Bakmak ve Görmek

 “Sevdiklerinizi ölçülü sevin, zira bir gün düşman olabilirsiniz. Buğzettiğinize de ölçülü buğz ediniz, zira bir gün dost olabilirsiniz.” HADİS
Önemli olan görüleni değil görülmeyeni fark edebilmektir. İsmet Özel’in “Bakanlar ve Görenler” diye çok güzel bir kitabı var. Kitabın başlığından da anlaşılacağı gibi bakmak görmek değildir. Her bakan baktığını göremeyebilir. Görmek içinse ‘anlayış, seziş’ anlamına gelen firaset gerekir. Zira Efendimiz; “Müminin ferasetinden çekinin; zira o Allah’ın nuru ile bakar” buyurmaktadır.

Sohbetinde bulunduğum biri; Cafer-i Sadık ile Numan Bin Sabit arasında geçen şu mükâlemeyi anlatmıştı. Cafer-i Sadık; muhatabına akıl nedir? Diye sormuş; Numan Bin Sabit te; “akıl iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etmektir” diye verdiği cevabın ardından soranın; “bunu hayvanlar da bilir. Asıl akıl, iki iyiden en iyisini tespit edebilmektir” şeklinde cevap vermiş.

Olaylara narsisçe bakmaya gerek yok. Herkes yaptıklarını gözden geçirip, empati yapmalıdır. Bilinmelidir ki, bir konuda başarılı olmanın üç yolu vardır. Kendi ve rakibinin gücüyle beraber mücadele ettiğin vasatı iyi bilmek gerekir. Eğer bunlardan birisi eksik tespit edilerek mücadeleye başlanırsa, başarı oranı ya azalır ya da kaybetmek mukadder olur. Kendini eleştirmesini bilmeyenin başkalarını eleştirmesi asla sağlıklı bir yaklaşım tarzı da değildir.
İlk iki paragrafta vermeye çalıştığım iki önemli ölçüden hareketle; hepimizin olayların perde arkasına iyi bakmamız gerektiğine inanıyorum. Ortalıkta arz-ı endam edenlere değil, onların arkasında duranlara bakmalıyız.

Bakmamız gerekir derken bununla her hangi birini veya bir zümreyi ilzam etmiyorum. Şeytan taşlamak ta istemiyorum. Demek istediğim o ki, içte ve dışta cereyan eden olayları iyi tahlil etmeye çalışalım. Ülkemizde olanlardan, yapılanlardan kim sevinip kim üzülüyor ona bakmalıyız. Memleketimizde cereyan eden bir olaydan dolayı deniz aşırı memleketler seviniyorsa hepimizin iyi düşünmesi gerekmiyor mu?
Konuşmaya, konuşmada üsluba, çok dikkat etmeliyiz.

Hiç kimseyi ötekileştirmeden, görmemezlikten gelmeden kucaklayıcı bir anlayışı benimsemeliyiz. Diğer taraftan birbirimizi sevmek, birbirimize güvenmek zorundayız. Kendi aramızda olması gereken diyalog zeminini kaybetmemeliyiz. Hırçın, sadist ve tepeden bakmacı yaklaşımlardan da uzak durmalıyız.
Elde edilen başarıyı görmemezlikten gelmek kadar, başarısızlığı görmemek te büyük hata olur.

Düşmez kalkmaz olanın sadece ve sadece A L L A Holduğunu unutmamalıyız.

Ahmet BELADA