Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı ve Memur-Sen İl temsilcisi Mustafa Özdemir, 3600 ek gösterge konusunda memnuniyet katsayısını artıracak, tüm kamu görevlileri için beklentiyi karşılayacak bir çalışmanın yapılması gerektiğini belirterek, “Cumhurbaşkanı tarafından deklare edilen 3600 ek gösterge vaadi bir an önce yerine getirilmelidir. Öğretmenler, din görevlileri, polisler ve bazı yönetim kadrolarına yönelik 3600 ek gösterge konusunda çalışmalar hızlandırılmalı; 3600 ek göstergeden yararlananların kapsamı daha fazla kamu görevlisini mutlu edecek şekilde genişletilmelidir” dedi.
Söz yerine gelmeli, 3600 ek gösterge verilmelidir
Eğitim gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Özdemir, 3600 ek gösterge ile ilgili verilen sözün gereğinin bir an evvel yapılması çağrısında bulunarak, meslek grupları bazlı değil, memnuniyet katsayısını artıracak, tüm kamu görevlileri için beklentiyi karşılayacak bir çalışma beklediklerini söyledi.
Öğretmenler, din görevlileri, polisler ve bazı yönetim kadrolarına yönelik 3600 ek gösterge konusunda çalışmaların hızlandırılmasını isteyen Özdemir, “3600 ek göstergeden yararlananların kapsamı daha fazla kamu görevlisini mutlu edecek şekilde genişletilmelidir” şeklinde konuştu.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kaldırılmalıdır
Temel insan haklarına aykırı, aile düzenini ve bütünlüğünü bozucu, öğretmenler arasında bir kast sistemi oluşturan, verimliliği düşüren sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmesini gerektiğini kaydeden Özdemir, “Ayrıca öğretmen istihdamında mülakat sistemi kaldırılmalıdır. Yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının birkaç dakikalık mülakatla elenmesi, adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Bakanlık, yeni alımlarda bugünkü tecrübeyi de göz önüne alarak, bu durumu gözden geçirmelidir. Yeni personel alımı, adalet, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre yapılmalıdır” diye konuştu.
Öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmalıdır
Öğretmenlerin görev yaptıkları okullarda ve eğitime ilişkin genel politikaların geliştirilmesinde karar alma süreçlerine aktif şekilde dâhil olabilmeleri ve böylece eğitim sisteminin asli öznesi olarak hak ettikleri yere gelebilmeleri için mevcut katılım mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini dile getiren Eğitim-Bir-Sen Nevşehir Şube Başkanı Özdemir, “Öğretmen, emeklerinin değerli görülmesi noktasında kaygı taşımaktan kurtarılmalı, eğitim kalitesini belirlemedeki kilit rolün kendisinde olduğu gerçeği ve bilinciyle mesleğini icra etmelidir. Öğretmenlik, mesleğin toplumsal algısını ve hukuki altyapısını güçlendirecek, mesleki özerkliğini tesis edecek, okulun yönetimi başta olmak üzere karar alma mekanizmalarında etkin rol almasını sağlayacak bir meslek kanununa sahip olmalı; yapılan iş karşılığı hem adil hem de mesleki saygınlığı destekleyecek düzeyde, yüksek maaş alan meslekler arasında olmalıdır” dedi.
Okulların ödenek sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
İlkokul ve ortaokullara doğrudan ödenek verilmemesinin, söz konusu okulları il özel idaresinin kaynak aktarımına ve okul aile birliğinden sağlanacak gelire bağımlı kıldığına dikkat çeken Özdemir, “Okulların zaruri harcamaları için okul aile birlikleri tarafından üretilmeye çalışılan çözümler, başvurulan yollar yetersiz kalmaktadır. Okul yöneticilerinin eğitim liderliği yapmalarının önündeki en büyük engel olan ödenek sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan da en fazla zararı yine öğrenciler ve okul yönetimleri görmektedir. Velilerden para talep etme dönemi sona erdirilmeli; öğrenci sayısı, okulun büyüklüğü, donanım ihtiyacı gibi faktörler esas alınarak öğrenci başına belirlenecek tutarda doğrudan ödenek aktarımı yapılmalıdır” diye konuştu.
Eğitim yöneticiliği profesyonel meslek olmalıdır
Eğitim yöneticiliğinin profesyonel meslek olması gerektiğini vurgulayan Mustafa Özdemir, Eğitim-Bir-Sen’in hazırladığı “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi” raporunun eylem planına yansımasının önemli olduğunun altını çizerek, eğitim yöneticiliğinin ayrı bir meslek hâline getirilmesi, ‘ikinci görev’ ve ‘görevlendirme’ kapsamından çıkarılması ve bir kadro unvanı olarak yeniden kurgulanması; eğitim yöneticiliğine en iyilerin yönlendirilmesi, mesleğin statüsünün, ücret ve diğer boyutlarıyla cazip hâle getirilerek özendirilmesi, görev, yetki ve sorumluluk dengesinin sağlanması gerektiğini söyledi.