Erken Seçim ile ilgili Öngörüler
       Artık kasım ayında erken seçim kesinleşti. Partiler, adaylar ve toplum bu erken seçimi tartışmaya başladı. Bu tartışmalarla beraber, neler yapılabilir? Neler yapılmalı?.... gibi bir çok fikirler ve planlar ortaya atılıyor. AKP ve Hükümetin bu dönemdeki planları ile ilgili bazı mantıklı, ancak bu arada garip ve akla sığmayan öngörüler ortada uçuşmaktadır. Bu garip öngörüler bazı medya gruplarında sürekli gündeme getiriliyor.
  AKP ve Hükümetin bu dönemdeki planları ile ilgili bazı medya gruplar tarafından ortaya atılan garip öngörüler:
1: Bazı medya grupların susturulması:
Bu grupları genel olarak 3 başlık altında toplayabiliriz:
A: Doğan grubu: bu başlık altındaki en geniş medya grubudur. Doğan grubu direk ve aşrı tepki ile AKP ve hükümete yaklaşmamaktadır. Kendi deyimleri ile tarafsız kalmaya prensip etmektedirler. Ancak bu gruptaki bazı yorumlar, haberlerin verilme tarzı,…… Hükümet ve AKP’yi hoşnut etmemektedir. İdealara göre Doğan grubundan istenilen tarafsız olması değil, hükümet ve AKP tarafında olmasıdır.
B: Cemaate bağlı veya yakinliği ile bilinen medya grupları:  bu grupta Zaman, Samanyolu, Bugün gibi gazete ve TV’ler var. Bu grup Direk olarak AKP ve Hükümeti hedef alıyorlar. Bu gruptaki bazıları zaten kısa sure önce hedef alındılar ve Hidayet Karaca bu nedenle ceza evindedir.
C: Cumhuriyet ve Taraf gazetesi:  bu iki gazete direk olarak yazıları ve yorumları ile hükümeti hedef almaktadır. Cumhuriyet gazetesi özellikle Adana TIR’lar ve son dönemde Reza Zarrab’la ilgili haberler ile AKP ve Hükümeti hedef almıştır.  
    Bu bolümle ilgili garip öngörüler: seçime kader olan süreçte bu medya gruplar susturulacak. Böylece seçimle ilgili muhalif haber ve yorum yapamayacaklar.
    Ancak bunların unuttukları bu ki: AKP ve Hükümet bu yola girmeyecek kader akıllı ve dünya görüsüne sahiptir. Bu internet çağında her çeşit haberi her zaman topluma ulaştırmak mümkündür. Ayrıca bu girişimi dünya çapında AKP ve Hükümeti çok zor duruma sokacağını farkında olmaması mümkün değildir.
2: Sermaye piyasana baskın:
    Koç ve Koza İpek Holding gibi gruplara baskın. Böylece sermaye piyasasını bu süreçte susturulmasıdır.
     Ancak bunların unuttukları bu ki: AKP ve Hükümet bu yola girmeyecek kader akıllı ve dünya görüsüne sahiptir. Sermaye piyasası çok kırılgan bir yapıdır. Sadece güvenli bölgede yatırım yapılır. Keyfi herekteler sadece Türk yatırımcıyı değil, uluslararası yatırımcında Türkiye’den kaçışını sağlar. Ayrıca bati ile iç içe olan Türkiye’yi uluslararasında ne kader zor durumuna sokacağını AKP ve Hükümetin fark etmemeleri de mümkün değildir.
 
3: Fethullah Gülen cemaatine bağlı kuruluşlar baskınlar:
       Bu cemaate bağlı yurtlar, okullar, dershaneler gibi kuruluşlara baskın yaparak, bu cemaati sindirmektir. Böylece bu dönemde bu cemaatten AKP’ye gelen baskıyı ortadan kaldırmaktır.
     Ancak bu okulların ve yurtların ve ….. Yaptıkları hizmetleri ile toplumun güvenini sağladıklarının AKP’nin farkında olmaması mümkün değildir. Çöp kutusu, tabela, su musluğunu bahane ederek bunları kapatmak mümkündür. Ancak böylece toplumun gözünde bu cemaati mazlum durumuna getirip, hâksiz durumunda düşeceğinin AKP fark etmemesi mümkün değildir.    
4: HDP’yı saf dışı bırakmak:
     Bunu yapmak yani siyası sureci kapatmaktır. Böylece silahlı mücadeleyi temsil eden PKK’yı güçlendirmektir. Bunu da AKP’nin farkında olmamak mümkün değildir.
    Bu öngörüler burada bitmiyor. AKP ve hükümet, medya, sermaye piyasasını, karşı partileri baskı altında tutarak susturduktan sonra geniş bir anket yapacakları öngörüsü var. Bu anket sonucunda AKP ve Başkanlık sistemi gereken desteğini bulabiliyorsa seçime gidilecek, yoksa ikinci aşamaya geçilecek.
Peki, bu ikince aşama nedir?      
1: PKK’nin (özerklik gibi….) veya Kuzey Irak yönetiminin (devlet kurulmasını resmiyete sokmak) istediklerini kapalı kapıların arkasında vererek, buna karşılık PKK yöneticilerinden birisinin Türkiye teslim edilmesini sağlamaktır. Böylece güçlü bir şekilde seçime girmektir.
    Ancak AKP gibi kendini ispatlamış, yıllar boyu Türkiye için her zaman elini taşın altına sokup, ülke ve bütünlüğü için hiçbir şeyden esirgemeyen bir parti, bir seçimin sonucunu etkilemek için bu yola başvurması mahal gözükmektedir.
2: Savaş ve seçim güvensizliğini bahane ederek seçimi 1 yıl ertelemek.
    Bu öngörüler son günlerde bazı medya gruplarında sürekli gündeme geliyor. Bunların hepsi de AKP’nin tek başına hükümeti kurabilmesi ve başkanlık sisteminin onaylanması için gereken oyu alabilmek için yapılacağı idea edip, öngörülüyor. Bunları hangi akil ve mantıkla idea edebiliyorlar? Hepsini tarih gösterecek.
 
                                    Ali Haydar
                                   01.09.2015