Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ev sahipliğinde ‘Kadın Sorunu Siyaset Üstü Bir Sorundur!’ temalı üniversite- siyasi parti kadın kolları  buluşması gerçekleştirildi. 

 

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde gerçekleştirilen toplantıya Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç, Nevşehir Adalet ve Kalkınma Partisi Kadın Kolları Başkanı Nihal Kutlar, Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Başkanı Mukaddes Eski, Milliyetçi Hareket Partisi Kadın Kolları Başkanı Yıldız Gürbüz ve yardımcısı Nurdan Demirsoy, Bağımsız Türkiye Partisi Kadın Kolları Başkanı İkbal Şişman, Saadet Partisi Kadın Kollarını temsilen Zülfiye Çakır,  Üniversite Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi NÜKÇAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Leyla Kahraman, üniversite öğretim elemanları ve öğrencileri katıldı. 

Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç’ın açılış konuşması ile başlayan toplantı NÜKÇAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Leyla Kahraman’ın sunumu ve siyasi partilerin kadın kolları başkan ve temsilcilerinin kadın konusundaki sorunlar ve çözüm üzerindeki görüşlerini bildirmeleri ile devam etti.  Toplantıya katılan öğretim elemanları ve öğrenciler ile birlikte tüm katılımcılar kadınların yaşadığı kritik önem taşıyan mevcut sorunlar ve çözüm önerileri üzerinde bilgi ve deneyim paylaşımında bulundu.   

Kadınların mevcut sorunlarını tespit etmek, bu doğrultuda kalıcı ve etkin çözüm üretebilmek için toplumun tüm kesimlerinin ortak hareket etmesinin öneminin vurgulandığı toplantıda kadınların sorunlarının ancak toplumsal mutabakatla çözüleceği belirtildi. Konuyla ilgili açıklama yapan NÜKÇAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Leyla Kahraman “Güçlü bir işbirliğini gerektiren bu alanda Üniversitemiz ve Araştırma Merkezimizin karar alma mekanizmaları içinde aktif bir rol üstlenen siyasi partilerle kadın konusunda ortak bir zemin oluşturması bir zorunluluktur. Kadın olarak aynı tarafta olduğumuzun bilinciyle Nevşehir’de bir ilki gerçekleştirerek ortak politikalar geliştirmek üzere bir araya geldik. Ancak güçlü ve istikrarlı bir iş birliği ile kadınların sorunlarına çözüm üretilebilir ve somut adımlar atılabilir. Kadınlar için daha eşit, daha adil ve daha güvenli yarınlar ancak birlikte çalışarak mümkün olur. Kadın konusunu siyaset üstü bir konu olarak görmek ve kadın konusunda ayrılmadan ortak bir duruş sergilenmek çok hayati bir zorunluluktur.” dedi. 

"KADIN SORUNU SİYASET ÜSTÜ BİR SORUNDUR!"

Toplantının sonuç bildirgesi katılımcı partilerin kadın kolları başkanlarının mutabakatıyla ağıdaki biçimde oluşturuldu: 

  • Kadınlar hiçbir şekilde cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalmamalıdır. Üstünlük değil her alanda eşitlik talep edilmekte ve bunun için çok yönlü bir biçimde mücadele yürütülmek zorunda olunduğunun farkın varılmalıdır. Asla tek bir kişi ya da kurumla değil başarı ancak hepimizin ortak iradesi ve kararlılığıyla, işbirliği içinde hareket etmekle, kadınlık ortak paydamızı her şeyin ötesinde birleştirici bir unsur olarak görmekle mümkündür.
  • Hepimiz bütünsel bir bakış açısıyla iç içe geçmiş kadınların sorunlarının farkına varmak ve bu sorunları gerçekçi bir biçimde tespit etmek zorundayız. Bu değerlendirme yapılmadan atılacak her adım yetersiz olacaktır. Çünkü kadınların sorunları ancak çok boyutlu bir biçimde; toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal açıdan ele alınırsa tam olarak anlaşılabilir ve bu sorunların kaynağına inilebilir.
  • Toplumumuzda kadınların yaşadığı en büyük sorun toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Bu sorunu çözebilmek için çok kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini üreten tüm kurumlarda ve sistemlerde istikrarlı ve sistematik bir mücadele yürütmek zorunludur. Başta aile olmak üzere, okul, sokak, iş çevresi, arkadaş çevresi ve kamu kurumlarındaki tüm ayrımcı zihniyet ve uygulamalarla mücadele etmek zorunludur.
  • Toplumun her kesiminde yaygın olarak kullanılan cinsiyetçi dil kadına yönelik ayrımcılığı beslemekte ve yeniden üretmektedir. Hepimiz kullandığımız dile dikkat etmeli, özellikle medyada haber sunumunda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için büyük özen ve duyarlılık gösterilmelidir.
  • Kadın ve kız çocuklarının özellikle şiddet ve cinsel saldırı mağduru olduğu durumlarda hakimlerin adil kararlar vermesi büyük önem taşımaktadır. Hakimlerin erkek egemen bakış açısıyla baktığı davalardaki haksız hükümler kadınların ve kız çocuklarının mağduriyetini arttırdığı gibi işlenen bu suçların artarak devam etmesine neden olmaktadır. Hakimlerin öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısına sahip olması adaletin sağlanması için büyük bir zorunluluktur. Bu suçlarda yaptırımın daha da ağırlaştırılması, hakimlerin takdir hakkını en ağır ceza yönünde kullanması ve bu yönde pozitif ayrımcılık uygulaması kadınların yaşadığı bu sorunların ortadan kalkmasında çok önemli bir etkide bulunacaktır.
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmada en etkili araçlardan biri bu alanda eğitim ve öğretimin yaygın bir biçimde uygulanmasıdır. İlk önce ailede başlamak üzere, anne, baba, çocuk ve nihayetinde toplumun her bireyinin bu eğitimleri alması sağlanmalıdır. Tüm toplumda eşitlik algısı yerleşmeden cinsiyete dayalı eşitsizlik ve uygulamaları ortadan kalkmayacaktır.
  • Kadınların yaşadığı en temel sorunlardan biri de çok yoğun ve çeşitli biçimde maruz kaldığı şiddet olgusudur. Şiddetle mücadelede çok yönlü politikalar ağı ve işbirliği ancak çözüm sağlayabilir. Kadınlardaki farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları sorunu tek boyutta çözme girişimi olup bu durum şiddeti daha da arttırmaktadır. Bu sorunla mücadelede sistematik bir biçimde hem kurumsal önlemler alınmalı, hem erkeğin de farkındalık ve toplumsal cinsiyet eşitliği programlarına dahil edilmesi hem de mağdur kadına devlet desteğinin daha çözüm odaklı ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Kadın sığınma evlerinin yetersizliği, kadınların ekonomik bağımsızlıklarının olmayışı, aile ve toplum desteğinin sınırlı ya da hiç olmayışı, kadın danışma merkezlerinin yetersizliği kadına yönelik şiddetin devam etmesini sağlayan en önemli nedenlerdendir.
  • Toplumda çok görünür olmayan ama maalesef varlığı bilinen aile içi cinsel istismar, özellikle çocuklara yönelik ensest sorununun çözümü için kreş çağından itibaren hem çocuklara hem de ailelere bedenin korunmasına yönelik eğitim verilmelidir.