Çin Halk Cumhuriyeti, 1949 yılından beri Komünizmle yönetiliyor.
Ancak daha sonra sıkı komünizm politikasından vazgeçti.
Tam liberal ekonomi programı uyguluyor.
Bilhassa Mao öldükten sonra, onun artıkları,
4 lü çete olarak suçlanıp, idareden uzaklaştırıldı.
Yeni açılımlara girerek, halkın inanç ve din işine karışmadı.
Hatta gelen turistlere Buda ile ilgili bilgi verip, sahne eserleri gösterdiler.
Sandık ki, artık koca Çin, dar kalıptan çıkıp,
Ekonomik ve kültürel özerkliğe kavuşacak.
Ama son uygulamalar bizi hayal kırıklığına uğrattı.
***
1949 Mao devriminde bütün Çin de uygulanan kültür devrimi,
Çin Müslümanlarını da ağır baskılara uğrattı.
Bilhassa, Doğu Türkistan’da, çevre eyaletlerdeki Dungan (döngen=Çinli Müslüman)lara,
Büyük bir Müslüman nüfusa sahip Şian şehrindebile dini baskı uygulandı.
Camiler ve dini eğitim kurumları kapatıldı.
Eski Türkçe ile yazılmış yazma eserler bile tahribata uğradı.
Mao’dan sonraki yönetim,
Doğu Türkistan (Şincan) eyaletine rahatlık getirdi.
Bilhassa Doğu Türkistan eyaleti eski Başkanı Ahmet İsmail zamanında,
Arap alfabesine geçildi.
Eski Türkçe ve Arapça eserler okunmaya,
Şincan eyaletinde milli kimlik öğretilmeye başlanmıştı.
Hatta Arap alfabesinde olmayan, ı, ö,ü, u, j ve p harfleri,
Türk diline göre düzenlendi.
Ben bizzat okudum Bu Arap alfabesi ile yazılmış ve basılmış Türkçe eserler,
Çok rahat okunuyor ve anlaşılıyordu.
Hatta Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-üt Türk” eseri de,
Çok nezih şekilde basılmıştı.
O dönem çokça temel Türkçe eserler basıldı.
***
Daha sonra Çin yönetimi, Ahmet İsmail’i görevden aldı.
Sonra gelen Doğu Türkistan yöneticileri,
Yeniden Türkçe ve İslami kültüre baskı yapmaya başladılar.
Hele Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyaretinden sonra ki olaylar bahanesi ile,
Çinliler, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine ağır baskılar uyguladılar.
Tutuklamalar, silahla, gruplar halinde ölümler.
Suikastlar, Uygur aydınlarına baskılar, İlim adamlarını hapse atmalar başladı.
Bilhassa değerli ilim adamı Doç Dr İlham Tohti’yi burada anmak gerekir.
Daha sonra bu ilim adamını bıraktılar.
Çin Yönetimi son zamanlar da önce hoparlörle Ezan okumayı yasakladı.
Kuran kurslarını kapattı.
Bir çok hoca ve alimi hapse attı.
Daha sonra Kuran okumayı yasakladı.
Hatta evlerdeki Kuranı Kerimleri toplamaya,
Bazı ev ve medreselere baskın yapmaya başladılar.
***
Çinliler Çok Irkçıdırlar.
Doğu Türkistana Bu zulümleri yaparken,
Müslüman Dunganlar’a dokunmuyor.
Kuran okumalarına İbadetlerine karışmıyordu.
Ancak son günlerde gördük ki,
Dunganlar’a da kuran okumayı yasaklamışlar,
Onların medreselerini de kapatmışlar,
Halka dini zulümler yapmaya başlamışlardır.
***
Çin Yönetimi bunu niye yapıyor?
Güya Batılıların ve NATO nun yeni uygulamalarında,
İslami teröre karşı yapılan silahlı girişimler bahane ediliyor.
Halbuki, bütün Doğu Türkistan halkının terörle ne ilgisi olabilir?
İnsan hakları evrensel beyannamesini imzalamış Çinin;
Halkın inanç ve kültürüne bu şekilde bir saldırsıı asla tasvip edilemez.
Türkiye’nin ve bütün İslam dünyasının,
İnsan hakları ve demokratik teamüller çerçevesinde,
Çin yönetimini uyarması ve halkın inancına müdahaleyi önlemesi gerekir.
Hilafet yok diye, Müslümanlar başsız diye, böyle zulümler yapılmaz ki…
____________________________________________________-
29.9.2017, Kayseri.