Eğitimci Gözüyle Türkiye
 
            Eğitim, ailede başlar ve bireyin yaşamı boyunca devam eder. Bireyler, ailede başladığı eğitime ülkemiz açısından bakacak olursak ilk örgün eğitim yoluyla devam eder. Gençlerimiz eski Türkiye’ yi yaşamadı. Anlatılanlar sanki çok eski zamanlardan kalmış gibi hayretler içerisinde dinleniyor. Öyle elli yıl, yüz yıl geriye gitmeye gerek yok; 20-25 yıl öncesine baksak nereden nereye geldiğimizi gayet iyi gözlemleyebiliriz. 60-70 kişilik sınıflarda, yetersiz okul binalarında, paralı kitaplarla – Okul açıldığı günlerde paramız da olsa kitap bulmakta zorluk çekerdik. Bizzat kendim bir yıl önce kullanılmış kitapları almak için geçen dönem kullandığım kitapları satar; yeni dönemin kitaplarını temin etmek için günlerce uğraşırdım.- seneye de giyer mantığında bedenimize büyük gelen önlüklerle okul sıralarındaki yerimizi alırdık. 15 yıldır Türkiye, bolluk ve rahatlık içerisinde yaşamaya alıştı. Şimdi kendi çocuklarımız okula başladığı gün ücretsiz kitaplarını okul masalarının üzerinde hazır bir şekilde bulmakta; 25-30 kişilik sınıflarda, modern eğitim ortamlarında eğitim- öğretim almaktalar.
 
            Hastanelerde muayene olabilmek için sabahın 3’ ünde – 4’ ünde sıraya girerdik. Acillerde de sıra bulmak bir mucize. Doktor bulursun; ilaç bulamazsın… 2023 hedeflerinde yürüyen Türkiye’ de ise modern şehir hastaneleri, tam donanımlı ve kaliteli hizmet veren sağlık çalışanları, hızlı ve yerinde tedavi hizmetleriyle dikkatleri üzerine çeken bir Türkiye’ de yaşıyoruz. Uluslararası incelemelerde model olan bir Türkiye var. Bırakın hastanelerde sıra beklemeyi, doktor aramayı, ilaç kuyruklarında beklemeyi; evde tedavi hizmeti ile hastanın ayağına ücretsiz sağlık hizmeti götüren büyük Türkiye var.
 
            Eski Türkiye’ de dışa bağımlılık, teknoloji üretememe, pahalı ve zor ulaşılan bir teknoloji hâkimdi. Bilim, sanayi ve teknoloji alanında ar-ge çalışmaları yapan, beyin göçünü tersine çeviren, kendi savunma sanayi ürünlerini üreten Türkiye, dünya ihracatında da günden güne büyümektedir. Altay tankı, insansız hava araçları (İHA), yerli füze, tamamen yerli üretim uydusu, helikopteri üreten kısacası dışa bağımlılığını bitiren bir Türkiye var.
 
            16 Nisan’ daki halk oylamasındaki milletimizin ‘Evet’ oylarıyla yargının bağımsızlığı yanına tarafsızlığı ilkesi de adalet sistemimize dâhil oldu. Vesayet dönemlerinden kurtulmuş, aziz milletinden aldığı gücü yine milletinin huzuru, refahı, birlik ve beraberliği için kullanan Türkiye; dünyaya demokrasi dersi vermektedir. Biz, özü ve sözü bir milletiz. Batı gibi sözde demokrasi savunuculuğu yapmadık, yapmayacağız. Sözüm ona ileri demokrasili (!) Batı, Türkiye Cumhuriyeti Bakanı’ na saygıdan aciz…
 
            Üzerinde kirli planların yapıldığı ülkemiz; 15 Temmuz’ da hainlere en büyük cevabı vermiştir. Bizim birlik ve beraberliğimizi sınamaya kalkan alçaklara en güzel cevabı ‘tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet’ düsturumuza sahip çıkarak verdik. Şer odaklarının maşa olarak kullandığı aşağılık terör organları ve teröristler ülkemizde istedikleri gibi at koşturamayacağını gördüler. Hendek siyaseti yapan, baskıyla, korkuyla insanımızı sindirmeye çalışan teröristlerle millet-devlet el ele mücadele ediyoruz. Terör bitecek dedik çok şükür terör bitme noktasına geldi. 16 Nisan’ daki halk oylamasında Doğu ve Güneydoğu’ da yaşayan vatandaşlarımız sandıklara yüksek katılımla iradelerini yansıtmış ve terör sevicilere güçlü bir tokat vurmuştur. Yurt içinde ve yurt dışında kararlı bir devlet kudretiyle terörü bitirecek operasyonlar tüm hızıyla sürüyor. Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olan güçlü bir aktör haline geldi. Dış siyasette masaya menü olarak getirilen eski Türkiye yerine; masada ve sahada söz sahibi olan Türkiye, mazlumların da en büyük umududur. İslam medeniyetinin son kalesi Türkiye’ yi yıkmaya, bölmeye, yıpratmaya kimsenin gücü yetemeyecektir.
 
İstikrarlı Türkiye, ekonomik gelişimiyle de dünyanın on büyük ekonomisi arasına girecektir. Yabancı sermaye yatırım için ülkemize akın ediyor. Geçmişte güven vermeyen, ekonomik krizlerle boğuşan, önünü göremeyen bir Türkiye’den; hain kalkışma girişiminden sonra bile ekonomisi bozulmayan, ekonomisi sağlam temellere oturmuş, küresel büyümesini devam ettiren, gayri safi milli hasılasını artıran güçlü bir Türkiye’ ye ulaştık.
 
            Geldiğimiz bu noktada aziz milletimizle, kudretli Türkiye’ miz ile ne kadar gurur duysak ne kadar iftihar etsek azdır. Ancak rehavete kapılma lüksümüz birey olarak da toplum olarak da yoktur. En büyük gücümüz gençlerimizdir. Biz gençlerimizden çok şey bekliyoruz. Fatih’ in torunları, Çanakkale’ deki şühedanın nesli, imanlı, inançlı, donanımlı, bilgili ve birikimli gençlerimiz; 18 yaşında parlamentoya girme hakkına kavuştu. Genç, dinamik, kendi geleceğini kendisi inşa edecek olan gençlerimiz; Yeni Türkiye’ nin mihenk taşı olacaktır. Yunus Emre ne güzel söyler “Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan, âlem herkes bilsin ki şunu; en büyük ibadet sevebilmektir.” vatanımızı, milletimizi, devletimizi, bayrağımızı seveceğiz ve sevgimizin gereği milli, manevi değerlerimizi birlikte yücelteceğiz. İstiklal Harbi’nde aziz atalarımız milletçe bir oldu, bu kutsal toprakları bize vatan kıldı. Gençlerimize seslenen Gazi Mustafa Kemal “Cumhuriyeti biz kurduk; onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz!” özdeyişiyle kutsal emanetimiz olan vatanımıza karşı sorumluluğumuzu bize anlatmaktadır.
           
            Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
 
Metin SAKINÇ
Eğitimci-Yazar