Geleneksel toplumdan modern topluma geçişte yeniden şekillenen toplumsal yapının bir kurumu olarak ortaya çıkan sendikalar, günümüze gelinceye değin kendilerini yenileyerek sosyal hareket olma niteliklerini muhafaza etmişlerdir. Sendikalar değişimlerini gerçekleştirirken hem evrensel normlara hem de içinde doğdukları ve geliştikleri toplumun kültür değerlerine dikkate almışlardır. Bugün dünya çok çeşitli dinamiklerinden beslenen bir trendin içine girmiştir. Küreselleşme sürecinin hızla yaşandığı bilgi çağında toplumsal yapıların yeniden tanımlanmaya/inşa edilmeye başlandığı bir süreçte hem memurlar hem de sendikalar bir değişimin içine girmiştir. Bu süreçte ülkemizde memuru yeniden tanımlamaya ve yerine tayin etmeye çalışanlar sendikal alanda meydana gelen gelişmeleri çok iyi tahlil etmelidir. Memurun alanının sadece bürokrasiyle sınırlı kalmadığının, milletin menfaatleri ve demokrasinin gelişimiyle de yakından alakalı olduğunu görmelidir. Bu noktada memur sendikalarının üzerini düşen en önemli görev de kendi varlık gerekçeleriyle milletin en geniş çerçevede menfaatlerini irtibatlandıracak bağları teşhis etmek ve bu kapsamda mücadeleye geçmektir.
Sendika gücünü ve meşruiyetini üyesinden alır. Sendikanın gücü üyelerinin hak ve menfaatlerini koruyup ve genişletebildiği oranda artar. Sendikanın asli görevi kendini hakkın ve hukukun yanında konumlandırıp, her bir üyesini ayrımsız bir şekilde kucaklamak ve savunmaktır. Sendikanın hukuksuz arzu ve isteklerin talep edildiği kurumlar haline gelmemesine dikkat ve özen gösterilmelidir. İş takibi değil hak takibi yapan bir kurum olma kimliği muhafaza edilmelidir.
Sendikal faaliyetlerin; iç politikaların ve düşünce bölünmüşlüğünün aracı olmayı bir tarafa bırakarak, sendikal hak ve menfaatlerin, sosyo-ekonomik ve çalışma politikalarının toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir zihnî değişimle donanmış yeni bir sendikal anlayış ve yönelimle ele alınmasına ihtiyaç vardır. Ancak, o zaman sendikalar “Hükümet eli ile yönetişim” den kurtulup “birlikte yönetişim” sürecine geçebilir. Bu gerçekten hareketle, toplumsal bilinç ve sorumluluğun gereği olarak, sendikal hedeflerin gerçekleşmesi için kurulan “Eğitimci Kamu Çalışanları Sendikası” (EKSEN), çağdaş sendikacılığın genel normlarını esas almakla birlikte,“sivil, milli, katılımcı ve moral değerlerimize bağlılığı” temel ilke kabul eden bir anlayışla yola çıkmıştır.
EKSEN Eğitimci Kamu Çalışanları Sendikası olarak şeffaflığın, katılımcılığın, özgürlükçülüğün ve hukukun üstünlüğünün temel ilke kabul edildiği bir örgüt yapısıyla hareket edeceğiz. Sendikal hareket olarak bir yandan üyelerimizin doğrudan haklarını korumak için mücadele ederken, diğer taraftan ülkemizdeki eğitim sisteminin daha kaliteli ve düzeyli bir seviyeye gelmesi için gayret sarf edeceğiz. Bu kapsamda sendikal kültürün geliştirilmesine yönelik olarak toplantılar, mesleki sorunların çözümüne ilişkin çalıştaylar ve eğitim çalışanlarının mesleki bilgilerinin genişletilmesi ve artırılmasına yönelik olarak nitelikli çalışmalar yapacağız.
Nihai amacımız, insan haklarına saygılı, her bireyin özgür olarak kendini ifade edebileceği, tarihi ve kültürel değerlerimize sahip çıkan, insanlar arasında fikir, düşünce ayrımı yapmadan onları saygıdeğer birer birey olarak kabul eden, ülke kalkınmasında sivilleşmenin önemine inanan, ülke insanına düşünce ufku açmayı amaçlayan, ülke kaynaklarının herkes tarafından adilce kullanılabileceği, inançların baskıya uğramadan ifade edilebileceği, külfetin ve nimetlerin eşit bir şekilde paylaşılacağı, tarihiyle barışık, insanların vatandaşı olmaktan gurur duyacakları güçlü, huzurlu ve büyük bir Türkiye hayalini gerçekleştirmektir.
EKSEN
EĞİTİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI
SENDİKASI