Bİ DE PSİKOLOG’A GİDELİM DE…

Boşanma noktasına gelmiş hatta boşanma dilekçesi dahi verilmiş çiftlerin son bir şans olarak kullandıkları bu cümle, hastalığı son raddesine gelmiş bir hastanın tedavi olmak için ‘’Bi de doktora gideyim de artık ne olacaksa’’ demesinden çok farklı bir durum değildir.

Hastalık durumunda nasıl ki erken teşhis erken tedavi ile paraleldir, psikolojik sorunlar ya da ilişki sorunlarında da bu böyledir. Çünkü ilişki de insan gibi hastalanır. İki iyi insan olabiliriz, ancak bu ilişkimizin de iyi olacağı hele de iyi kalacağı anlamına maalesef gelmez.

İlişki bilinçten çok bilinçdışı faktörlerle şekillendiği için, yaşadığımız ilişkide hangi bilinçdışı faktörlerin süreci nasıl etkilediğini fark edemeyebiliriz. Hayatın içerisinde verdiğimiz bilinçdışı tepkilerden dolayı bir de birbirimizi suçlayıp yargıladığımızda iş iyice içinden çıkılmaz hal alır. Dolayısıyla sağlıklı bir iletişim ile birlikte çözümlenmesi gereken sorunlar, çiftin birbirini anlamaması hatta yanlış anlaması ve bununla yargılaması, sorunlarını kendi içinde değil de başkalarına şikayet etmesi ile iyice içinden çıkılmaz hal alır.

Evlilikte sorunlar doğru teşhis edilmez, doğru anlamlandırılmaz ve bu sorunlara doğru,ortak yaklaşım kullanılmazsa sorun kronikleşir. Her iki tarafın da ego çatışması ile birlikte halledilebilir konular dağ gibi görünmeye başlar ve sonuç ‘ayrılık’.

Hayatta çözüme inandığınız takdirde, defalarca da yanılmış olsanız o çözümü bulursunuz. Evet bu çözüm bazen ayrılık da olabilir. Ancak ayrılık kolaya kaçışın yolu olarak seçilmektedir.

Evlilikte karşılıklı çaba olmazsa o evliliğin devam etmesi mümkün değildir, ancak bu da şu anlama gelmez ‘tek taraflı çaba hiçbir sonuç sağlamaz’. Elbette sağlar. Hem de bazen bütün sorunları çözebilecek kadar. Çünkü sorun dediğimiz şey karşı tarafın yaptıklarıyla ortaya çıkmış olsa bile bu soruna benim yaklaşımım, ve sorun karşısındaki ‘’duygularım (öfkem,çaresizliğim,korkum) sorunu besleyici faktördür.

Açık ve net söylüyorum,

‘’İçinden çıkamadığınız, kısırdöngüye dönmüş hangi sorununuz varsa bilin ki bunun zeminini siz hazırlıyorsunuz. Bizzat kaynağı sizsiniz.’’

VE

KENDİNİZİ DEĞİŞTİRMEDEN SORUNUNUZU DEĞİŞTİREMEZSİNİZ.

Psikolog’a gelmek konusuna gelince,

Psikolog’a gelmek sorumluluk ister, maddi ve manevi sorumluluk alabilmek gerektirir.

Zira hayatta kendi davranışlarının sorumluluğunu alamayan, hayatına yön veremeyen ya da yapıp ettiklerinden hep diğerlerini sorumlu, suçlu gören bir kişi iseniz,

Ya da kendini yücelten ve yaptıklarından hiç şüphe duymayan hatta Allah’ı da arkasına alarak, kendini yüzde yüz masum gören bir kişi iseniz ,

Ya da gidip Psikolog’u manipüle etmek, yönetmek fikrindeyseniz de

Psikolog size göre değildir.

Psikolog’un görevi sizin sorumluluğunuzu almak, hayatınıza yön vermek değil;

sorunlarınızla ilgli tıkandığınız noktada farkındalığınızı geliştirerek çıkış yolu sağlamaktır.

Bu bazen acı olabilir, çünkü kendinizle yüzleşeceğiniz süreç işinize gelmeyebilir.

Bu durumda kaçmak yine en kolay yoldur.

Son olarak,

Psikolog’a deliler ya da suçlular değil;

Sorumluluk alabilen,

Kendine bakabilme cesareti gösterebilen (içgörüsü olan),

Kendini dört dörtlük görmeyen,

Suçlamak ve şikayet etmeyi değil !

Değişmeyi göze alabilen kişiler gelebilir.

Ve bunun bir süreç olduğunu bilir.