Elinde bir gazete ile geldi
   Şuna bakar mısın?
   Gazete, ‘insanın başını ağrıtan sebepler’ diye başlıyor ve bu sebepleri de şöyle sıralıyordu;   
   Stres, psikolojik rahatsızlıklar, migren, çevre baskısı, yaşanılan travma ve cahille sohbet
   Gazeteyi getiren;
   “Benim başımı ağrıtan bu son şık”
   Yani ‘cahille sohbet’
   “Doğrudur, cahille sohbet insanı daima yorar, istenmeyen durumlar doğurur, insanın başını da ağrıtır.” diyerek fikrimi açıkladım.
   Bu kısa konuşmadan sonra konu bir daha konuşulmadı
   Ben de üzerinde durmadım
   Belli bir süre geçtikten sonra
   Bu konu aklıma geldi
   Özellikle o son şık
   Yani ‘cahille sohbet şıkkı’
   Konu gayet açık görünüyordu, sanki içinde bir sorun ve gizem barındırmıyormuş gibi…
   Düşündüm
   Tamam, cahille sohbet insanı yorar ve başını da ağrıtır buna bir itirazımız yok
   İyi de
   Cahil kim?
   Biz mi, karşı taraf mı?
   Okumamış, yaşı bizden küçük, tecrübesi az, mürekkep yalamamış, okuduğu kitap sayısı sınırlı vb. olanlar mı cahil?
   Hayır!
   Nice okumuş cahiller tanıyorum
   Çok gezmiş, yaşı yetmişi bulmuş, mürekkep yalamayı bırak mürekkebi bitirmiş, kitaplar yutmuş nice cahiller var mı?
   Var! 
   Hem de özgüvenleri yüksek, kararlı, karşısındakini susturabilen, çok konuşan, konuştuklarını kanun maddesi sanan nice cahiller...
   Okumamış, mektep medrese görmemiş, yaşadığı yerden hiç dışarı çıkmamış, olgun, kemale ermiş, güngörmüş nice insanlar da var…
   Şimdi cahil hangisi?
   Ya da bunun kararını kim verecek?
   Düşünülmeyen
   Üzerinde durulmayan konu bu
   Herkes kendini değil, karşısındakini cahil sanıyor
   Karşısındaki de onu…
   O zaman gerçek hangisi?
   Hangisini cahil kabul edeceğiz?
   Her insanın iyi, olumlu, güzel yanları olabildiği gibi birçok olumsuz ve hoş olmayan yanları da var mıdır? 
   Vardır 
   İşte, insanı insan yapan, cehaleti silen; İMAN, SEVGİ, SABIR ve ÇALIŞMA’dır 
   Bunlar varsa tamam
   Ya yoksa… 
   O zaman başlar ağrıyacak demektir