Kitabın ön yüzünde, Mehmet Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” şirinden aşağıdaki dörtlük bulunuyor:
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rap, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değer.”
Yine kitabın başlangıç sayfası, kompozisyonların birinden alıntı ile başlıyor. Duygusal bir alıntı, gencimiz sanki, Çanakkale’de şehit olan ecdadı ile karşılıklı konuşuyor. Diyor ki;
“Ben…
Hiç tanımadığın torunun olarak
seninle gurur duyuyorum.
Boşuna sönmedi seninle binlerce güneş.
Tanıyorum seni ve nicesini.
Türküm ben!
Gurur duyarım bastığım topraktan.
Vatanımda başı dik korkusuz yürürüm.
İmanım oldu nesillerdir düşmanımı korkutan.
Ben, özgürlüğe kan döken atanın torunuyum.”
Kitabın bir yerinde ise, Cevat Paşa’nın söylediği cümleler var. Çanakkale Boğazı müstahkem komutanlığı yapmış Cevat Paşa’nın, Boğaz’ı geçemeyen İngiliz gemileri için;
“Gittiler! Geçemediler! Geçemeyecekler!” diye sıraladığı cümleler bulunuyor.
Fakat, yapılmış çalışma daha kapsamlı olabilir miydi, diye de düşünülebilir. Ne gibi? Elbette, Çanakkale Savaşları önemli önemli olmasına da; Sarıkamış Savaşları ve Filistin-Yemen Cephesi savaşları da az önemli değildir. İkinci tarafı ise; Çanakkale Savaşlarında çoğunlukla Anadolu insanı şehit olmuştur. Ancak, bugün sınırlarımız dışında kalan Osmanlı topraklarından, Irak, Balkanlar, Filistin, Suriye, Azerbaycan, Filistin gibi yerlerden de Çanakkale’de şehit olanlar az değildir. Onları da rahmetle anmayı unutmamak gerekir.