DAVUTOĞLU VE BABACAN
Bazı dostlar Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ve Ali Babacan’ın Deva Partisi hakkında görüşlerimi soruyorlar. Birkaç cümle ile özetleyeyim:
1. AKP’nin siyasi geleceği ile Türkiye’nin ekonomik geleceği atbaşı gidiyor. Bunun farkında olan AKP öngördüğü ekonomik ve siyasi gelecekten endişe ettiği için daha bugünden ülkeyi her türlü yolla germekte bir beis görmüyor. Çünkü iktidarının devamı için elinde hamaset ve kutuplaştırma dışında hiç bir sermayesi yok. Ama ekonomik realite karşısında bu iki aparat da hiç bir işe yaramayacak.
Ancak uluslararası aktörler ve finans çevreleri AKP’nin bu zor durumunu sonuna kadar kullanmak için suni teneffüs yaptırmaktan da vazgeçmeyecekler.
2. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun AKP’nin temel hak ve özgürlükler, hukuk, adalet, ekonomi ve benzeri politikalarına karşı yıllarca süren suskunlukları, tepkisizlikleri her türlü eleştiriyi hakediyor.
Bu nedenle Babacan ve Davutoğlu’nun önce kendi geçmişleriyle ve suskunluklarıyla yüzleşip hesaplaşmaları ve hatalarını samimi biçimde kamuoyu önünde itiraf etmeleri gerekir.
Sadece AKP’den ayrılmakla AKP’nin tüm vebalinden sıyrılmış olduklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar.
3. Öte yandan Türkiye’de siyaset demokrasi içinde yeniden şekillenecekse AKP içinden bu tarz yeni partilerin, farklı görüşlerin çıkması olumlu bir gelişme.
4. Gelecek Partisi fikriyat ve siyaset anlayışı olarak eski bagajlarından kurtulamamış bir yapı. Etik kaygılar dışında net açık bir fark ortaya koyamıyor. AKP de kuruluşunda çokça siyasi ahlaka vurgu yapıyordu.
5. DEVA ise AKP sonrası için alternatif bir partiye dönüşme potansiyeline sahip. Bunun en önemli nedeni ise Türkiye siyasetinin geleceğini ekonomik şartların belirleyecek olmasıdır.
Bu anlamda AKP içte ve dışta tüm kredisini ve inanırlığını hızla kaybediyor. Uluslararası aktörler ve finans çevreleri artık AKP ile çalışmak istemedikleri zaman DEVA’nın yıldızı hızla parlayacaktır. Çünkü Deva’ya biçilen misyon; hem halk için ekonomik ve siyasi anlamda bir “umut” hem de uluslararası finans çevreleri için iyi bir “mutemet” olmasıdır.
Sonuç olarak: Bu ülkede bir şeyler değişecek ekonomi, siyaset, hukuk, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerde bir normalleşme ve iyileşme olacaksa, bunlar yapısal reformlar ve toplumun talepleri doğrultusunda değil, Türkiye’nin uluslararası siyasi ve ekonomik yapıdan daha fazla kopmaması için “lütfedilecek” ama konjonktürel gelişmelere bağlı olarak maalesef tekrar elinden alınabilecektir.
26.05.2020
Mehmet Biçer