Dini geleneğimizde Ramazan ayından sonra, oruç tutanların adeta bir ödülüdür Ramazan Bayramı. Bayram sabahı ağızda şeker, dilde salavat söyleyerek gidilir camiye; Vacip hükmündeki namaz, her bir noktası dolmuş camilerde huşu ile kılınır, topluca bayramlaşılır. Bir gün önce gitmeyenler kabristanları ziyaret eder, ahirete intikal eden yakınlarının kabirlerinin başında sureler / dualar okur, onlarında ruhunu bayram ettirir ve eve gelinir …di.

Genellikle ailenin en büyüğünün evinde toplanılır; böreklerle çöreklerle, bayram sabahının kahvaltısı yapılır; yaş olarak daha küçük olanlar evde bulunan en kıdemlinin ki, bu genelde dededir / ninedir, ellini öper, üf bile demenin yasaklandığı o çınarlarda, küçüklerin yüzlerinden / gözlerinden öper; çocuklara / gençlere daha önce hazır ettiği gönlünden kopan, genellikle gıcır gıcır paraları vererek onları maddi olarak ta sevindirir; şeker / lokum / çikolata ve kolonya ikramımdan sonra oturulur, sohbet edilir, televizyonda programlar izlenir …di.

Münasip görülen o muhitteki akrabalar / arkadaşlar / komşular ziyaret edilir, onlarla öpüşülerek / tokalaşarak / kucaklaşarak, bunlardan muhakkak ikisi ile bir seramoni yapılır; ev sahibi, kolonya eşliğinde ikramlarda bulunur, kahveler içilir, tatlılar çerezler yenilir, sohbetler edilir ve tekrar bir seramoni ile görüşmek dileğiyle ziyaret tamamlanır …dı.

Şimdiye kadar hep böylesi görüldü yaşandı; bayramın sevinci / neşesi / keyfi velhasıl nasıl adlandırılıyorsa, insanları mutlu eden bayramlar hep böyle karşılanır ve kutlanır…dı.

Ama 2020 Ramazan’ı farklı oldu;

-En kutsal ibadethane olan Kâbe tavafsız, teravihlerin buluşma noktası camiler sessiz kaldı.

-Ramazan’da karşılıklı buluşmaların yaşandığı / ikramların yapıldığı toplu iftarlar yapılamadı.

-Yarınlarımızı şekillendirecek çocukların, gençlerin eğitimi uzaktan yapılmak zorunda kalındı.

-Kıdemli yaş gurubundaki büyükler ve de gençler oruçlarını evde kalarak tutmak zorunda kaldı.

-Kişiler, ekmek kapısı olan iş yerlerine / atelyelerine / dükkanlarına gidemedi, kapısını açamadı.

-Dışarıya çıkan dost akraba, doğal kostüm maske sebebiyle ilk gördüklerinde birbirlerini tanıyamadı.

2020 Mart ayının ortalarından beri, yaşananlar bunlar. Dışarıda tüm dünyada virüs var, en doğrusu yapıldı ve evde kalındı. Bu satırlar bir rüya veya bir filmin sahnesi değil, dünyada 300 000, Ülkemizde 4 000’ in üzerinde can almış, sinsi / görülmeyen ölümcül bir virüsün yaptıkları bunlar. Niyet ne kadar iyi olursa olsun (iftar, cenaze yemeği vb.) kalabalıklarda muazzam bir faaliyet içine girerek denk getirdiğinin solunum sistemini hedefleyerek, bağışıklık sisteminin zayıflıklarını aralayan bir mikroorganizmanın tüm insanlığa yaşattıkları bunlar.

İnsan metabolizmasına dost olamayan bu virüs, bayramlarımızın ayrılmaz üçlüsünü çok seviyor; öpüşülerek / tokalaşarak / kucaklaşarak yakınlaşmayı.  

Eğer Ramazan Bayramı’nda, Devlet’in koyduğu kurallara uymadan, bayram kutlamasına misafirliğe gidilirse; virüs taşıması veya bulaşı sebebi ile bayram sevinci, yerini vefat hüznüne bırakabilir.

Daha nice bayramlara sağlıklı bir şekilde kavuşabilmek için bu bayram;

Fiziki uzak / kalbi yakın olarak kutlanmak zorundadır; sesli ya da görüntülü olarak bayram kutlamaları sanal olarak yapılmak zorundadır.

Mart ayından beri yapılan çalışmalara / çekilen sıkıntılara zarar vermemek ve hatta gelecek Kurban Bayramı’nı sevdiklerinden yoksun ve hatta evde geçirmemek için;

Dört günlük bayram tatilinde, “evde kalmak” bir vatandaşlık görevidir.

-Toplumsal Farkındalık-