Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Mustafa Özdemir, “Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan müfredat taslağının kamuoyunun görüşünü almak üzere askıya çıkarılması önemli bir adımdır. Eğitim-Bir-Sen olarak programların askıya çıkmasını ve kamuoyundan görüş alma sürecini olumlu bulmaktayız Müfredatın tartışılmaya açılması. Türkiye’nin geldiği nokta açısından demokratik olgunluk” dedi. 
Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Özdemir eğitim gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Mevcut müfredattaki problemlerin toplumun her kesiminden birçok kez gündeme geldiğini vurgulayan Özdemir, “Eğitim üç unsur üzerinden ifade edilebilir öğrenci, müfredat ve öğretmen. Geri kalan şeyler eğitimi kolaylaştıran ya da zorlaştıran unsurlardır. Gelen çocukların yetiştirilmesi bağlamında müfredat üzerinden öğretmenlerle geleceğe hazırlıyorsunuz. Toplumun değerleriyle barışık, toplumun değerlerini yansıtan, geleceğe hazırlayan bir formatta sunulmasına ihtiyaç var. Eğitim-Bir-Sen olarak, baskıcı, aşırı ideolojik, tek tipçi ve farklılıklara izin vermeyen bir eğitimi sistemi yerine; öğrencilerimizin kendi değerleriyle barışık yetişmesini, kendilerini en iyi şekilde gerçekleştirebilmelerini, yeni gelişmelere açık olmalarını ve böylece dünyayla rahatlıkla rekabet edebilmelerini sağlayacak bir eğitim sistemi istiyoruz. Eğitim dinamik bir süreç, devamlı değişim içerisinde yenilenmeyi gerektiren çağın şartlarına göre düzenlenmelidir. Eski kalıplarla eğitim sürecini sürdüremezsiniz. Bu bağlamda bu yenilenme hareketi çok önemlidir” şeklinde konuştu. 
Bakanın “beyaz kitabın dışına çıkmayacağız” gibi bir cümlesi kurmasının bazı soruları beraberinde getirdi belirten Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Özdemir, “Türkiye’de devletin dizaynı anlamında, devletin kontrolde tutulması noktasında bir kırmızı kitaptan bahsediliyordu. Milletin formatlanması ve aynı hizada yürütülmesi ve aynı noktaya çekilmesi için beyaz kitap mı var? İşin gerçeği bu konuda soru işaretleri belirdi. Bu beyaz kitap hadisesi nedir. Eğer böyle bir beyaz kitap müfredata ilişkin bir kitapsa, böyle bir durum söz konusuysa, bu demokratik tartışma kadük kalır. Beyaz kitap denildiğinde müfredata ilişkin üst norm veya bir yerden verilen bir şey mi var bu anlamda bir soru işareti belirdi. Bu konunun tartışılacağını düşünüyorum. Yayınladığımız raporda, haftalık ders saatleri ve ders saatlerine ayrılan süreyi ayrıntılı olarak tartışmıştık. Raporumuzda da görüldüğü üzere Türkiye’de derslere ayrılan sürenin, OECD ülkelerinde derslere ayrılan sürelerin ortalamasından bir hayli düşük olduğu görülmektedir. Türkiye ilkokulda eğitime yıllık 720, ortaokulda 840 saat ayırmaktayken, OECD ortalamasının ilkokulda yıllık 799, ortaokulda ise 915 saat olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de ilk ve ortaokulu bitiren bir öğrenci, OECD’deki akranlarına göre toplam 7,5 ay daha az eğitim almaktadır. Dolayısıyla derslere ayrılan toplam sürelerde ve özellikle de temel derslere ayrılan sürelerde herhangi bir azaltmaya gidilmemeli, derslerin içeriği itibariyle bir sadeleşme yapılmalıdır” dedi.