Duvar Takvimi Deyip Geçme

Kar mı yağmış şu Harput'un başına

Kurban olam toprağına taşına

Küçük yaştan bir yar sevdim

O da girmiş onüç ondört yaşına...

Haziran 1978- Kasım 1985 arasında yaşadığım, acı tatlı anıları belleğimde yer etmiş kadim beldedeyim. Adı Metin olsun. Bir yerbilim doçentinin odasında çay içerek yarenliğin derinliklerindeyiz. Birçok ad geçiyor; ortak yanlarımız var; derslerini dinlemişiz. Yaşayan da var, göçen de...Birçok yayın adı geçiyor; ikimiz de okumuş, yararlanmışız...Birçok yer adı geçiyor; değişik zamanlarda araştırma yapmışız oralarda...

Neden Fırat Üniversitesi'nde bulunuyorum şimdi?

Bir Yüksek Lisans tez savunmasında yarkurul ( jüri ) üyesi olarak görevliyim. Sınav öğleden sonra. Beldeye sabah ilk otobüsle gelmişim. Geze dolaşa Metin'in odasını bulmuşum...

Nostalji...7 yıl az değil. Doktoramızı yönetecek akademik unvanlı kişi olmadığından, Üniversite beni İstanbul'a göndermişti. Doktoramızı orada yaptık; iyi de oldu. 7 yıl sonrasında kimler kaldı, kimler ayrıldı? Metin, bilebildiği kadarıyla anlatıyor. Eski Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi de YÖK Yasası gereğince Fırat Üniversitesi'ne katılınca birden büyük bir kurum ortaya çıkmış. Metin, kişi adlarını söyledikçe anılar canlanıyor; acı tatlı...Dile getiriyoruz. Yer yer gözlerimiz yaşarıyor. Yitip giden sevdiğimiz insanlar var.Kadrosuzluktan başka üniversitelere geçenler olmuş.

Ne denli uzaklaşsak da bir şekilde haber almışız gelenden gidenden...

Metin'in odasına girip çıkan öğrenciler var. Bir makale, kitap istiyorlar, çizdikleri harita hakkında görüş soruyorlar. İzliyorum, saygılı gençler...Kimisi çocuk davranışı gösteriyor, kimisi ergin insan tavrına sahip.

Kitaplığı gözden geçiriyorum. Sanki kendi kitaplığım. Benzer yayınlar. Bazı eserlerin yeni baskıları yapılmış. Bende olmayanları alıp inceliyorum.

Kitaplığın arkasında, sanki herkes görmesin dercesine, saklanmış gibi duran bir duvar takvimi görüyorum. Birden heyecanlanıyorum. İncelemek istiyorum.

Metin telaşlanıyor. Demek, beni izliyormuş. Takvimi gördüğümü, incelemeğe başladığımı görünce yüzü kararıyor, bakışları değişiyor.

'' Gel otur yahu,'' diyor. '' Bırak kitaplığımı taramayı .''

Anlıyorum, istemiyor takvimin sayfalarını çevirmemi, ay ay değiştirmemi. Canım sıkılıyor.

'' Çayını tazeliyorum.''

Dosyaların arasında,mineral, fosil,kayaç örnekleri arasındaki suısıtıcıdan bardağıma çay dolduruyor. Aklım takık kaldı. Takvim pek ilgimi çekiyor da, arkadaşı kırmak istemiyorum.

Anlıyor. Açıklama gereği duyuyor.

'' Bu özel bir takvim. Dünyada, sadece uzmanlara, yerbilim doktorasını İsviçre'de yapanlara gönderiliyor. ''

O sırada bir görevli geliyor, Dekan Bey'in Metin'le görüşmek istediğini söylüyor. Metin çayını yarım bırakarak,son bir yudum alıp çıkıyor.

Tamam. Hemen bir kağıda takvimin adını, posta kutusu numarasını yazıyorum.

Bu bir Petroconsultant takvimi. O kadar güzel hazırlanmış ki. Meslekten olmayanlar bile hayran kalabilir. Avrupa ülkelerinden görünümler. Pırıl pırıl, cam gibi. Her sayfada bir ay. Her resmin üzerine ince aydınger kağıdına her katman -formasyon- hangi jeolojik çağa ait, gösterilmiş. Hiç üşenmemişler, sonuçta bir ekip çalışmasıyla ortaya harika bir eser çıkarmışlar.

İçim içime sığmıyor. Fırat Üniversitesi'nden kazançlı ayrılacağım.

Metin beni bırakmıyor. Birlikte öğlen yemeğini yiyoruz. Eski dostları görüyorum. Diyaloğumun iyi olduğu kişilerle kısa yarenlikler...Çeşitli nedenlerle aramızda dargınlıkların yaşandığı da olmuş. O eski arkadaşlar da yanıma gelip hal hatır soruyorlar.

Bir arkadaşın sözü beni duygulandırıyor : '' Hocam, asistanlık yıllarımızda yalnız senin Murat 124 vardı. Hafta sonlarında, Ankara'dan, Erzurum'dan hocalar geldikçe senin arabana doluşur gezerdik. Keban Baraj Gölü, Hazar Gölü, Palu, Güşüşkür Köprüsü...Her yere giderdik. Harput'a kaç kez çıkmışızdır. Şimdi herkesin arabası var. Kimse biraraya gelemiyor. O eski günleri özlemle anıyoruz. Sık sık seni konuşuyoruz.''

Öğleden sonra Yüksek Lisans tezinin savunmasında hazır bulunuyoruz. Akademik yaşama başlangıç evresi. Düzey düşük de olsa bir milattır. Başarılı sayıyoruz genç meslekdaşımızı. Kutluyoruz. Hazırlık yapılmış. Baklava getirilmiş; limonata hazırlanmış...Yarenlik ederek ,nüktelerle keyiflenerek değerlendiriyoruz bunları...

............................................

Petroconsultant...İsviçre'deki çokuluslu firmaya bir mektup yazıyorum. Takvimi derslerimde değerlendirmek istediğimi açıklıyorum.

Bir ay sonra Gümrük Müdürlüğü'nden bir yazı geliyor. Adıma gelen paket varmış, bedelini ödeyerek alacakmışım. Acaba yüksek mi? Ödemede zorluk çıkar mı? Heyecanla belirtilen yere ulaşıyorum. Bir takvim bekliyordum, koca bir paket geldi. Gümrük vergisini de kolayca ödüyorum. İçim içime sığmıyor. Fakülteye dönüp odama giriyorum. Bıçakla kesiyorum kutuyu. Gözlerime inanamıyorum. Ben sadece yaşadığımız yılın takvimini beklerken,geriye doğru son 10 yılın takvimini de kutuya koymuşlar. Ve bir yazı : '' Kurumumuza gösterdiğiniz ilgi bizi pek memnun etmiştir. Derslerinizde kullanacak olmanız nedeniyle teşekkür ederiz. Bundan sonra her yeni yıl arefesinde duvar takvimimiz adresinize gönderilecektir. Saygılar sunarız.''

Sevinçten gözlerim yaşardı.

Eyy Metin kardeşim, sen bana adresini bile vermek istemedin bu firmanın. Belki sende bu kadar duvar takvimi de yoktur. Olası ki, eski yıllara ait olanları da kapı önüne koymuşsundur. Oysa ben tam 11 adet bu takvime sahibim şu anda ...

Üniversitenin değişik fakültelerinde, birçok bölümde dersler verirken bu takvimlerden her zaman yararlanmışımdır. Dağlar, buzullar, derin koyaklar, doğa ile bütünleşmiş yerleşmeler...

Birçok resmin diapozitifini çekerek karta bastırdım. Çoğalttım. Meslekdaşlarıma da gönderdim.Sevgili ağabeylerimden kimileri hazırladıkları ders kitaplarında bu resimlere yer verdiler. Bu fakir de yazdığı kitaplarda o resimlerden geniş ölçüde yararlandı.

34 yıl geçmiş...Günümüzde internetin sonsuz olanaklarından yararlanmayı bilenler, Google'dan YouTube'den istediği resmi bulabilenler acaba bir duvar takviminin yarattığı sevincin, mutluluğun ne demek olduğunu anlayabilirler mi ?

Evet...Petroconsultant'a bin saygı, bin şükran...

................................. 1 Mart 2019. Diyarbakır