Çöpler Ve Toprak Kirliliği
Toprak kirliliği aslında büyük bir sarmaldır. Çöpler doğayı kirletir ama biyolojik ve kimyasal kirlilikler toprağı mahveder. Bununla da kalmaz, havada toprağı kirletir. Termik santraller, fabrika bacaları, konut bacaları araba egzozları gibi faktörlerde bu kirlilikten sorumludur. Sular da buna keza, Suyun kirlenmesi başlı başına bir insanlık sorunu iken, bu kirletilmiş sular da topraklarımız kirletmektedir. Televizyonlarda; Pembe dereler, beyaz akan sular, siyah akan sular gördük. İnsanlık olarak hangi felaketlere doğru sürükleniyoruz bilmiyorum. Balıkları öldürüp akan suyun rengini deriştirecek kadar kirleten insanlar, insanlığın sonuna katkıda bulunduklarını ve aynı gemide olduklarını bilmiyorlar mı?
Doğa çöp üretmez. Çöpü insan üretir. Üretilen çöpler önce doğayı kirletir. Sonra adım adım insana yaklaşır. İnsanların hırslarının kurbanı olması, hırsların elinde yaptırım güçleri olması ve sadece bireysel maddi kazanmaya odaklanan beyinler sayesinde insanları vurmaya, yok etmeye başlayacaktır.
Katı atıklar konusunda; Kurumlar, Sivil toplum örgütleri, Devletler ve hatta Birleşmiş Milletlerin ciddi çalışmaları vardır. Bu çalışmalara da ulaşa bilirsiniz.
Eski bir atasözü; “Herkes evinin önünü temiz tutarsa, şehir temiz olur.” Der. Atıklar ve çöpler konusunda bizler ne yapa biliriz.? Cevaplar ve çözümler aramamız lazımdır.
Çöpler, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle büyük yerleşim yerlerinde insanların karşılaştığı en büyük çevre sorunlarından biridir. Bu konuda insanlarımızı yetiştirmek, farkındalık meydana getirmemiz gerekmektedir. Otomobilden arsaya atılan çöplerle, 20 Metre ilerisinde kapalı çöp konteyneri olmasına rağmen apartmanlarının önüne poşetle çöp koyan ailelerle karşılaşıyoruz. Üstelik bu ailelerin eğitimli olduğu da görülüyor. Keza, otomobilinde beklerken güya iş yapmak için aracının kül tablasını aracın yanına döke biliyor. Konteynır 2 Metre…
Kır ve tepelere yaptığımız gezilerde oralarında kirletildiğini görüyoruz. Özellikle yöremizde çokça bulunan; Tabiat ve tarih yapılarıyla ünlü vadilerde de (Zemi, Gomeda, Güvercinlik v.s.) Çöpler buluyoruz. Vadi gezilerimizde çevredeki çöpleri toplamak bizim için sıradan etkinlik haline gelmişti.
Nevşehir tepelerinde, bağlarında özellikle de tarımın yapıldığı Nar Vadisinde böyle çöplerle karşılaşıyoruz. İçki içiyorlar. Şişelerini, yiyecek atıklarını poşetlerle bırakıp gidiyorlar.
Kahveci Dağında görmüştüm. Belediyemiz oraları çam ağaçlarıyla süslemiş, Nevşehir’e hem güzellik hem de yeşillik sunmuştur. Kahveci Dağı arazi sınıflandırmalarında “Güneşli tepeleri” Temsil etmektedir. Bu yüzden bozkır bitkileri burada hemen kuruyup, tuturuk gibi durmaktadır. Bu otları yanına böğrüne içkileri içilip, şişeler kırılıp atılmıştı. Kırık cam şişe parçaları güneş ışığında mercek görevi görür. Yangın çıkarır. Bu kesindir. Orada içki içen insanın bunu düşünmesi gerekmezmi?
Kırlarda, vadilerde ve her yerde buna mahalle araları dahil atık piller buluyoruz. Piller toprağı ve bitkileri ciddi anlamda kirletmektedir. Zira bünyesinde kurşun ve asit bulunmaktadır.
Yaradılış itibarıyla bitkiler civarındaki toprağı temizler. Tabii gücünün yettiği kadar, büyüklüğü kadar. Burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Yağmur taneleri de küçük lâkin büyük sellere vesile olabilirler. Topraktan temizlediği oksit maddeler bitkinin bünyesinde kalır. Bu sebepten; Yol kıyılarından, çöp yakınlarından, atık bir pilin bulunduğu en az 100 Metre yakınından bitki toplamayın demeye devam ediyoruz. Bitkiler egzoz gazlarını da civardan temizleme gayretinde olduğundan motorlu taşıtlardan uzaklarda toplanır. Güzelyurt Mahallesinde, Koca Çay kenarlarındaki ıhlamur ağaçlarından çiçek topladıklarını hemen hemen her yıl görürüm. Eski SSK bahçesinden kadınlar yenile bilir yabani bitkiler toplamaktadır. Oysa o mekanda kediler, köpekler cirit atmakta ve gelişi güzel çöp atılmaktadır.
Çöplerden söz ederken, hastalık yayma özelliğinden de bahsedilir. Organik madde fermente olmaya başladığında kokmaya başlar. Bir hastalık taşıyan hayvan yer sağlıklı hayvana bulaştırır. Sinekler vasıtasıyla evlere taşınır. Hastalık insanın hayal bile edemeyeceği hızlardayayıla bilir. Avrupa’da veba salgını farelere musallat olan bir pireden yayılmıştı. Kilise de kedileri sorumlu tuttu ve birçok kedi katledildi. Hastalık bütün Avrupa’da etkili olmuştu.
Politikaların doğruluğu, uygulanabilirliği ve vatandaşın kanunlara uyması ve uygulaması gerçekten önemlidir.
Bence önemli konulardan biri de, çöp toplama merkezlerinde taban suyunun durumudur. Bunun ölçülmesi hayati değer taşımaktadır. Çocukluğumda çöp toplama yeri Koca Çay’dı. Altında hatırı sayılır su rezervi vardı. Çöp yığınlarının taban suyunu kirleteceği bilinmeliydi. Sonra, çöp merkezi halkın şıkşıkı bayırı dediği Karatepe mevkiine taşınmıştır. Orada da taban suyu vardı.
Çevre dünyanın bir aynasıdır. Dünya kirleniyor. Kirlendikçe de hayat zorlaşıyor. Dünyamızın oksijen kaynağı denizler ve büyük ormanlar her geçen gün yok ediliyor. Bunun sonuçları da gerçekten çok ağır olacaktır. Oysa dünya devletlerinin savaşlar gibi, petrol gibi, teknoloji gibi daha önemli işleri var. Dünya devletleri ve kapitalizmin yıllık gelirlerini artırmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. İnsanları bile öldürüyorlar. Doğaya ne gelmiş.
Açık çöp yığınlarının en büyük zararlarından biride doğayı tamir eden hayvanları, özellikle kuşları tembelliğe itmeleridir. Örneğin kargalar insanlardan daha çok tohum ekiminde bulunurlar, sığırcıklar (Ardıç kuşları) yöremizde çok fazla bulunurlar. Ardıç tohumu yerler. Bu kuşların sindirim sistemlerinden geçen ardıç meyvesinin fidan olarak tutması % 90 ın üzerindedir. Ya değilse ardıç meyvesi ekilmeyle çıkartmak oldukça zordur. Doğanın bu enstrümanını bile kullanacak olsak hatırı sayılır ardıç ormanlarımız olurdu. Sonra da bu ağaçlıklar artarak artardı. Doğada tohum eken kim bilir daha nice canlılar bulunmaktadır. Bize düşen doğayı korurken bu canlıları da korumak, tembelliğe itmeden, kim bilir belki bir sosyal proje olarak toplum yararına ve çevre adına bir takım etkinliklerde bulunmaktır.
Yöremize bu konuda şöyle bir bakacak olursak, kargaların ve sığırcıkların hatırı sayılır bir şekilde çoğaldıklarını görürüz. Yerleşke çöp yığınlarıyla hayvanların tohum ekme alışkanlıklarını unutturursak, elimizden büyük bir avantajında uçup gittiğini anlarız.
Evsel atıkların durumu en büyük problem gibi karşımızda durmaktadır. Evsel atıkların % 68’ i organik maddelerden oluşmaktadır. Geri kalanlarının ise; Kağıt, karton, plastik, ağaç, cam ve kül gibi maddelerden oluştuğu kayıtlardadır.
Ülkemiz günde 65.000 ton çöp üretmektedir. Uygun yerlerde depolanamayan veya yok edilemeyen çöpler yer altı sularını kirletmekte, çeşitli zararlı böceklerin ve mikropların üremelerine neden olmaktadır. Açıkta fermente olan çöp yığınları kötü kokularıyla da çevreye zarar vermektedir. Tüm bunlara rağmen ülkemizde çöp kompost tesisinin bulunmadığı yine kayıtlardadır.
Çöp öğütme makinasının lavabolarda işlevi.
Evsel atıkların % 68 ‘nin organik atıklardan oluşması belediyelerin ve hükümetlerin işlerini kolaylaştıracak bir avantaj gibi durmaktadır. Bu konuda, günümüzde unutulan bir proje vardı. Mutfak lavabolarına takılan “ ÇÖP ÖĞÜTME MAKİNALARI” kullanıma sunulacaktı.
İlk alımı biraz pahalıdır. 800 Liradan, 2500 lira aralığındadır. Elektrik sarfiyatı da vardır.
Bunun bir de karşılığını düşünmek gerekir. Potansiyel çöp yığınlarının % 60’a yakının azalması demek, hatırı sayılır bir tasarruf demektir. Diğer çöpler daha kolay toplana bilme imkânına kavuşuyor, çöp yığınları yerinde fermantasyondan da kurtulup; Koku, mikrop, sinek gibi zararlıların yanında kuş sürüleri, başı boş köpek kedi, tilki gibi hastalık taşıya bilen risklerde devreden çıkıyor.
Belediyeler, çeşitli fonlar, sivil toplum örgütleri, hükümetimiz bu konuda bir havuz oluşturup ya millete bedava dağıtır ya da makul bir fiyata satar. Bunların; İmalat, montajı, bakımı, servisi v.s. derken bir istihdam kolu ortaya çıkmış olur-ki, her yerleşkede iş bulan birçok insanımız ekmek yer. Hükümet bir ara bu projeyi dillendirmiş ve hayata geçireceğini de söylemişti. Sessizce unutulup gitti. Arıtma tesisleri olduğu için bu proje potansiyelde zaten bir yük getirmeyecekti.
Naylon, kâğıt, cam, kullanılmış sıvı yağların atıkları genelde çöpe atıldığı için potansiyelde zarar görmektedir. Halkımıza geri dönüşümün çok iyi bir şekilde anlatılması, sokaklarda, apartmanlarda kolay depolanabilir yerler yapılması hem çöp dağlarının daha azalmasını hem de çevre kirliliğinin azalmasını sağlayacaktır.
Atık piller konusunda da yoksa bir yasanın çıkma zaruretini ön görüyoruz. Günümüzde sadece duyarlı öğretmenler bir farkındalık yapmak için çocuklara anlatıyor, onlar da pil toplayıp okula veriyorlar. Bende sokakta, çarşıda, kırlarda bulduğum pilleri sanat atelyemde biriktirip bu çocuklara veriyorum.
Son tahlil düşünecek olursak; Çevre kirliliği, atıklar ve hayat konusunda kitlelerin eğitilmesinden yanayım. Billboardlar, afişler, 080 Etkinlik dosyasına girmesi için küçük etkinler yetmiyor. Okullara ders olarak girmesinin düşünülmesi gerekmektedir, öğrencilere bu konuyu yerlerinde canlı olarak anlatılması bile toplumda gerçek anlamda farkındalık olması için en az 2-3 nesil geçmesi gerekecek. Hepinize saygılar sunarım.
Çevre kirliliğini her yönü ile anlatan manidar bir fotoğraf.
Çöpü dünyada sadece insanlar üretiyor, lakin zararını tüm canlılar çekiyor.