim tüm derslerim beş( o zamanki en yüksek not) olduğu için benim değerlendirme kriterlerim arasında not yoktu. Kuşkusuz tüm öğretmenler de iyi değildi. Eğitimci özelliği taşımayan, öğretmen olmaması gereken kişilerden de dersler aldık. Örneğin başka bir din bilgisi öğretmenimiz vardı aynı zamanda okulda idarece idi. Sınavda ben sadece soruları yazardım cevapları yazmadan kağıdı elimden alır “beş” yazardı ama adamı sevmek istediğim halde hiç sevemedim. Bir fizik öğretmenimiz vardı bizi evine gönderir eşinin ihtiyaçlarını çarşıdan aldırırdı. Biz yatılı öğrencileri “emir eri gibi” kullanırdı. Bu adamı öğretmen diye sevmek zorunda değildik herhalde. Zaten onunda öğrencileri ve insanları sevdiğini hiç sanmıyorum.

1967 den 2020 yılına aradan 52 yıl geçmiş iyi öğretmenler ve kötü öğretmenler asla unutulmuyor. Sıradan olanlar yani sadece görevini yapıp maaşını alanlar ise şimdi hatırlanmıyor bile. Yaşam bir sinema şeridi gibi ama insan yaşamına genelde öğretmenler yön veriyor.. Elleri öpülesi öğretmenler..