Gece yavaşça kalktı

  Mutfağa yöneldi

  İçi kazınıyordu, buzdolabını açtı, bulduklarını küçük bir ekmek parçası ile yedi, içinin kazıntısı geçmiş, rahatlamıştı.

  Tekrar gitti yattı

  Gece yemeyi alışkanlık haline getirmiş, bunu her gün yapıyordu. Birkaç kere yememeyi denemiş başaramamıştı.

  Sabah kalktı, kahvaltıdan sonra şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Tanıdığı bir eczaneye girdi, izin istedi, eczanenin kantarında tartıldı. Gözlerine inanamadı, ibre 80 rakamını gösteriyordu.

  Böyle bir şey olamazdı, boyu 168 cm idi… normalde 68 kilo olması gerekirdi… Tam 12 kilo fazlaydı. Morali bozuldu, ne yapacaktı, bilmiyordu.

  Birden kararını verdi;

  ‘Bundan sonra gece yemek yemeyecekti’

  Bunu çok denemiş, başaramamış fakat bu defa başaracak, bir daha asla gece yemeyecekti…

  Bu düşüncelerle ikindi namazını kıldı, eve doğru yola çıktı

  Aklı hep gecede idi, acaba gece yememeyi başaracak mıydı?

  Akşam yemeğini yediler, durumu eşine anlatmadı, bilmesini istemiyordu, o da gece yemek yemesinden endişeleniyordu. Bu konuyu birkaç kez konuşmuşlar, eşi gece yemek yememesi gerektiğini söylemişti.

  Saat 22.15 civarında yattı, biraz sonra uyudu, tam gece yemek saati olan 00.45’te gözlerini açtı; ‘Hayır yemek yoktu, yemeyecekti’

  Fakat beyni kabul etmiyordu; ‘Yemelisin, bunu kendine yapamazsın, kendine işkence edemezsin, yemelisin, kendini sevmiyor musun? Ye… Ye bak, bu dünya kimseye kalmamış, sana da kalmaz, kendini bu kadar sıkmana hiç gerek yok’ vb. düşünceler beynini meşgul ediyor, dayanması güç mesajlar veriyordu…

  ‘Hayır! Hayır! Yemeyecekti işte…’

  Yemedi, gitti yatağına yattı, uyumak ne mümkündü, midesi kazınıyor, karnı dipsiz kuyu olmuş ille de yemek istiyor,  midesinin boş olduğunu beyni haykırıyordu.

  ‘Yemelisin… Ne olacak? Sanki 90 100 kilo mu oldun? Daha 85 kilo bile yoksun, hele bir 85 kilo ol da sonra bu işe kalkış, şimdilik ye, bir sakıncası yok’ diyordu beyni…

  İradesi ise; ‘Asla yemek yok!’ diyordu

  Bazen iradesine hak veriyor, bazen de beynine… Kimi zaman iradesi kazanacak gibi oluyor, kimi zamanda beynindeki ses…

  Uykusu yoktu, uyuması imkânsız gibiydi sanki

  ‘İlle de yemelisin!’ diyordu, beyni; ‘yoksa uyuyamazsın…’

  Dalıyor, sonra uyanıyor, sağa dönüyor, sola dönüyor, bir türlü uykusu gelmiyor, midesi sürekli yemek istiyordu…

  Kalktı gezindi, bir bardak su içti, tekrar yattı. ‘Tamam, işte başaramadın artık yiyebilirsin’

  ‘Hayır’ dedi iradesi; ‘yemeyeceksin…’

  Sabah olmuştu.

  Hiç uyumamıştı, kalktı, gönülsüzce lavaboya gitti, elini yüzünü yıkadı.

  Sanki savaştan çıkmış gibiydi