NEÜ kurucu heyetinde yer aldığı ‘’Kapadokya Teknoloji Geliştirme Bölgesi’’ (KAPADOKYA TEKNOPARK)’nin kuruluş süreci başlatıldı.
KAPADOKYA TEKNOPARK’ın kuruluş süreci;  Nevşehir Valiliği, Nevşehir Belediyesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odası, Nevşehir Ticaret Borsası, Nevşehir Organize Sanayi Bölge yönetiminin yer aldığı kurucu heyet tarafından 25/05/2017 tarihinde imzalan protokol ve T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yapılan başvuru ile resmen başlatıldı.
4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu hükümlerine göre kuruluş çalışmaları başlatılan KAPADOKYA TEKNOPARK’ın kuruluş amacının ilgili Kanunda belirtildiği üzere;  “üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörlerinin işbirliği sağlanarak, ülke sanayiinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması maksadıyla teknolojik bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün kalitesini veya standardını yükseltmek, verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, teknoloji yoğun üretim ve girişimciliği desteklemek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun kararları da dikkate alınarak teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak, araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkânı yaratmak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek/ileri teknoloji sağlayacak yabancı sermayenin ülkeye girişini hızlandıracak teknolojik alt yapıyı sağlamak” olarak kaydedildi.
TEKNOPARKLAR HAKKINDA
Teknoparklar; üniversiteler, araştırma laboratuvarları ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içinde bilim, teknoloji ve Ar-Ge çalışmalarını geliştirdikleri, birbirleri arasında teknoloji transferine imkân tanıyan, üniversite ve sanayinin kaynaklarının yeni bir tarzda bir araya getirerek kıt bilim kaynaklarını bilgi üretimi ve uygulamasına tatbik etme metodunu yeniden organize eden bir yeniliktir; devletin hem mali olarak hem de altyapı olarak bu desteği sağladığı yerlerdir.
Ar-Ge harcamaları yüksek meblağlar gerektirdiğinden, devlet tarafından sübvanse edilmesi gerekmektedir. Hiçbir özel kuruluş kendi bünyesinde yeterli beşeri yeteneğe sahip değildir; hiç bir tekil kuruluş ürün teklifleri için gerekli bilimsel katkının tamamını tedarik edemez.
Bunun üzerine, firmalar kapasitelerini diğer oyuncu ve kuruluşların keşiflerini, icatlarını ve yeniliklerini işbirliği yapmak ve tedarik etmek (yani satın almak, lisansını almak ve birlikte geliştirmek) yoluyla arttırmak zorundadırlar. Bunun yanı sıra, risk sermayesi ulusal Ar-Ge harcamalarının tamamlayıcılığında kullanılabilir. Risk sermayesi yatırımı, genellikle yeni bir teknolojik buluşu hayata geçirmek üzere kurulmuş veya kuruluş aşamasındaki işletmelere yapılır. Bu ilişkide bir tarafta fon sağlayan yatırımcı kuruluş (risk sermayedarı) ve diğer tarafta girişimci firma yer alır.
Bu konudaki bir diğer strateji de, atıl kaynakların asgariye indirilerek, firmanın yeni fırsat ve tehditlere daha hızlı ve etkin bir şekilde tepki vermesidir. Bunun yanı sıra, gereksinim duyduğu yetenekleri elde etmek, yeni yetenekler ortaya çıkarmak ve firmanın çevresine adaptasyonunu hızlandırmak için stratejik ittifakları ve ortaklıkları da kullanabilir ve "teknolojik ittifaklar" kurabilir.
Artık gittikçe artan sayıda keşif, icat ve yenilik açık piyasaya sunulmaktadır. Aslında yeni bilginin ticarileşmesi -temel ve uygulamalı araştırma, teknolojik devrimler, bilimsel gelişmeler- bir araştırma ve teknolojiyi ticarileştirme ekosistemidir. Bu ekosisteme genelde ortak araştırma girişimleri, stratejik ittifakları, üniversiteleri, araştırma parklarını ve firmaları içeren lisanslama anlaşmaları, bunların yanı sıra da bilim ve teknolojiye odaklanan yeni kurulmuş şirketler dahildir. Yoğun bir şekilde araştırma, bilgi ve teknolojinin ticarileşmesini artıran teknoloji transfer ofislerine, bilim ve teknoloji parklarına, inkübatörlere ve sanayi-üniversite ortak araştırma merkezlerine tanık oluyoruz.
Şirketlerin yürüttüğü araştırma-geliştirme faaliyetlerinin sonuçlarının ticari hayata geçirilmesi, teknopark-teknokent kavramını ortaya çıkarmıştır. Teknoparkların ana amaçları; teknoloji yoğun sanayi kollarını bulundukları yerlerde güçlendirmek ve yeni sanayi bölgelerinin gelişimini desteklemektir. Teknoparkların başarılı olması sonucunda bir yerleşim biriminin niteliğinin giderek ileri teknoloji ağırlıklı duruma geçmesiyle artık teknokent kavramından söz etmek daha uygun olmaktadır. Dolayısıyla teknokentler , başarıya ulaşmış olan teknopark uygulamalarıdır. Bir yörenin sanayi yapısının değiştirilerek, yüksek teknoloji sektörüne kaydığını ifade etmektedir.
TEKNOPARKLARIN TANIMI VE KURULUS AMAÇLARI
Teknoparklar, teknoloji yoğun sanayi kollarının bulundukları yerlerde güçlendirilmesi, yeni bölgelerde sanayinin gelişiminin desteklenmesi, yenilikçi çalışmaların gerçekleştirilmesi, eğitimin yanı sıra daha etkin çalışma koşulları ile verimliliğin artırılması ve uluslararası alanda rekabet gücünün yükseltilmesi amacıyla kurulmaktadır.