BELEDİYECİLİK
                                     “ALTINDAĞ BELEDİYESİ ŞAİR VE YAZARLAR EVİ”


Altıdağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki Bey’i gönülden tebrik ediyorum. Başkan Yrd. vasıtasıyla iki kez tebriklerimi kendisine ilettim. Fakat “marifet iltifata tabidir” sözünden hareketle bir kez daha tebrik ediyorum. İddiasız, reklamsız, hesaplı, düzgün ve yerinde harcama ve çalışmalarıyla sadece Altındağ’lılardan değil, tüm Ankara’lılardan ve hatta tüm Türkiye’den takdir toplamaktadır. Bu söylediklerimde hiç mubalağanın olmadığını ilçeyi gezen, hele hele Hamamönünü gören herkes söyleyecektir.

Kendisiyle beraber çalışan değerli bir dostumun deyimiyle ‘normal işletme alacak-verecek borçlanmasının dışında hiç borcu olmayan belediyelerimizden biri belki de birincisidir’ dedi. Öyle olmasına rağmen gayet güzel hizmet etmektedir. Tabi tüm bu söylediklerim dışardan bakan birisi için geçerlidir. İçerden nasıl görülüyor onu çalışanlara sormak gerekir.

Sizlere Hamamönü’nden bahsetmek istiyorum. Ankara’ya ilk geldiğim günden beri Belediyenin Hamamönü’ndeki projesini çok beğeniyorum. Belediyeciliğin sadece yol-su-kanalizasyon-park-bahçe vs olmadığını, bunların yanı sıra kültürel çalışmaların da fevkalada önemli olduğunu Veysel Bey uygulamalarıyla çok güzel göstermektedir.
Belediyecilik; insanları tarihinden koparmamak,aksine tarihine ait mekanları o şehrin insanına hatırlatmalı,tarihi mekanları yıkıp hatta yıkılmasına çanak tutup metruk halde bırakmamaktır. Şehrin hafızasına saygı duymak, insanları acizlendirmemektir. Her neyse konuyu dağıtmayalım!

Tarihimizde çok ciddi bir yeri olan, bir çok yazar, düşünür ve siyasetçinin mahkum olarak kaldığı Ulucanlar Cezaevi’nin resterasyonu, koyduğu görsel ve işitsel materyallerle adeta insan kendini zaman tünelindeacı çeken mahkum gibi hissediyor.

İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un Ankara’da görev yaptığı sürece kaldığı Taceddin Dergahı yanındaki evi, etrafındaki metruk binaların, yolun üst tarafındaki kaleye doğru terk edilmiş binaların resterasyonu, otantik olarak restora edilen binaların muhtelif kültür etkinliklerin yapıldığı mekanların varlığı,restorası yapılan binaların sivil toplum kuruluşlarına tahsisi fevkalada güzel bir görsellik teşkil etmektedir. Bu arada şunu da belirtmeliyim. Kendilerine tahsisi yapılan yerlein yapımını sivil toplum kuruluşları üstleniyor. Yaptırırken de kendilerine göre değil, Belediyenin belirlediği kriterlere göre yaptırıyorlar.

Şehrin diğer bölgelerindeki estetikten uzak, beton yığınlarından müteşekkil binalardan sonra, böylesine güzel, göze hoş gelen evleri görünce insan deyim yerindeyse zevk alıyor kendine geliyor.

Hele binalar arasındaki irili ufaklı mescitlerin restora edilmiş hallerini görünce insan, değerli mütefekkir Osman Yüksel Serdengeçti’nin “mabetsiz şehir” söyleminin çok ta doğru olmadığı kanaatini taşıyor.



‘Altındağ Belediyesi Şair Ve Yazarlar Evi’nin girişi

Oraya her gittiğimde farklı bir mekânda, değerli insanlarla görüşmek, farklı etkinliklere tanık olmak, insana mutluluk veriyor. Değerli AbdülcelilBey‘Cuma’dan sonra Hamamönü’ndeki Birlik Vakfına gelen misafirlerle güzel muhabbet oluyor, gelirsen iyi olur’ dedi. Gerek davete icabet ve gerekse merakıma mucip bu Cuma oraya gittim. Seçkin ve değerli insanlarla bir müddet muhabbet ettikten sonra şair, yazar ve eski siyasetçilerimizden Atilla Maraş Bey’in öncülüğünde Altındağ Belediyesinin finansörlüğünde oluşturulan  ‘Altındağ Belediyesi Şair Ve Yazarlar Evi’ni ziyaret ettim.

Yahya Kemal Beyatlı ve Kemal Tahir hariç Ankara’da yaşayan yazar ve şairlerden oluşan şahısların tanıtımı, kitapları ve bazı yazarlarımızın muhtelif eşyalarının bulunduğu güzel bir mekân oluşturulmuş.

Kimler mi var? Sağdan ve soldan kim yok ki! Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Ataol Behramoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Attila İlhan, Yavuz Bülent Bakiler, Ahmet Arif, Cemal Süreyya, “Yedi Güzel Adam” (Akif İnan, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Rasim ve Alaattin Özdenören, Nuri Pakdil ve Sezai Karakoç), Hilmi Yavuz vs.

Ankara’da çıkan dergiler, Ankara hakkında yazılan kitaplar müze gibi mekânda yerini almış durumda. Atilla Maraş Bey’in yüzünde “mekânımız daha oldukça yeni, gün geçtikçe yazarlara ait yeni materyaller, yazarların Ankara’ya dair başkaca yazdıkları kitapları bu mekânda yerini alacaktır” derken ve odadan odaya geçerken, yüzündeki tebessüm, heyecan ve mutluluğu görmek gerekir. Kendilerine ve bu güzelim mekanı sağlayan Belediye Başkanına bir kez daha teşekkür ederim.

Bu otantik ve mütevazı mekânda sizler bir taraftan çayınızı yudumlarken, arka fondan gelen şiir ve musiki dinletisi ruhunuzu okşayacaktır. Dış avludaki oluşturulan kürsü de tecrübeli yazarlarımız için olduğu kadar genç ve kendini yetiştirmeye namzet insanımız için platform özelliği taşımaktadır.

Unutmayalım ki, mekânlar insanlarla güzeldir. Bu son derece kıymetli mekân, edebiyat ve okuma meraklısı talebe ve insanlarımızı beklemektedir.

Ahmet BELADA
                                                                                                                                                        [email protected]

*Şair ve Yazarlar Evi’nin fikir babası ve kurucusu Mehmet Atilla Maraş;

1 Temmuz 1949 tarihinde Şanlıurfa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1971 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ni bitirdi. Çeşitli kamu kuruluşlarında öğretmenlik, mühendislik ve yöneticilik yaptı. Mesleği gereği Anadolu'yu bir uçtan bir uca gezdi.
Yazı hayatına lise sıralarında şiirle başladı. 1966'da “Adımlar” ve “Balıklı Göl” dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Şiirleri; Hareket, Mavera, Harran, Dergâh, Yedi İklim, Dil ve Edebiyat dergilerinde yayınlandı. Yeni Devir ve Yeni Şafak gazetelerinde yazılar yazdı. 1967'de yazdığı Ayney şiiriyle tanındı. 1981'de Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Şehrayin adlı şiir kitabıyla yılın şairi seçildi. Yurt içinde ve yurt dışında birçok şiir etkinliğine katıldı. Şiirleri, birçok dünya diline çevrildi.
ESERLERİ:
Doğudan Batıdan Ortadoğu’dan, Şehrayin, Ayney, Zor Sözler ve Merhaba Ey Hüzün.