Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı, Türk mutfak kültürünü dünyaya tanıtmak, Dünya ve Türk mutfakları arasında köprü kurmak ve Türkiye’deki yeme-içme turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Dünya gastronomisinin önemli şeflerine ev sahipliği yapıyor.
Dünyanın en iyi 10 gastronomi konferansı arasında gösterilen ve bu sene 3'üncüsü düzenlenen Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı için birkaç gün önce İstanbul’da biraraya gelen mutfağın dünyaca ünlü yıldız şefleri, Aşçılık Program Başkanımız Remzi Güçlü ile öğrencileri tarafından hazırlanan yemeğe konuk olmak üzere konferans öncesinde üniversitemizi ziyaret ettiler.
'The Best Chef' ödülüne layık görülen ve 'Dünyanın En İyi 50 Restoranı' listesinin üçüncüsü Joan Roca, ‘Dünyanın En İyi 50 Restoranı’ listesine adını altın harflerle yazdıran Mauro Colagreco, Virgilio Martinez, 'Asya'nın En İyi 50 Restoranı' listesinden Hiroyasu Kawate, İspanya'da ‘Kralların pastacısı’ olarak anılan Paco Torreblanca, Latin Amerika’nın en iyi şefi seçilen Mitsuharu Tsumura, ‘Dünya Barista Şampiyonası’nda birincilik alan James Chen, Michelin Yıldızı’yla başarılarını taçlandıran Kiko Moya, Luigi Taglienti, David Thompson, dünyanın en iyi pasta şeflerinden Gianluca Fusto, Andrea Dopico, başarılı çikolata şefi Stelios Parliaros, dünya gastronomisinin önemli şefleri Carlos Garcia, Diego Guerrero, Ezra Kedem ve Basque Culinary Center'ın Genel Müdürü Jose Mari Aizega ile 2016 yılında ‘Latin Amerika’nın En İyi Kadın Şefi’ seçilen Kamilla Seidler başta olmak üzere üniversitemizin Kapadokya Yerleşkesi’nde ağırladığımız gastronomi dünyasının önemli isimleri, kendileri için hazırlanan yemeklerden büyük keyif aldıklarını ve üniversitemizi ziyaret ederek geleceğin şefleri ile tanışmış olmaktan oldukça memnun olduklarını dile getirdiler.
2 bin kişinin katılımıyla bugün Haliç Kongre Merkezi’nde başlayan Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı’nda bu sene “ürün” konuşulacak.
Konferansta, dünyanın en iyi şefleri kendi bölgelerinin özel ürünlerini kullanarak sahnede canlı olarak yemek pişirecek ve çeşitli workshoplar düzenleyecek.. Etkinliğin bir diğer ilgi çekici kısmı ise ChefChat. UNESCO Kreatif Şehirler Ağı’na dâhil edilen Gaziantep damaklarda iz bırakan lezzetleri ile bu yılki konferansın konuk şehri. Ulusal ve uluslararası birçok marka ise stantlarda özel tadım etkinlikleri gerçekleştirerek konferansa renk katıyor.

Genç ve İdealist Şeflere Füzyon Mutfağı Yakışır…
Kapadokya Üniversitesi Aşçılık Programı ile Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından “Uygulamalı Gastronomi Etkinliği” düzenlendi. Füzyon mutfak çalışması şeklinde gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılar Aşçılık Programı Başkanımız Remzi Güçlü yönetiminde pastırmalı levrek hazırladı.
Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde düzenlenen etkinliğe Aşçılık Programı Başkanımız Remzi Güçlü ile aşçılık programında okuyan öğrencilerimizin yanısıra Erciyes Üniversitesi’nden Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Doğan ve Prof. Dr. Mustafa Kemal Apalak, Genel Sekreter Yrd. Doç. Dr. Akın Ünal, Genel Sekreter Yardımcıları Fikret Kara ve Okt. Talat Hakan Erdem, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ile çok sayıda akademik ve idari personel katıldı.
Etkinlik hakkında bilgi veren Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi ve Kapadokya Üniversitesi ortaklığında gerçekleştirilen füzyon mutfak çalışmasında, Kapadokya Üniversitesi Aşçılık Programı Başkanı Öğr. Gör. Remzi Güçlü ile öğrencilerinin pastırma ve levreği çok başarılı bir şekilde aynı tabakta buluşturduklarını ifade etti.

Sınırlarınızı Yaratıcılığınız Belirler…
Aşçılık Programı Başkanımız Remzi Güçlü füzyon mutfağı hakkında şu açıklamada bulundu:
“Ülkemizde uygarlık tarihinin her anından, her bucağından kalıntılar ve renklerle karşılaşırsınız. Doğu’yu Batı’ya, Kuzey’i Güney’e bağlayan, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu arasında önemli bir kavşak noktası olan bu muazzam kapıdan geçen herkes kendisinden bir şeyler bıraktı. Bırakılanlar içiçe geçti, birbirine karıştı ve ortaya derin, çok katmanlı ve fevkalâde zengin bir miras çıktı. Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız füzyon mutfağı ise yemeğin bir anlamda küreselleşmeye ayak uydurmasıdır. Bu açıdan baktığımızda füzyon mutfağı kültürlerin, dillerin ve dinlerin harmanlandığı bu eşsiz toprakların geleneğinde var ve Türk mutfağının kapıları yüzyıllardır füzyon mutfağına açık zaten.
Osmanlı gibi çokuluslu bir toplumun mutfağı da yine çokuluslu olduğundan farklı kültürlerden beslenen yemeklere alışkınız. Yüzyıllar boyu oldukça geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı, bu geniş coğrafyaya yayılan mevsimsel çeşitliliği mutfağına da yansıtmıştır. Günümüz Türk mutfağı bu çeşitliliği yansıtmaya devam ediyor.
Füzyon mutfağı için öncelikle farklı kültürlerin geleneksel mutfaklarına tüm yönleriyle hâkim olmalısınız. Fakat geleneksel mutfak kültürlerinin deneme yanılma yoluyla yüzyıllar içerisinde ortaya çıkmış katı kuralları, klasikleşmiş lezzet anlayışları var. Bu kalıplar sizi ancak belirli bir ölçüde özgür bırakır. Geleneksel gastronomi anlayışında yapabileceğiniz en iyi şey daha önce zaten başkaları tarafından ulaşılmış olan zirveye aynı yolu izleyerek sizin de ulaşmaya çalışmanız.
Ancak farklı kültürlere ait olan geleneksel mutfak yöntemlerine tam anlamıyla hâkim olduktan ve içinde bulunduğunuz zamanı doğru okuyabildikten sonra füzyon mutfağında sizi sınırlandıracak olan tek şey kendi yaratıcılığınızdır. Daha önce hiç denenmemiş olanı denemek son derece heyecan verici bir meydan okuma ve bu yüzden diyorum ki genç ve idealist şeflere füzyon mutfağı yakışır”.
Bir ülkenin mutfağının gelişmesinin ancak akademik çalışmalar ile olacağına vurgu yapan Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Karamustafa ise, “Türk mutfağı olarak çok zengin bir kültüre sahibiz. Mutfağımızı dünya çapında duyurmakta üzülerek söylüyorum ki biraz zayıf kaldık. Akademik düzeyde gastronomi eğitiminin zenginleştirilmesiyle köklü mutfağımızın dünyaya duyurulmasında, pastırma ile levreğin buluşması gibi ürünler gelişebiliyor. Bu ürünler akademik düzeyde kayıt altına alınarak paylaşılabiliyor” sözlerini ekledi.
Etkinlik, öğrenciler tarafından hazırlanan pastırmalı levreğin davetlilere ikram edilmesinin ardından son buldu.
Girişimciliğe, Gençliğe ve Geleceğe Dair Farklı Bir Bakış...
Üniversitemizde TEMA Vakfı tarafından 3G; “Traktörünü Satan Bilgeden Girişimciliğe, Gençliğe ve Geleceğe Farklı Bir Bakış” söyleşisi düzenlendi. Sosyal girişimci Tanfer Dinler’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşi Oktay Sinanoğlu Konferans salonunda iki oturum halinde gerçekleştirildi.
Gençlik, gıda, girişimcilik ve gelecek konuları üzerine konuşan Tanfer Dinler, katılımcılara girişimcilik ruhunun nasıl ortaya çıkarılacağından bahsetti. Olmaz denilen birçok şeyin aslında mümkün olduğunu ve herşeyin hayal kurmakla başladığını gerçek hikâyelere dayandırarak anlatan Dinler, başarının insanın önce kendisine güvenmesiyle gelebileceğini dile getirdi. Dinler ayrıca bireyin toplum içindeki statüsünü bilgisi, yaptıkları ve toplum adına başardıkları ile kazanacağını vurguladı.
Konuşmasında tabağımızdaki gıdayı tanımanın, bizi de tanımladığını anlatan Tanfer Dinler, sürdürülebilir bir yaşam için doğaya, toprağa ve tarıma sahip çıkılması gerektiğini belirtti.
Yoğun ilgi altında gerçekleştirilen söyleşinin sonunda tüm katılımcılara katılım belgesi verildi. Bunun yanısıra katılımcılar arasından TEMA gönüllüsü olmaya karar veren iki öğrencimiz de burs alma hakkı kazandı.

Tanfer Dinler Kimdir?
Tanfer Dinler bir çiftçi ve sosyal girişimci olarak bu topraklarda yaşayan bizlerin kolektif bilincimizi doğadan ve topraktan aldığımızı hatırlatıyor. Köy köy dolaşarak yarattığı kolektif bilinçle çiftçiler ve köy kadınları için uyguladıkları projeleri, AB ülkelerinde eşdeğeri olmayan Tarım Sigortaları Havuzu TARSİM'i, eşiyle birlikte kırk yıldır yürüttüğü köy çocukları eğitim projelerini anlatan Tanfer Dinler, güzel insanlar bir araya geldikçe bu ülkede güzel şeyler olacağına dair umudumuzu pekiştiriyor. Dinler, 28 yıldır İstanbul Üniversitesi'nin yanısıra farklı üniversitelerdeki genç girişimcileri yetiştirmekle kalmayıp onların projelerine doğrudan destek veren bir ''Sosyal Girişimci''dir. Yüze yakın ülkede çalışmalar yapan Tanfer Dinler, Uzakdoğu ülkelerindeki deneyimlerinin ışığında hizmet veren bir ''Düşünce Yönetmeni''dir. Farkındalık ve düşünce yönetimi, etkin kişisel yönetim ve liderlik konularında şirketlere eğitim vermektedir.