'Cumhur İttifakı’ bozuluyor mu?
Gündemdeki soru bu
Bilindiği gibi ittifak; iki farklı partinin ülke menfaatleri için bir araya gelmeleri ve birlikte hareket etmeleridir.
Bu çok kolay bir şey değildir
Kolay da olmamıştır
Bizim ülkemizde siyaset çetin, icraatı zor, devamlılığı ise oldukça sancılıdır. Yapılacak her yanlış hamle, o parti için telafisi oldukça zor sonuçlar ortaya çıkarır.
Hatırlayalım;
1999 seçimlerinde % 22 oy alarak seçimi birincilikle bitiren bir parti, 3 yıl sonra yapılan seçimlerde % 1,5 gibi bir oy alarak inanılmazı başarmış(!) ve sonuncu olmuştur.
Sebep nedir?
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, cumhurbaşkanı elindeki anayasa kitapçığını başbakana fırlatmasıdır… Elbette bu sebep zahiridir, asil sebep ise ekonomide alınan ve uygulanan yanlış kararlardır.
Rahmetli Özal cumhurbaşkanı seçildikten sonra ANAP’ın başına geçen liderin yaptığı yanlışlar, partinin Türk siyasi hayatından silinmesine yol açmıştır.
‘Köprüyü sattırmam’ diyerek seçimleri giren bir partimiz ise 5 yıllık bir süreç içinde yok olup gitmiştir.
1977 seçimlerinde % 42’ye yakın oy alarak seçimleri en başta bitiren bir siyasi partimiz milletvekili transferi, parti içi çatışmalar ve ekonomik kriz sonucunda gözden düşmüş, iktidar olduktan 22 ay sonra yapılan ara seçimleri kaybederek hezimete uğramış, albenisini yitirmiştir.
1973 seçiminden sonra MSP (Milli Selamet Partisi) ile hükümeti kuran, Kıbrıs Harekâtını başaran bir siyasi partimiz, tek başına iktidar olmak hayaliyle hükümetten çekilmiş, sonra ise halkın teveccühünü kaybetmiştir.
1960 darbesinde cuntacıları destekleyen, başbakanın idamını önlemek için parmağını oynatmayan, infazlara karşı çıkmayan, türlü mezalimlere uğrayan insanları görmezden gelen bir partimiz halkın gözünden düşmüş, bundan sonra yapılan tüm seçimleri kaybetmiş, yok olmaktan ‘ortanın solu’ diye adlandırdıkları garip bir ideolojiye tutunarak kurtulabilmişlerdir.
Türkiye’de siyaset zor
Yolu ise dikenlidir
Dikkatli karar vermeyen, isabetsiz hamleler yapanların yarınları olmamıştır.
Cumhur ittifakı içinde yer alan partilerin dikkatli hareket etmemeleri, toplumsal taleplere gözlerini kapamaları halinde, karşılaşacakları sonuç diğerlerinden farklı olmayacaktır.
Ya, yok olup gidecekler
Ya da marjinal bir konumda ömürlerini sürdüreceklerdir
Bu sadece kendileri için değil ülkenin geleceği için de bir handikaptır.
Kısacası;
‘Ya akıl başa, ya kuzgun leşe…”