Denetmen Faysal Duruöz ...
'' Siz, sonucu Bakan Ali Naili Erdem tarafından belirlenmiş,  dikte ettirilmiş bir uyduruk soruşturma için buraya gönderildiniz. Yaptığınız, yapacağınız işin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Ben nasıl savunma yaparsam yapayım, karar verilmiştir; beni harcayacaksınız.''
Bakanlık'tan gelmiş Denetmen Faysal Duruöz, duyduğu sözlerle irkildi, şaşkına döndü.
..............................
Güya sosyal demokrattı Hazım Zeyrek. İl Eğitim Müdürü. Kemah'ın Tuzla Köyünde doğmuş, Pamukpınar Köy Enstitüsü'nü bitirmiş, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde okumuş, okullarda yöneticilik yapmış, Su adlı bir ekin, yazın dergisi çıkarmıştı. Şiir kitabının adı Gada idi. En çok da Sarıçiçek Yaylası adlı şiiri beğeniliyordu.
Bu arada Sıvas'tan CHP mebus adayı olmuş, kazanamamıştı.
Güya,dedik. Sosyal demokrat geçiniyor efendi. Bir müdür, yardımcısını seçerken neye dikkat eder ? Harun Ustaoğlu ile Nevşehir Merkez Ortaokulu'nda birlikte görev yaptık. Karadenizli , din dersi hocası . öğretmenler odasında hiç bir tartışmaya girdiğini anımsamıyorum. Bomboş; düşüncenin kırıntısı yok. Beden Eğitimi dersine de girerdi. Dayak atarmış öğrenciye, yıldırmış.
Sonra bir gün öğrendik ki, Derinkuyu Ortaokulu'na müdür olarak atanmış.
Hazım Zeyrek, İl Eğitim Müdürü olunca bu yobazı yardımcı yapmıştı kendine.
Ürgüp Lisesi Müdür Yardımcısı, Taci Dönmez ile sert tartışmamızın ardından, Onun şikayeti üzerine, Hazım Zeyrek işte o adamı, soruşturma yapmak için göndermişti.
'' Soruşturmanın sağlıklı yürüyeceğine güvenmediğimden muhakkiki reddetme hakkımı kullanıyorum,'' yazdım suçlama ifadelerinin olduğu kağıda, imzamı attım, ayağa kalktım.
Telaşlandı Bay Ustaoğlu. Hiç beklemiyordu bunu. Yalvarmağa başladı. '' Aman Emrullah Bey, bunu yapmayın bize. Oturup güzel güzel savunmanızı yazın!''
'' Hayır. Size güvenmiyorum. Din Dersi hocası olarak Taci Dönmez'i tutarsınız siz de.''
'' Bunu nasıl söylersiniz hocam, ben tarafsız bir tahkikat için buradayım.''
'' Hayır, kararım kesin. Sanık benim; siizi muhakkik olarak reddediyorum. Bu hakkım var benim.''
'' Ben ne derim Hazım Bey'e ? Nasıl izah ederim?''
'' Ne derseniz deyin. Yazılı ifade vermeyeceğim. Ben dersime giriyorum. Haydi güle güle!''
'' Bir daha düşünün derim. Bundan sonraki safhalar sizin aleyhinize inkişaf edebilir.''
............................
Sen misin yardımcısını ''soruşturmacı'' olarak tanımayan.
Hazım Zeyrek  intikamını aldı. Sen misin, gönderdiği anlı şanlı soruşturmacıyı reddeden öğretmen ! Al sana ! Dosyamı Bakanlık'a gönderdiğini öğrendim...
1975 Mayısında Ankara'dan Faysal Duruöz geldi.Beni ve Kaya Mustafa'yı soruşturmak için.
Kaya, öğrencilerine, Atatürk'ün '' Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,'' yazısını derste işlemiş. Sınavda da açıklanmasını istemiş. Bay denetmen bunun yazılı olduğu kaynağı sormuş.Kaya,  öğretmen odasındaki dolaptaki kitaplarını araştırmış:yok. Eve gitmiş; araştırmış, yok. Gelip denetmenin karşısına,demiş : '' Ankara'ya gittiğimde, büyük pembe renkli bir binanın alnında yazılıydı Yüce Başbuğumuzun bu sözü.''
Benim soruşturmama gelince. Ürgüp'ün malum güruhunun şikayet dilekçeleri Denetmenin önündeydi. Müftü, eczacı, eski mebus, esnaf, Aksalur'dan 4 herif...Şikayetler ağır...Ayrıca yaptığım sınavların çalınmış, suç unsuru içerdiği iddia edilen soruları...
Tek tek yanıtladım. Ne yazarsan yaz, Bakanlık bizi Ürgüp Lisesi'nden sürecek.Bu,belli olmuştu. Fakat, 28 yaşımın verdiği ataklıkla yazının başındaki suçlamayı denetmenin yüzüne karşı söylemekten kendimi alamadım.
Soruşturma geç sonuçlandı. 1976 Mayısında ben Zara'ya atandım. Kaya da Yeşilhisar'a.
Nereden nereye !
Tuzla köylü Hazım Zeyrek, Karadenizli Harun Ustaoğlu, Muhacir Faysal Duruöz...
Sürgünlüğümüzde etkili 3 ad...
                              ............................................... 18 Eylül 2017. Ürgüp