O haklı
Neden?
Sesi çok çıkıyor, bağırıyor, küfür ediyor, gözü hiçbir şey görmüyor, haksız olsa bunları yapar mı?
Yapmaz
O zaman biz de onu doğru kabul edecek, ona karşı olanların karşısında olacağız, öyle mi?
O, haklı olduğunu kanıtlayacak
İspat edecek
Biz de onu tüm gücümüz ile destekleyeceğiz
Allah... Allah...
Biz böyle düşündüğümüz için haksız olduğumuzu kabul etmiyoruz, hayatın bize öğrettiği şey bu…
Biz haklıyı gözünden tanırız
Bağırmasından
Adam boşuna bağırmıyor ya
Haklı da ondan bağırıyor
Başkası neden durduk yere bağırmıyor, çünkü haklı değil, haklı olmadığı için bağırmaya gücü yok, onun için sinsin duruyor, sesi çıkmıyor, bekliyor.
Herkes bağıramaz, bağırmak da cesaret işi, atalar ne demiş; ‘canı yanan eşek atı geçermiş’ Atalar bu sözü boş yere etmedi ya, bir bildikleri vardı elbet.
Olaylara bu gözle bakanlar
Haklılığı ‘avazın şiddetine’ göre değerlendirenler var
Susan haksız
Asaletinden konuşmayana kimsenin aldırış ettiği yok
Bu gün ülkemizde yaşanan kimi olaylar buna göre değerlendiriliyor.
Yanlış
Ama inanmış
İnandığı şeyi de uygulayacak
Hani derler ya; ‘Boş tenekenin sesi çok çıkar.’ Teneke ne kadar boşsa ses de o kadar yüksek çıkacak
Onun kulağı seste olacak
O, tenekenin dolu ya da boş olduğuna bakmıyor, sese bakıyor, kararını da sese göre veriyor.
Okumayı sevmeyen toplumlarda ulaşılan sonuçlar böyle, kararlar alınırken göz önünde tutulan değerler de gelişmemiş, onlar da ‘öze değil sese’ göre karar verir hale gelmiş.
Sokakta böyle
Evde, kahvede, markette, alış veriş yaparken, hakkını savunurken, tartışmalarda hep bu kural geçerli kalmış.
Kimse, ne oluyor, dememiş
Böyle gelmiş, böyle gider diyor
Değişir mi?
Değişir
Bir toplum okumaya, çalışmaya, kendini geliştirmeye başladığı anda bu uydurma değer yargıları yerle bir olacak…
Doğruya doğru
Eğriye de eğri denebilecek
Yani her şey bizim elimizde aslında