Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Senatosu’ndan “Ermeni Meselesi” için Bilimsel Çağrı...

T.C.
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ

SENATO KARARI 

Karar Tarihi: 29.04.2015  

Toplantı Sayısı: 09

 

Üniversitemiz Senatosu, Papa I. Franciscus olmak üzere Alman, Fransız ve Rus yöneticilerin Osmanlı Devletinin “soykırım” yaptığına ilişkin açıklaması nedeniyle olağanüstü gündemle toplanarak aldığı kararı Yüce Türk Milleti ile paylaşma gereği duymuştur.

 

            2015.09.56. Birinci Dünya Savaşı ve öncesi, başta Osmanlı Devleti olmak üzere pek çok devlet ve toplum için siyasi ve sosyal kargaşaların yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu kargaşalar içinde toplumlar telafisi imkânsız acılar yaşamıştır. Özellikle çok uluslu bir devlet olmanın getirdiği bir takım olumsuzlukları, Osmanlı Devleti ve devlet içinde yaşayan toplumlar daha derinden hissetmiştir. Balkanlarda, Çanakkale’de, Trablusgarp’ta, Kafkasya’da ve daha birçok yerde savaşan Osmanlı Devleti, kendi toprakları içinde de özellikle Doğu Anadolu’da Ermeni isyanları ile uğraşmak durumunda kalmıştır. 1915 olayları karşısında Osmanlı Devleti bir taraftan kendi bağımsız ve bütünlükçü yapısını korumaya çalışırken, bir taraftan da asırlardır devlet yönetiminin temel düsturu olan “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu devam ettirme çabası içinde bazı tedbirler almıştır. Osmanlı Devletinin almak zorunda kaldığı bu tedbirlerden birisi de şüphesiz ki Ermenilere yönelik çıkartılan “Sevk ve İskan” kanunudur. “Millet-i sâdıka” olarak Osmanlı Devletinin bir mensubu şeklinde yüzyıllardır yaşayan Ermeni toplumunun içindeki bazı gruplar, özellikle o dönemin küresel güçlerinin yönlendirmesiyle Osmanlı Devletini, cephe gerisinde arkadan vurarak kadın-erkek, ihtiyar-çocuk demeden binlerce Müslüman Türkü katletmiştir. İşte bu ve benzeri saiklerle çıkartılan “Sevk ve İskan” kanunun sonuçları, günümüze uzanan bir uygulamanın başlangıcı olmuştur. Elbette ki “Sevk ve İskan” kanunun uygulanması sırasında pek çok Ermeni de tarifi imkânsız acılar yaşamıştır.

Günümüzde kendi varlığını devam ettirmeyi Osmanlı/Türk varlığına saldırmakta gören Ermeni Diasporası, baskı ve tazyikle 1915 olaylarının 100. Yılını da bahane ederek, başta Avrupa olmak üzere çeşitli devletlere Osmanlı Devletinin Ermenilere “soykırım” uyguladığı yönünde tarihî gerçeklerden ve bilimsellikten uzak, tamamen siyasî içerikli kararlar aldırmaya çalışmaktadır. Bunun son örneği de önce Katolik Hristiyanların lideri konumunda olan Papa’nın Osmanlının “soykırım” yaptığına ilişkin açıklaması ve hemen arkasından da Avrupa Parlamentosunun aynı doğrultudaki kararı olmuştur. Daha sonra bu tür açıklamalara Almanya Fransa ve Rusya siyasi liderleri de katılmıştır. Bilinmelidir ki tarihî gerçekler, siyasî hamlelerle değiştirilemez, farklı mecralara kanalize edilemez. Birleştirici, bütünleştirici ve tüm insanlığı kuşatıcı söylemlere sahip olması beklenen dinî ve siyasi liderin, böyle önyargılı demeçleri ve tutumları toplumlar arasında ortaya çıkan kin ve nefrete katkı vermektedir. Söz konusu liderler bu davranışlarıyla tarih önünde de sorumludurlar. Diğer taraftan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olması için uzun yıllardır görüşmelere devam eden birliğin içindeki bir yapı olan Avrupa Parlamentosu’nun yine aynı hezeyanları bünyesinde barındıran böylesi bir karar alması birliğin, sınırları kaldırarak tüm insanlığı tek bir payda etrafında toplama ilkesiyle bağdaşmamıştır. Osmanlının, Ermenilere “soykırım” uyguladığını söylemek o dönemde Ermeni çetelerin zulmünü ve kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden döktüğü Osmanlı kanını alkışlamak demektir. Kaldı ki, 'soykırım' uluslararası hukukta açıkça tanımlanmış ve ispat koşullarına tabi tutulmuş ağır bir suçtur. 1915 olaylarının 'soykırım' olduğuna dair hukuki bir belge ve herhangi bir karar olmadığı gibi genel bir konsensüs de bulunmamaktadır.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi yöneticileri, senato üyeleri ve bilim adamları olarak, Avrupa kamuoyunda gerçekleştirilen bu tür faaliyetlerin; uluslararası hukuka aykırı olduğu, ülkemiz ve Türk toplumuna ilişkin tarihsel gerçeklerle bağdaşmadığı, belirli ön yargı ve kanaat üzerinden insafsızca hüküm verilerek, dini ve siyasi önderlerin, kendilerini hem tarihçilerin hem de uluslararası mahkemelerin yerine koyarak, çok ciddi bir iddia hakkında hüküm verdiklerini değerlendirmekteyiz.

Bu bağlamda, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Senatosu olarak başta Papa I. Franciscus olmak üzere Alman, Fransız ve Rus yöneticilerin Osmanlı Devletinin “soykırım” yaptığına ilişkin açıklaması ve Avrupa Parlamentosu’nun, aynı doğrultuda almış olduğu kararı kınıyoruz ve tarihî gerçekliklerin bilimsel perspektifle ele alınarak tartışılması gerektiği inancımızı bir kez daha yineliyoruz.