NEVŞEHİR(MHA) Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Bem-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Feridun Özdemir, “21. Yaşımızın Getirdiği Bütün Enerjimiz Ve Heyecanımızla Kamu Çalışanlarının Ve Yerel Yönetim Çalışanlarının Hizmetindeyiz” dedi.

Sendika olarak Bem-Bir-Sen üyelerini yakından ilgilendiren sorunları dile getiren ve bu sorunların çözümü için 2015 yılında çalışmalarına devam edeceklerini kaydeden Bem-Bir-Sen Şube Başkanı Feridun Özdemir, “Yerel Yönetim Çalışanları Kendilerine Verilen Yerel Yönetimler Bakanlığı sözünün Yerine Getirilmesini Beklediğine dikkat çeken Özdemir, “İtfaiyeciler Riskli Meslek Gurubundan Sayılmalı. Zabıta Çalışanlarının Yıpranma Payı Bir An Önce Verilmeli. Görevi Başında Hayatını Kaybeden İtfaiye Ve Zabıta çalışanı “Şehid” Sayılmalı. Dayanışma Aidatı Örgütlü Toplum İçin Elzemdir, dokunulmamalıdır. Aşılan Enflasyon Hedefi, 2015 Toplu Sözleşmesinde Maaşlara Seyyanen yansıtılmalıdır. İşçi-Memur Emekli Maaşlarına Getirilecek Olan Reel Düzenleme, Hem İstihdamı Artıracak, Hem De Toplumsal Gerilimi Düşürecektir. Yerel Yönetim Hizmet kolunun yetkili sendikası Bem-Bir-Sen 21 yaşında. Memur-Sen Konfederasyonu’na üye olarak yerel yönetim çalışanlarının teveccühleri ile üst üste 9 yıldır “genel yetkili sendika” sıfatına mazhar olan Bem-Bir-Sen, kuruluşunun 21. yılını kutluyor. Çalıştığı süre içerisinde emek olarak sömürülen, maaş olarak sömürülen,  en kolay işten çıkarmaların yaşandığı, tenkisatların aralıksız devam ettiği bu meslek grubunda, yılların getirmiş olduğu olumsuz alışkanlıklar bugün de devam etmektedir.

Bizler hak ve özgürlükleri savunan ve hak arama mücadelesi veren sivil toplum örgütleri olarak gerekçe gösterilmeden işten çıkartılan, patron tasallutuna kurban verilen, gazetecilik görevlerini ifade edenlerin ifade hürriyetlerinin kısıtlanmasına asla rıza gösteremeyiz. Bununla birlikte, kalemini ülke ve millet menfaatlerine karşı kullanan, antidemokratik yapılanmalarla birlikte olma gayretine giren, tetikçilik yapan ve bu durumları kanun önünde ispat edilen gazetecilerin de, herhangi bir zırha büründürülmeden, hukuki kurallar ışığında hak ettikleri gibi yargılanmasını isteriz. Bildiğiniz üzere yerel yönetim çalışanları hizmet kolu itibariyle İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak görevlerini yürütmektedirler. Ancak asıl sorumluluk alanı iç güvenlik gibi çok önemli bir görev olan İçişleri Bakanlığı’nın, yerel yönetimleri ve çalışanlarını yıllardan beri bir genel müdürlük bünyesinde idare etme çabası artık sorunlarımızı gidermemektedir. Yeni Türkiye hedefinde yerinden yönetim ilkesi ile ilgili çalışmalar yürütülürken yıllardan beri sözü verilen Yerel Yönetimler Bakanlığının kurulmasını bekliyoruz. Günümüz Türkiye’sinde itfaiyecilik maalesef halen daha bir “meslek” olarak görülmemektedir. Yani 7/24 görev yapan, kendisini ateşin içine atan,  can kurtarmak adına kendi canını hiçe sayan, her türlü felaketin ilk adımından itibaren arama kurtarma faaliyeti yapan itfaiyecilerimizin resmi olarak tanımlanmış bir mesleği bulunmamaktadır. Üstelik ağır risk grubu oluşturan itfaiye çalışanlarına yıllardan beri uğraşıp zorla kazandırdığımız “yıpranma payları”, sadece yangın söndürmeye gittikleri görevler için geçerli kılınmaktadır. Bizler, itfaiyecilik mesleğinin “riskli meslekler grubuna”  alınmasını ve yıpranma paylarının mesleğin onuruna yakışır şekilde düzenlenip uygulamasını talep ediyoruz. Yerel yönetim hizmet kolunun bir diğer çalışanları da yine oldukça riskli meslek grubu sayılan zabıta çalışanlarımızdır. Sokak terörü, gecekondu terörü, seyyar satıcı terörü gibi toplumsal olaylarla burun buruna olan mafya ile mücadele sırasında şehrin kolluk kuvveti sayılan zabıtalarımızın hiçbir şekilde can güvenlikleri bulunmamaktadır. Buna karşılık zabıtalık mesleği riskli meslek olarak sayılmayıp yıpranma payları da verilmemektedir. Bu mağduriyetin de bir an önce giderilmesini beklemekteyiz. “Görevi Başında Hayatını Kaybeden İtfaiye Ve Zabıta Çalışanı “Şehid” Sayılsın”. Görevi başında hayatını kaybeden zabıta ve itfaiye çalışanlarının “ŞEHİD” sayılması ve geride kalan yakınlarının bu haktan yararlanması da bir başka talebimizi oluşturmaktadır. Türkiye’de işçi sendikal hareketinde öteden beri var olan dayanışma aidatı uygulaması,ne yazık ki kamu görevlileri sendikalarında “hukuki olmadığı” gerekçesi ile engellenmeye çalışılmaktadır. İşçi sendikacılığında var olan ve en son yapılan kanun değişikliğinde demevcut limiti kaldırarak uygulanmasına devam olunurken,  aynı durumdaki sosyal denge sözleşmelerinde uygulanmaması gibi bir mantığı kabul etmek mümkün değildir. Belediyelerde işçi sendikası nasıl sözleşme yapıyorsa, biz de her belediyede ayrı sözleşme yapmaktayız. Bu anlamda sosyal denge sözleşmeleri genel sözleşmeden ayrı bir yapı arz etmektedir. Sözleşmenin yapılması için gayret gösteren, emek harcayan hatta bazen dayak yiyen, bazen sürülen, bazen de disiplin cezaları verilen sendikacılarla, hiçbir çaba göstermeyen, hatta zaman zaman alay eden çalışanların arasında bir fark olmamasını talep etmek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu durum çalışanlara “sendikalı olmanıza gerek yok, zaten o haktan siz de yararlanacaksınız” mesajını vermeye çalışmaktır. Bu da örgütlenmeyi engelleyici bir yaklaşımdır. Ayrıca biz sendika olarak geçmişte de bunu savunuyorduk, bugün de savunuyoruz.  Bir Konfederasyonun Genel Başkanı, geçmişte yetkili olduklarında dayanışma aidatının olmasını talep ederken, bugün yetkili olmadığı için dayanışma aidatının olmaması gerektiğini iddia etmektedir. Oysaki dayanışma aidatı yetkili sendikaya ödenmekte, bizim yetkili olmadığımız kurumlarda da üyelerimiz bu aidatı yetkili sendikaya ödemektedir. “Aşılan Enflasyon Hedefi, 2015 Toplu Sözleşmesinde Maaşlara Seyyanen Yansıtılmalıdır”. 2014 yılı için öngörülen yüzde 5,5’lik zam, enflasyon hedefine yenik düşmüştür. Enflasyon hedefinin aşıldığı 2014 yılında oluşan kayıpların, bu yıl yenilenecek olan kamu toplu sözleşmeleri görüşmeleri sırasında masaya yatırılmasını ve yenilenecek toplu sözleşmeye “seyyanen zam” şeklinde yansıtılmasını bekliyoruz. “Emeklilikte 30 Yıl Sınırının Kalkması Bizleri Memnun Etmiştir”. Yıllardan beri emekli olmak isteyen kamu çalışanını mağdur eden 30 yıl sınırlamasının Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırılması bizleri memnun etmiştir.  Bildiğiniz üzere Emekli Sandığı Kanunu’nun “Emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerinin dikkate alınmayacağına” ilişkin hükmün iptaline ilişkin kararın gerekçesi Resmi Gazete’de yayınlandı. Şimdi sıra işçi ve memur emekli maaşlarına yapılacak olan düzenlemeye gelmiştir. Özellikle memur çalışanlarının emeklilikteki maaşlarında yarı yarışa düşüş yaşanmaktadır. Bu nedenle 65 yaş sınırını bekleyen memurlar yeni istihdam alanının açılmasına da engel olmaktadır. Hem istihdamın artması hem de toplumda emekliler açısından oluşan ekonomik bozukluğun giderilmesi adına düşük işçi ve memur emekli maaşlarında insan onuruna yakışır bir düzenleme yapılması artık şart olmuştur” dedi.