KUDZU-Puerarla Labeta

EKONOMİYE KAZANDIRILMASI GEREKEN BİTKİLER

                Canlılar yaratılırken birbirlerini tamamlasın, dünyanın kendisini yenilemesine yardımcı olsun diye yaratılmıştır. İnsanlar ve hayvanlar havaya karbondioksit yayıp, oksijen alırken, bitkilerin tam tersini yapması, doğal denge dediğimiz terazinin her zaman muntazam durması, bozulma belli seviyelerin üzerine çıkarsa domino etkisinin olacağı da örneklerle bu tezi desteklemektedir.

            Bilgi çağında yaşadığımız dillendirilir durur. Biz insanlar acaba bu bilgileri hayatımızda uygulaya biliyor muyuz? Birçok çevre sorunu yaşanan dünyamızda ne yazık ki kapitalist sistemler; Dünyayı ham madde deposu, insanları modern köleler olarak görmektedirler. Bununla yetinmeyip, dünya insanlarını mal satacak hazır bir Pazar olarak da görmektedirler. Bu yüzden insan kitleleri bunlara çalışmakta ve kazandıklarını yine aynı sistemlere harcamaktadır. Kapitalizm aynı insan sağlığı gibi, sermayeyi temsil ediyor. Bu yüzden kolesterole benzetirim. Kolesterol vücut için elzem bir madde, fazlası insanı hastalandırıyor ve hatta öldürüyor. Uluslar eğitilirken insan ve doğa önde eğitim sistemlerini benimsemeleri aslında dünya için her bakımdan hayati önem taşımaktadır.

            Çevre sorunlarıyla uğraşırken bitkilerden azami oranda yararlanmamız da hayati önemler arz etmektedir. Zira bitkilerde bilmediğimiz ya da unuttuğumuz birçok değerler vardır. Bilgi çağında yaşadığımızdan bahsediyoruz. Bitkileri tam fonksiyonel olarak daha çözemedik.Hatta Türkiye olarak tüm bitkilerimizi dâhi envanterlere alamadık. Bu konuda çalışması gerekenlerin de çalıştığını biliyorum. Zira kütle büyük, zarar görmesi muhtemel bitkiler var, korumaya alınması gerekenler var.

            Çok enteresan bir bitkiyi tanımaya çalışalım. Yem ihtiyacını muadillerinden akıl almaz çokluk la versin. Kurak yerleri yeşillendirirken toprağı da zenginleştirsin. Yaz aylarında küçükbaş hayvan sürüleri kurumuş çöp olmuş bitki ölülerini yiyeceğine, vitamini, minerali olan hazır bu bitkiyi ve muadillerini yesin ki, küçükbaş hayvancılık gelişsin. Türkiye et ithal etmesin, ihraç etsin. Arıcılık ivme kazansın, Anadolu’nun oksijen verimi de ivme kazansın, yer altı sularımızı hiç olmazsa belli bir seviye de kormuş olalım. Halkıma saygılarımla.

KUTZU ASMASI- PuerarlaLabeta

            Kökleri 3-6 Metrelere kadar tabana gide bilen, günde ortalama 13 santimetre büyüye bilen fasulye türü bir bitkidir. Bitkiden tam verim alına bilmesi için 3 yılın geçmesi gerektiğide kayıtlardadır.

            Bitkinin zemin örtüsü ve gıda olarak kullanılması konusunda çok uzun yıllara dayanan bir geçmişi de vardır.

http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/923/ugf097.jpghttp://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/923/4KBmQo.jpgKudzu yaprak ve çiçekleri

            20 metreye yakın gövdeleri ve derin kökleri olması nedeniyle bu bitki erozyon önlemede de kullanılmaktadır.

            Uzak doğu bu bitkinin şifacılığından da yararlanmaktadır. Çinliler; Kas ağrılarında, kızamıkta ve alkolizm tedavisinde bu bitkiyi kullanmaktadır. Yeri gelmişken Bizim kültürümüzde alkolizm tedavisi asma yapraklarıyla yapılmaktadır. Ne manidar değil mi, meyvesinden içki yapılıyor, yapraklarından da bu içkiden kurtulmak için kullanılıyor. Allah’ın Hikmet-i İlahisi. Musibetin şifası hemen yanında… Musibet demekle içkiyi ve özellikle de alkolizmi kastettim. Yoksa üzüm Allah’ın bir lütfu keremidir.

KUTZU BİTKİSİNİN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

            Yüksek sıcaklıklarda bile topraktaki nemi muhafaza edebilmektedir. Örneğin çıplak toprakta sıcaklık 60’ Santigratsa, Kutzu bitkisinin altındaki toprağın sıcaklığı 33’ santigratı geçmemektedir. Zira bitki toprağı gölgeleyerek korumaktadır. ( Anadolu’da teklemeye dikilen fidanların çok büyük bir kısmı yazın güneşten kavrulduğu için tutmamaktadır. Zira zemin sıcaklığı havanın sıcaklığından 2-3 katı ola biliyor. Fidanın tabanını çapalayıp otlardan arındırdığımız için su kaybı ve zemin toprak sıcaklığı azami oranlara ulaşıyor.)

            Yer altından su çekerken, yerüstü suyunu da muhafaza ederek, suyu marjinallerine kadar korur ve kullanır.

            Özellikle tarım kimyasallarıyla yorulmuş, çölleşmek üzere olan topraklarda bu bitkinin tarımını yapmak daha uygun görülmektedir. Bunun nedeni bakla gil kökenli olduğu için yerin ulaşa bildiği derinlerinden mineralleri çekerken, yüzey toprakta azot üretir. Bu durum toprağı zenginleştirmektedir. Atalarımız da tarlaya güç katmak için fiğ ektiklerini unutmamak gerekir.( Konuyu bölmeden, toprak sürdüğümüz pulluklar, olması gerekenden fazla toprağı alt üst ettiği için tarlanın verimi düşmektedir. Notunu paylaşmak istedim.)

            Özellikle mısır tarımı yapılacağı yerde kudzu ekilmiş toprak sürülecek olursa, mükemmel bir yeşil gübre elde edilmiş olacağı da kayıtlardadır. Bu arada mısıra lazım olan azotun hemen hemen hepsi elde edilmiş olur. Bu uygulamayı yapan çiftçilerin verimlerinin 4 kat arttığını da söylemektedirler. Günümüzde bu tip tarımı Amerika ve uzak doğu; Çin, Japonya ve Tayvan gibi ülkelerde uygulanmaktadır.

            Ağır geçen kışların sonunda kudzu ekilen yerler sürülürse yeşil gübre olma özelliğini de kayıp etmemektedir.

            Bence ülkemize en büyük yararı hayvan yemi olarak kullanılmasıdır. Yazın yeşil olarak yedirilen bu bitki, kışlık kurutulmuşu yine yem olarak değerlendirilmektedir. Günde 13 Santimetre büyüye bilen bir yem bitkisi gerçekten açık ara önde olması gayet doğaldır. Özellikle yoncaya, başka yem bitkilerine gösterilen ihtimam gösterilecek olursa hayvan yetiştiricilerimiz hatırı sayılır gelir elde edecek, yem paralarının önemli bir kısmı ellerinde kalacaktır. Slajı yapılıp yapılmadığı konusunda bir kayıtla karşılaşmadım. Bu da denenir, ekonomikse yapılır.

            Baklamsı bir yapıya sahip olduğu için vitamin ve mineral zengini olduğunu düşünmek hiç de zor değildir.

            Uzakdoğu mutfağında insanların da yediği bir bitkiden bahsediyoruz. Şifacılık özellikleri konumuz dışındadır diye düşünüyorum. Lâkin bitki bin yılın üzerinde şifa için kullanılmıştır. Laboratuvar araştırmalarında toksik bir etkiyle de karşılaşılmamıştır.

            Arıcı olduğu da düşünülmelidir. Zira çiçekli bir bitkidir.  Bu özellik yetiştiricilerimize ek gelir avantajı sağlar. Başka bir deyişle gelirini çeşitlendirme imkânı elde etmiş olur.

            Bu bitkiyi araştırmamdaki esas gayem arıtmalardan çıkan suyun elimine edilerek, çevre kirliliğini önlerken, yeşilliği ile oksijen ürettirmekti. Bu amaçla kullanılan bitkiler elbette yem bitkisi olarak kullanılmaz ama bu sefer de kâğıt sanayiinde değerlendirilmektedir.

            Çevre kirliliğini önlemede suların temiz tutulması hayati bir önem arz etmektedir. Suyu ne kadar tasarruflu kullanırsak kullanalım, sular kirletiliyorsa yine zararlarda olduğumuz unutulmamalıdır. Kullanılmış suların elimine edilmesinde coğrafyaya göre; Çınar, Pavalinyaeleganus, Yoğurt otu (GaliumVerum) gibi bitkiler ve ağaçlarda sularda bulunan kimyasalları temizleyip, dünya oksijen potansiyeline katkıda bulunacaklardır.

            Kudzu bitkisinin bir özelliği de zararlı ve yabani otların büyümesine müsaade etmemekte ve onlara hayat hakkı tanımamaktadır. Bu durum yabani otlarla mücadelede hem parasal katkı sağlarken, toprakta kimyasallarla kirlenmemiş olacaktır.

            Amerika’nın Florida eyaletinde sellerden ve doğal afetlerden zarar görmüş ve çölleşme eğiliminde olan toprakları yeniden tarıma kazandırmıştır. Hatta adamlar suni meralar bile oluşturmuşlar. Toprak yeniden ıslah edilmiş.

            Yöremizde küçükbaş hayvan sürülerini inceleyecek olursak, yazın hayvanların yediği kurumuş, güneşte kavrulmuş otlardır. Hayvanların gezdirilmesi olan enerjilerini de almakta, metabolizmanın gücüyle ne kadar et tuta bilirse tutmaktadır. Sürü sahiplerinin hayvanlara yem takviyesi yaptıklarını da unutmamak gerekir.Kudzu bitkisinin tarlalara, meralara, tepelere bir deyişle küçükbaş hayvan sürülerinin yollarına ekilmeleri ülkemde küçükbaş hayvancılığı destekleyecektir. Sürü sahipleriyle yem bitkisi ekenler arasında nizalar ve tartışmalarda sona erecektir. Bu bitki aynı zamanda yöre faunasının da gelişmesini sağlayacaktır.

            Bu bitkiyi övdük durduk. İstenmeyen, sevilmeyen yanları var mı? Birazda onlardan bahsedelim. Orman ağaçlarını kaplayıp, güneşsiz bırakıp öldürüyormuş. Çiftçiler seyahate giderken pencerelerin kapalı tutulmasını salık veriyorlar. Yoksa içeriyi bu bitki istila ediyormuş. Şaka değil günde 13 santim büyümesi akıllara zarardır. Şikâyet eden çiftçiler topraklarını ıslah ettirdiler, kâr e geçtiler. Ülkemde bazı önlemleri başından alması gerektiğinin altını çizmek gereklidir diye düşünüyorum.

            Bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinde soru olarak sorulmuş. Sonradan ne yapıldı? Kim bilir. Zira sonraki kayıtlarda bir şey yok. Size olduğu gibi sunayım.

79. Birleşim. 06.05.1980 Salı;

7. Madde: Japonya kökenli olan ve halen Amerika’da Alabama Eyaletinde erozyonu önlemek ve hayvan beslemek için yetiştirilen, kuraklığa dayanıklı, en fakir topraklarda dahi yetişebilen “Besin değeri yüksek”, toprağa azot depo edici, yılda 30 metreye kadar büyüye bildiği söylenen kudzu sarmaşığı Türkiye’de yetiştirile bilecek midir? Bu konuda yazıların ciddiyeti var mıdır?.... Bu kadar. Sonra 8. Maddeye geçilmiş.

            Saygılarımı ve sevgilerimi sunarım.

Kaynaklar:

  1. Nttps://nedir.ileilgili.org/kudzu
  2. Farmafactör.com.
  3. Geo Dergisi 5. Sayı Mart 2006 Tarih. Sayfa20.
  4. T.B.M.M. tutanaklar dergisi.

http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/922/nblOvA.jpg

https://bigumigu.com/wp-content/uploads/2015/08/2015-08-05-1438766282-1603923941.jpgGörsel; heleneschmitz

Kudzu bitkisinin ormanları sarması

http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/922/TL2joK.jpg

http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/924/1eTakX.jpg

http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/924/YWYyjo.jpg

Kudzu bitkisinin doğada görünümleri.