Sevdiğim türkülerden birisidir;

  ‘Derdim çoktur hangisine yanayım’

  Bu günlerde yaşantımız bu türküye benziyor, her gün bir dert, bir sorun, bir olumsuzluk, bizi hareketsiz bırakan üzücü olaylar…

  Hangisine yanacağız, bilemiyoruz

  Bir bakıyorsun Dolar almış başını gidiyor, bir bakıyorsun Doların yükselişini fırsat bilen uyanıklar, zam üstüne zam yapıyor.

  İktidar yıpranıyor diye sevinenler

  Ülke kötüye gidiyor diye üzülenler

  Har vurup harman savuranlar, bir verip üç alma derdinde olanlar.

  Yatanlar, kalkanlar, kafayı bulanlar, zil zurna sarhoş olanlar, bağıranlar, çağıranlar, keyfinden dört köşe olanlar, üzüntüden kahrolanlar

  Kazandım sananlar

  Aynı gemide yolculuk yaptığı halde geminin batması için çalışanlar ve gemi batıyor diye dert üstüne dert bağlayanlar

  Uyanık geçinenler

  Farklı olduğunu sananlar

  Kendi zekâsına toz kondurmayanlar

  Keyfinden deliye dönenler, normal deliler, anormal akıllılar

  Sürekli olarak tuttuğu takımın kazanmasını isteyen, kazanamadığı zaman da dünyası başına yıkılanlar.

  Sarhoş gibi görünen ayıklar, ayık gibi gezen sarhoşlar

  Ne ararsan var

  Yok yok

  Ya bunlara bakıp üzüntüden kahrolacaksın, ya da deve kuşu misali başını kumdan çıkarmayacaksın.

  Teknolojinin hızına uygun biçimde yaşam da hızlanmaya, baş döndürücü biçimde gelişmeye başlandı.

  Bir ‘oh’ çekecek zaman yok gibi

  Hani derler ya; ‘deliye her gün bayram’ Her günü bayram gibi yaşamak için deli olmak, ya da tüm bunların sonucunda keçileri kaçırmak.

  Seç birini

  Sanki kıyamet alametleri

  Kıyamete geliyor

  Kıyametin gelmesine gerek kalmayacak, çünkü biz ona gidiyoruz, hem de doludizgin…

  Hani bir yere düşüyorsun her taraf deve dikeni, bir tek çiçek bile yok…

  Aynen öyle olduk, deve dikeni her yanımız, her hareketimizde canımız yanıyor.

  Dikenle de yaşanmayacak

  Mutlaka bir çiçekle yaz gelmeyecek

  Kuru bir dikenle de kış…

  Bekleyeceğiz

  Çok olan derdimize yana yana

  Sabır ve iman gücümüze dayanarak

  Ayakta kalarak

  Bekleyeceğiz