- Peygamberin sîretini ve sünnetini dikkate almadan ‘’ Bize Kur’an yeter .’’ anlayışıyla müslüman olmak mümkün değildir. Resul-i Ekrem’in şerefli sözleri olmadan Kur’an anlaşılmaz. Bir takım kimseler meallere bakarak Kur’an’ı anlayacaklarını zannediyorlar. Halbuki Kur’an öyle kolay anlaşılabilecek bir kitap değildir. Hadis gibi, Kelâm gibi, siyer gibi bir çok ilmi bilmeden, Kuran’ı anlamak mümkün değildir. Bu sebeple siz siz olun takva sahibi alimlerden başkalarına, ve bilhassa televizyonlarda Kur’an’ı anlatan kişilere rağbet etmeyin. Akıl yürütmeye de kalkışmayın. İslam vahiy dinidir, akıl dini falan değildir.
- Yukarıdaki ifadeler 12 şubat Cuma hutbesinden alınmıştır. (Bekir Efendi Camii).
Son yıllarda bilişim teknolojilerindeki gelişme ve bilgiye ulaşımın bir ‘tık’ mesafesine düşmesine paralel olarak, oldukça yoğun bir kesafette , Kur’an’a doğru bir merak ve bir yönelme gözlemlenmektedir. Anlaşılan odur ki, insanların ve bilhassa gençlerin Kur’an’a yönelişleri, onu anlamaya çalışmaları, Kur’an’la kucaklaşmaları ve sorgulayıcı olmaları birilerini ve şiddetli rahatsız etmektedir.
Garip olan; Diyanet kurumunun bu durumdan rahatsızlığı, yanlış ve saldırgan tavrıdır. Hutbede müslümanlığı ve îmanı sorgulanan ve saldırıya uğrayan kişi öncelikle Hz. Ömer’di. Çünkü ‘’Bize Kur’an yeter!’’ diyen ilk kişi odur.
Hz Ömer bu sözü, peygamberimizin emrine, arzusu hilafına ve hem de, ölüm yatağındaki Resulullah’ın yüzüne karşı söylemiştir. Dayanağı Zümer/36 ve Ankebut/51. sureler idi.
Müslümanların Kitapları ile kucaklaşmasından duyulan rahatsızlığın sebebi ‘’Allah kuluna yetmez’’ anlayışıdır. Kur’an’ın karmaşıklığı, zorluğu veya anlaşılması için bir sürü ilme muhtaç olduğu iddiası da tuhaf idi.
Hutbedekinin aksine Allah, Kitabında Kur’an’ı kolaylaştırdığını beyan etmektedir.(Kamer suresi 17-22-32 ve 40. ayetler.)
Yalan veya yanlış olan hangisi? Zor diyen mi? Kolay diyen mi?
Kur’an insanlığı Allah’a çağırırken: Birileri insanları davar yerine koyarak beyni, aklı, akletmeyi ve düşünceyi dışlayarak; Allah’tan başkalarına. ‘’ takva sahibi ilim adamları’’ olarak tabir edilen gerçekte adını yazmaktan aciz bir takım kişilere, hasılı kendilerine çağırıyorlar. ‘’Raina’’ dememizi bekliyorlar. (Bakara/104)
Günümüz İslam coğrafyasının kan ateş ve sefillik içinde debelenmesinin alt yapısında işte bu anlayış yatmaktadır...Kur’an’ın deklerasyonu açık, nettir ve uyarıcıdır:
Yunus/100 …ALLAH AKLINI KULLANMAYANLARI PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR.
Allah, her ne kadar nezaketen ‘’ pislik içerisinde bırakırım.’’ Dese de, aslında üzerimize pisliği yağdırıyor. Hem de yağmur gibi. Biz kendimizi düzeltmedikçe O’nun bizi düzelteceğini zannetmek ise ahmaklığın ta kendisidir. (Rad/11)
- Yukarıdaki ifadeler 12 şubat Cuma hutbesinden alınmıştır. (Bekir Efendi Camii).
Son yıllarda bilişim teknolojilerindeki gelişme ve bilgiye ulaşımın bir ‘tık’ mesafesine düşmesine paralel olarak, oldukça yoğun bir kesafette , Kur’an’a doğru bir merak ve bir yönelme gözlemlenmektedir. Anlaşılan odur ki, insanların ve bilhassa gençlerin Kur’an’a yönelişleri, onu anlamaya çalışmaları, Kur’an’la kucaklaşmaları ve sorgulayıcı olmaları birilerini ve şiddetli rahatsız etmektedir.
Garip olan; Diyanet kurumunun bu durumdan rahatsızlığı, yanlış ve saldırgan tavrıdır. Hutbede müslümanlığı ve îmanı sorgulanan ve saldırıya uğrayan kişi öncelikle Hz. Ömer’di. Çünkü ‘’Bize Kur’an yeter!’’ diyen ilk kişi odur.
Hz Ömer bu sözü, peygamberimizin emrine, arzusu hilafına ve hem de, ölüm yatağındaki Resulullah’ın yüzüne karşı söylemiştir. Dayanağı Zümer/36 ve Ankebut/51. sureler idi.
Müslümanların Kitapları ile kucaklaşmasından duyulan rahatsızlığın sebebi ‘’Allah kuluna yetmez’’ anlayışıdır. Kur’an’ın karmaşıklığı, zorluğu veya anlaşılması için bir sürü ilme muhtaç olduğu iddiası da tuhaf idi.
Hutbedekinin aksine Allah, Kitabında Kur’an’ı kolaylaştırdığını beyan etmektedir.(Kamer suresi 17-22-32 ve 40. ayetler.)
Yalan veya yanlış olan hangisi? Zor diyen mi? Kolay diyen mi?
Kur’an insanlığı Allah’a çağırırken: Birileri insanları davar yerine koyarak beyni, aklı, akletmeyi ve düşünceyi dışlayarak; Allah’tan başkalarına. ‘’ takva sahibi ilim adamları’’ olarak tabir edilen gerçekte adını yazmaktan aciz bir takım kişilere, hasılı kendilerine çağırıyorlar. ‘’Raina’’ dememizi bekliyorlar. (Bakara/104)
Günümüz İslam coğrafyasının kan ateş ve sefillik içinde debelenmesinin alt yapısında işte bu anlayış yatmaktadır...Kur’an’ın deklerasyonu açık, nettir ve uyarıcıdır:
Yunus/100 …ALLAH AKLINI KULLANMAYANLARI PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR.
Allah, her ne kadar nezaketen ‘’ pislik içerisinde bırakırım.’’ Dese de, aslında üzerimize pisliği yağdırıyor. Hem de yağmur gibi. Biz kendimizi düzeltmedikçe O’nun bizi düzelteceğini zannetmek ise ahmaklığın ta kendisidir. (Rad/11)