Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Tayfur URGENÇ, basın açıklamasında bulunarak eğitim camiasının gündemi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. “Bu mübarek günlerin hem ülkemize, hem camiamıza, hem de İslam coğrafyasına huzur getirmesini temenni ediyorum” dedi.

İçinde bulunduğumuz konjonktürdediğer sendikalar üye kaybederken üye artışı gerçekleştirmek ciddi bir başarıdır.

Yetki dönemini geride bıraktık. İçinde bulunduğumuz konjonktürdeüye artışı gerçekleştirmek ciddi bir başarıdır. Alanlara indiğimizde göğsümüzü gere gere geziyoruz. Sahada üye sayımızın kat be kat üzerinde olumlu bir algıya sahibiz. Başka sendikaya üye olanlar bile ‘Türk Eğitim-Sen gerçek anlamda sendikacılık yapıyor’ diyor. Kısacası sendikal anlamda rüştümüzü ispat ettik. Bu başarı gökten zembille inmedi. Teşkilatımızın ortaya koyduğu gayretlerle sendikacılıkta zirvedeyiz”

Devletimiz 12 milyon emekliye bayram ikramiyesi verebiliyorsa, görevi başında bulunan 2 milyon 600 bin memura da bayram ikramiyesi verebilir.

Emeklilere bayram ikramiyesi verilmesini kapsamı ve miktarı dar olsa da olumlu bulduklarını söyleyen Urgenç, bu talebi yıllardır Türkiye Kamu-Sen’in dile getirdiğini bildirdi. Urgenç, Hükümetin 24 Haziran seçimleri öncesinde bayram ikramiyesinin kamu çalışanlarına da verileceğini müjdelemesini istedi. Şube Başkanı Urgenç, “Devletimiz 12 milyon emekliye bayram ikramiyesi verebiliyorsa, görevi başında bulunan 2 milyon 600 bin memura da bayram ikramiyesi verebilir. Üstelik kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmesinin külfet getirmeyeceğini düşünüyoruz. Ülkeyi yönetenler her fırsatta Türk ekonomisinin büyüdüğünü, kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolara çıktığını söylüyor. Madem büyüyoruz, bundan kamu çalışanları da faydalanmalıdır” dedi.

Türk Eğitim-Sen’in sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması için imza kampanyası başlattığını hatırlatan Urgenç, bu kampanyaya sadece sözleşmeli öğretmenlerin değil, tüm kamu çalışanlarının destek vermesini istedi. Urgenç, “Sözleşmelilikle surda açılan gediği kapatamazsak, hepimiz için tehlike uzakta değil” dedi.

Şayet başaramazsak, emin olun arkası gelecek. Bunun sonu iş güvencemizi kaybetmemize kadar gidebilir.

2011 seçimleri öncesinde tüm sözleşmelilerin kadroya alındığını söyleyen Urgenç, bunun Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in 2005 yılından başlayarak sürdüğü mücadele ile gerçekleştirdiğine vurgu yaptı. Urgenç şunları kaydetti: “2005 yılında 4/C statüsünde kısmi zamanlı geçici sözleşmeli öğreticiliği getirdiler. Türk Eğitim Sen olarak konuyu yargıya taşıdık. ‘Öğretmenlik tam zamanlı yapılması gereken bir uzmanlık mesleğidir’ diyen yargı, kısmi zamanlı geçici sözleşmeli öğreticiliği iptal etti. Bunun üzerine Hükümet bu öğretmenleri 4/B statüsüne geçirdi. Türk Eğitim-Sen olarak sözleşmeli öğretmenliğin iptali için de dava açtık, onlarca eylem ve basın açıklamasıyla sözleşmeli öğretmenliği protesto ettik. 2011 yılı genel seçimleri öncesinde MHP ve CHP, bizim oluşturduğumuz kamuoyu sonucunda sözleşmeli memur istihdamını kaldıracaklarını taahhüt etti. Bu gelişmenin akabinde iktidar tüm sözleşmelileri kadroya geçirdi. Ne yazık ki aynı iktidar, 2016 yılında yeniden sözleşmeli öğretmenliği getirdi. Bu kez yanında mülakat bonosu var. Sözleşmeli öğretmenler 4 yıl sözleşmeli, 2 yıl kadrolu çalıştıktan sonra tayin isteyebiliyor. Yani sözleşmeli öğretmenler eş durumu ya da sağlık özrü tayin hakkı isteyemiyor ve tam 6 yıl çakılı çalışıyor. Dolayısıyla tıpkı daha önceden olduğu gibi yine etkili duruş ortaya koymamız lazım. Kamu çalışanları bu kampanyaya destek olursa, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını geri püskürtebiliriz. Şayet başaramazsak, emin olun arkası gelecek. Bunun sonu iş güvencemizi kaybetmemize kadar gidebilir.”

En az 40 bin ek atama yapılmalıdır.

Öğretmen atamaları ile açıklama yapan Urgenç, mülakatlara 60 bin kişinin girdiğini, sadece 20 bin atama yapılacağını, dolayısıyla 40 bin kişinin küskün olacağını belirtti. Urgenç, mülakat sonuçlarının seçim sonrasına bırakıldığını hatırlatarak, Hükümetin seçim öncesinde tartışma zemini istemediğini bildirdi.

20 bin atamanın çok komik olduğunu bildiren Urgenç, “En azından şu anda ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapın” çağrısında bulundu. Türkiye’de şu anda 63 bin 656 ücretli öğretmenin görev yaptığına, bunların 7 bin 140’ının İstanbul’da olduğuna dikkat çeken Urgenç, “40 bin ek atama yapılmasını istiyoruz” dedi.

Ya latife yapıyordur ya da oruç başına vurmuştur!

Müsteşar Yusuf Tekin’in, MEB’de mülakat ile adaleti getirdik” şeklindeki açıklamasını da eleştiren Urgenç, “Ya latife yapıyordur ya da oruç başına vurmuştur!” dedi. Urgenç sözlerini “Özellikle yönetici atamalarında, çekirdek çitler gibi yenilen kul haklarının daha yaşı bile kurumamışken, böylesi bir söylemin başkaca bir izahı olabilir mi?” şeklinde sürdürdü. Yönetici atamalarında 2016 yılında yaşanan usulsüzlükleri hatırlatan Urgenç, mülakat komisyonları çatır çatır kul hakkı yemişler. Bunlar kendilerini imtiyazlı Müslüman görüyorlar. Kul hakkı yemek imtiyazlı Müslümanlara mubah sanırım! Oysa bizim inancımızda kul hakkı çok önemlidir. Yüce Allah, ‘Ey kulum tövbe kapısı açık ama bana kul hakkı ile gelme’ der. Yüce Allah bile kul hakkını affetme yetkisini kendine bile almamışken bunlara ne oluyor?”

Seçimlerin ardından açıklanacak yönetici atama mülakat sonuçlarında birlik ve beraberlik ruhunu sabote eden, benden olan-olmayan, bana biat eden-etmeyen şeklindeki anlayışların devam ettirildiğini görürsek, bunun altında imzası olanları Türk Eğitim-Sen olarak kriptoFetöcü ilan edeceğiz.

15 Temmuz’da ülkemizin felaketin eşiğinden döndüğünü ifade eden Urgenç, kamuda liyakat ve ehliyet esasına göre tayin edilmemiş yöneticilerin varlığının sakıncalarına değindi. 15 Temmuz’dan bugüne kadar milletimizin devletimizin yanında saf tuttuğunu söyleyen Urgenç, birlik ve beraberlik ruhu oluştuğunu, bunun da çok önemli olduğunu kaydetti. Urgenç, “Seçimlerin ardından açıklanacak yönetici atama mülakat sonuçlarında birlik ve beraberlik ruhunu sabote eden, benden olan-olmayan, bana biat eden-etmeyen şeklindeki anlayışların devam ettirildiğini görürsek, bunun altında imzası olanları Türk Eğitim-Sen olarak kriptoFetöcü ilan edeceğiz. MEB ve Hükümete de çağrıda bulunarak, birlik ve beraberlik ruhunu sabote edenleri MEB’den temizleyin’ diyeceğiz. Ayrıştırılmaya tahammülümüz yok. İnşallah 25 Haziran sabahı ötekileştirme ve ayrıştırma son bulur” dedi.

MEB bu konuda illa kendine partner arıyorsa Türk Eğitim-Sen’e gelsin.

Değerler eğitimi hakkında da önemli açıklamalar yapan Urgenç, MEB’in değerler eğitimi konusundaki hassasiyetini desteklediklerini ancak değerler eğitimi adı altında okullara ne idüğü belirsiz vakıf, dernek, cemiyetlerden temsilciler geldiğini bildirdi.” Bunu kabul etmiyoruz” diyen Urgenç, MEB’e çağrıda bulundu. Genel Başkan, “MEB, kendi öğretmenlerine güvenmelidir. MEB’in öğretmenleri değerler eğitimini verebilecek yetkinliktedir. Hatta şunu da söylüyoruz: MEB bu konuda illa kendine partner arıyorsa Türk Eğitim-Sen’e gelsin. Yüzde 100 yerli, yüzde 100 milli ve ülkesi için her türlü fedakârlıkta bulunacak olan Türk Eğitim-Sen’li öğretmenler değerler eğitimini en iyi şekilde verir.” dedi.

3600 ek gösterge yıllardır talebimizdi.

Sayın Cumhurbaşkanı  partisinin seçim beyannamesini açıklarken öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağı taahhütünü ifade etti. Bu, Türk Eğitim Sen olarak yıllardır dile getirdiğimiz bir talep idi. İnşallah gerçekleşir.Ziyadesiyle mutlu olur, teşekkür ederiz. Bunun yanında yardımcı hizmetlilerin de ek göstergeden yararlandırılması ve diğer memurlarımızın ek göstergelerinin 800 puan artırılmasının da çalışma hayatının beklediği adımlar olduğunu ifade ediyoruz.
Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı’ndan isteğimiz, bir KHK yayınlayarak ek gösterge düzenlemesini seçim öncesi gerçekleştirerek, öğretmenlerimizin bayrama daha mutlu girmesini sağlamasıdır. Neden olmasın?” Ayrıca Yıllardır Öğretmene 3600 ek gösterge talebimizin tüm Cumhurbaşkanı adayları tarafından seçim programına alınmasını olumlu karşılıyor. İktidarın seçimden önce çalışanlara bayram hediyesi olarak bir maaş ikramiye ve 3600 ek göstergeyi vermesini talep ediyoruz. dedi.