GEÇMİŞLE YAŞAMAK
    Geçmişte  yaşadığınız  sorunlara  nasıl  baktığınız  ve ne yorum yaptığınız geleceğinizi etkiler. M. Aurelius ‘’ Mutlu  yada  mutsuz  olmanız  küçük bir şeye bağlıdır; düşünce biçiminize ‘’ der. Çünkü  insanların  düşünceleri  duygularını, duyguları  da  eylemlerini  etkiler. İnsanoğlu geçmişi  geçmişte  bırakmak konusunda pek  yetenekli ve istekli değildir. Oysaki geçmişin acı veren hüzün dolu anları onların bugünkü  düşünce sistemlerini, ve kişiliklerini etki altına alarak sağlıklı bir birey olarak hayata devam etmelerine  engel olur. Çünkü geçmişin acıları ila yaşamak , ayağına  bağlanan  demirden gülle dolaşmaktır. 
   Geçmişi peşinde sürükleyenlerin çevresi hep kalabalıktır. Çünkü onları etrafı yaşanmış acı olaylar, söylenmiş içe batan sözler  yenilmiş kazıklar ve sahip olamadıkları için  üzüldükleri  eşyalarla doludur. Geçmişte  yaşanan  onca hüzün dolu yaşanmışlığı  sürekli  zihninde tutmak, geçmişi   bugüne  ve  geleceğe  taşımaktır. Bu  taşınan yükte  zihnin  sünger gibi sürekli  geçmişi  emmesine  ve   hüzün  yükünü  ağırlaştırmasına neden olur. Herkesin  geçmişte  yaşadığı  acı  veren  bir  çok  deneyimi  vardır. İnsanlar  arasında  farkı  oluşturan  bu  deneyimler  değil  bu  deneyimleri nasıl hatırladıkları ve şu ana nasıl taşıdıklarıdır.
    Hayat yokuşunda  huzur basamaklarını çıkarken yaşananları beyninizde mi yoksa kucağınızda mı taşıdığınız çok  önemlidir. İki keşiş  yolda giderlerken, su birikintisinden karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadın görürler. Keşişlerden biri, genç kadını kucakladığı gibi suyun öteki tarafına bırakır. Ötekisi; arkadaşının bu davranışına  hayretle  bakar.  Hoş  karşılamaz, farklı yorumlar, hatta içten içe ona kızar, yaklaşık bir kilometre yürüyünce daha fazla dayanamaz ve arkadaşına hışımla döner:’’ Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz keşişiz. Bırak bir kadını  kucaklayıp karşıya  geçirmeyi, onlara  bakmamız bile yasaktır.’’.Öteki keşiş  oldukça sakin karşılık verir: ‘’ Ben o genç kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen ? Sen ise hala onu taşıyorsun. İşte  bir çok  insan , geçmişi saatlerce düşünceleriyle besleyerek taşıyan bu keşiş gibi, zihninde  büyük miktarda fazladan bagaj taşır ama farkında değildir.
    Hüzün   veren  anıları  sürekli  zihninde canlandıran , diri tutan   ve  bugüne taşıyanlarda hep  bir  hüzün,  gerginlik  ve umutsuzluk  hali  vardır.  Diğer  taraftan  bu  durumu  yaşarcasına  sürekli  zihninde  canlandıranlar da  kendilerini  bitkin  bir  ruh  haline  sokarlar.  Oysa ki  insan  zihninde  acı bir  anı  hatırladığında  beyin  bunu sanki tekrar  yaşıyormuş  gibi  algılamakta  ve  sinir sistemine   bu  yönde  talimat vermektedir. Bunun ardından duygular  olumsuzluk girdabına kapılmakta, bu duygularda fiziki ve psikolojik  sorunlara  neden olmaktadır.  Üstelikbeyninizde gereksiz yere  bir  soru  ve sorun taşıdığınızda , beyin  bu sorunla  başa  çıkmak  için  en az  beş bin sinir hücresini    yok  etmekte ve bu yok olan hücrelerin yerine yenileri de gelmemektedir.
    Ahmet  Hamdi  Tanpınar ‘’ Biz  düşüncelerimi  çok defa  omuzlarımızda taşırız ‘’ der. Yaşananları  da omuzda  taşıyıp  zamanı  gelince  bir kenara bırakmak yerine zihninde  taşıyarak,  onu  hep  canlı tutarak hüzün ve huzuru yaşamakta sizin elinizdedir . Geçmişi  nasıl  taşıdığınız  kadar , ne  kadar süre taşıdığınızda hayat kalitenizi belirleyecektir.     Geçmişteki acı  veren anılara saplanıp  o anı tekrar yaşayanlar , kendilerini geçmişle cezalandıranlar ve   ruhunda ağır yükler taşımaya mahkum edenlerdir .  Buna karşın geçmişle barışıp ona takılmayan ve  affedenler,   geçmişin acı veren yükünden kurtulup hafifleyenlerdir.
   İnsan  yüzdüğü  denizin  suyunda ıslanır . Huzurlu  olmak adına geçmişin  hüzün dolu  zindanında beklemek yerine,  prangasından  kurtularak  bugünün denizinin   güzel anılarında  yüzmek  sizi  huzura  taşıyacak  bir  basamak olacaktır. Unutmayın, geçmişi  değiştiremeseniz  de gelecek avuçlarınızdadır…