Anayasanın “vergi ödevi” başlıklı 73’üncü maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” ifadesi yer almaktadır.

Bu düzenlemeden amaçlanan, herkesin kamu harcamalarını finanse etmek üzere vergi ödemek yükümlülüğü olduğu ve fakat bu ödemenin mali güce göre olması gerektiğidir. Vergi adaleti “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınarak sağlanacaktır.

Asgari ücretliler başta olmak üzere ücretli çalışanların üzerinde ağır bir vergi yükü bulunmaktadır. Türkiye’de gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte iki ücretliler tarafından ödenmektedir. Türkiye’de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğunu ücretliler oluşturmaktadır.

Ücretliler üzerinde, doğrudan gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler ile birlikte dolaylı olarak, mal ve hizmet üzerinden alınan, yapılan harcamalardan kaynaklanan vergiler de söz konusudur. Bu vergiler ağırlıklı olarak tüketicilerin ya da gerçek anlamıyla toplumun önemli bir kesimini oluşturan başta ücretliler olmak üzere dar ve sabit gelirliler üzerindedir. Bu tutar gelirden alınan verginin üç katından fazladır.

Dolaylı vergilerin ağırlığından dolayı da Türkiye’deki vergi sistemi adaletsiz bir yapıya sahiptir. Çünkü dolaylı vergiler, yükümlünün gelirini ve kişisel konumunu dikkate almamakta ve daha başlangıçta gayri adil özellikler taşımaktadır. Toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70’lere ulaşan dolaylı vergiler çalışanların vergi yükünü daha da artırmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yer alan gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alınan tarife ücretliler aleyhine gelişmiştir.

Kamu çalışanlarına gerçek enflasyonun çok altında yapılan yüzde 3’lük zamlar, uygulanan vergi taban limitleriyle ilgili düzenlemelerin çalışanların aleyhine olması nedeniyle vergi oranlarının özellikle yüzde 15’ten yüzde 20’ye yükselmesi aşamasında yapılan artıştan fazla vergi kesintisi söz konusu olmakta, bu da kamu çalışanlarının alım gücünü her geçen gün biraz daha düşürmektedir. Yani “kaşıkla verip kepçeyle geri alınmaktadır”

Türkiye'de vergi alanında gerçek anlamda yapılacak bir reform, ancak ücretliler aleyhine varolan bu çarpık yapının değiştirilmesiyle mümkün olacaktır.

Bu bağlamda, Eğitim-İş olarak emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması için asgari ücretten vergi alınmamasını, 1. Vergi dilimi olan yüzde 15’lik vergiye tabi limitin 11.000 TL’den, 22.000 TL’ye yükseltilmesini istiyoruz

.                                                                                             Mustafa MALKOÇ