24 Mart Dünya Tüberküloz Günü BİLGİ NOTU
  • Geleneksel olarak tüm dünyada ve ülkemizde her yıl 24 Mart’ta düzenlene, tüberküloz hastalığı ve bu hastalıkla mücadele konusunda toplum ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesini amaçlayan ‘’24 Mart Dünya Tüberküloz Günü’’nün bu yılda 24 Mart 2017 tarihinde tüm yurtta yapılacak toplantı, eğitim, propaganda faaliyetleri ve etkinliklerle anılması hedeflenmektedir.
  • ‘’24 Mart Dünya Tüberküloz Günü’’ Etkinlikleri kapsamında; konferans, seminer, panel, yarışmalar ve diğer etkinlikler düzenlenerek halkın ve sağlık personelinin; tüberküloz hastalığının belirtileri, korunma yolları ve Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) gibi tüberkülozla ilgili temel konular ve tüberküloz hastalığı ile ilgili toplumsal önyargılardan kaynaklanan olumsuz düşünce, tutum ve davranışlar hakkında bigilendirilmeleri ve bu amaçla hazırlanan sunum afiş/broşür gibi materyallerin kullanılması gerekmektedir.
 
DÜNYADA VEREM HASTALIĞININ DURUMU
 Tüberküloz halen dünya genelinde önemli bir sağlık problemidir.
  • Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri verem mikrobu ile enfektedir. Bu insanların %10’unda yaşamlarının bir döneminde verem hastalığının ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
  • Tüberküloz erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir ve çoğunlukla ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri tutmaktadır.
  • Tüberküloz, enfeksiyon hastalıklarından ölümlerde HIV’den sonra ikinci en önemli ölüm nedenidir. Tedavi edilmezse tüberkülozlu hastalarda ölüm oranı yüksektir. Yapılan çalışmalarda tedavi edilmeyen balgam yayması pozitif olan akciğer TB olgularının %70’inin 10 yıl içinde hayatını kaybettiği saptanmıştır.
  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2015 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalite hızları düşmektedir. Buna rağmen küresel TB yükü halen çok yüksektir. 2014 yılında 9,6 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon TB’den ölüm olduğu hesaplanmıştır.
  • Dünyadaki TB vakalarının yarısından fazlası (%58) Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik Bölgelerindedir. Hastaların yaklaşık %43’ü Hindistan, Endonezya ve Çin’de bulunmaktadır (sırasıyla %23, %10 ve %10).
  • TB olgularının %80’i yüksek TB yüküne sahip 22 ülkede bulunmaktadır (Afganistan, Bangladeş, Brezilya, Çin, Endonezya, Etiyopya, Filipinler, Güney Afrika, Hindistan, Kamboçya, Kenya, Kongo Cumhuriyeti, Mozambik, Myanmar, Nijerya, Pakistan, Rusya Federasyonu, Tanzanya, Tayland, Uganda, Vietnam ve Zimbabve).
  • 2014 yılında dünya genelinde tespit edilen 9,6 milyon TB vakasının yaklaşık %12’sinin (1,2 milyon) HIV pozitif olduğu tespit edilmiştir. TB/HIV birlikteliği özellikle Afrika Bölgesinde yüksektir.
  • DSÖ tahminlerine göre Dünya genelinde çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) oranı; yeni olgularda %3,3 ve önceden tedavi görmüş olgularda %20’dir. Yine DSÖ tahminlerine göre dirençli TB olgularının %9,7’u yaygın ilaç dirençli TB (YİD-TB) vakasıdır.
 Tablo 1. DSÖ Bölgelerine Göre Tahmini TB Hastalık Yükü, 2014 (DSÖ Küresel Tüberküloz 2015 Raporu)
 
BÖLGE İnsidans (100.000'de) Prevalans (100.000'de) Mortalite (100.000'de)
Afrika Bölgesi 281 330 78
Güney Doğu Asya Bölgesi 211 286 27
Doğu Akdeniz Bölgesi 117 160 14
Batı Pasifik Bölgesi 85 116 5
Avrupa Bölgesi 37 48 4
TÜRKİYE 18 22 0,62
Amerika Bölgesi 28 36 2,3
DÜNYA GENELİ 133 174 21
* Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bölgesinde yer almaktadır.
  • Türkiye 53 ülkeden oluşan DSÖ Avrupa Bölgesinde yer almaktadır.
  • Türkiye’nin 2014 yılı TB prevalans hızı yüz binde 22, insidans hızı yüz binde 18, mortalite hızı yüz binde 0,62 ve vaka bulma hızı yüzde 93’dir.  
TÜRKİYE’DE VEREM HASTALIĞININ DURUMU
  • Türkiye’de yeni tespit edilen verem hastası sayısı her yıl ortalama %6-7 oranında azalmaktadır.
 Tablo 2. Yıllara Göre TB Olgu Sayıları ve Olgu Hızları, 2005-2014
 
Yıllar Yeni Olgular Önceden Tedavi Görmüş Olgular Toplam Olgular
Yeni Olgu Sayısı Yeni Olgu Hızı (100.000 nüfusta) Önceden Tedavi Görmüş Olgu Sayısı Önceden Tedavi Görmüş Olgu Hızı (100.000 nüfusta) Toplam Olgu Sayısı Toplam Olgu Hızı (100.000 nüfusta)
2005 18.753 26,0 1.782 2,5 20.535 28,5
2006 18.544 25,4 1.982 2,7 20.526 28,1
2007 17.781 25,2 1.913 2,7 19.694 27,9
2008 16.760 23,4 1.692 2,4 18.452 25,8
2009 15.943 22,0 1.459 2,0 17.402 24,0
2010 15.183 20,6 1.368 1,9 16.551 22,5
2011 14.417 19,3 1.262 1,7 15.679 21,0
2012 13.535 17,9 1.156 1,5 14.691 19,4
2013 12.352 16,1 1.057 1,4 13.409 17,5
2014 12.253 15,8 1.125 1,4 13.378 17,2
 
  • 2014 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam TB vaka sayısı 13.378’dir.
  • 2014 yılı TB hastaların %92’si (12.253 kişi) yeni TB olgusu,  %8’i ( 1.125 kişi) önceden tedavi görmüş olgulardır.
  • Toplam 13.378 hastanın 7.728’i (%58) erkek, 5.650’si (%42) kadındır.
  • Hastaların   8.632’sinde (%65) akciğer tüberkülozu varken, 4.746’sında (%35) akciğer dışındaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.)  tutulmuştur.
  • Hastaların %6’sı (809 kişi) yabancı ülke doğumlu hastadır. Yabancı ülke doğumlu TB hastalarında 433 kişi ile (%53,5) Suriye doğumlular birinci sırada gelmektedir. Suriye’den sonra; Azerbaycan, Bulgaristan, Türkmenistan, Afganistan doğumlular sık görülmektedir. 
VEREM HASTALIĞININ ETKENİ
  • Veremin etkeni “Mycobacterium tuberculosis” basilidir.
  • Uzun sürede çoğalır, kültürde 2-6 haftada üreyen ve oksijenli ortamda yaşayan bir basildir.
  • Özel boyama yöntemi ile boyanır. Asit ile boyayı vermediğinden aside dirençli basil (ARB) denilir. 
VEREMİN BULAŞMASI
  • Verem basilinin kaynağı, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır.
  • Basil hava yolu ile bulaşır.
  • Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır.
  • Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır.
  • Balgam yayması (ARB) pozitif bulunan ve akciğerinde kavitesi (yara-kovuk) olan hastalar daha fazla basil saçarlar.
  • Basil kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve havalanması bulaşmada önemlidir.
  • En çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur.
  • Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık yok olur. 
VEREM ENFEKSİYONU VE HASTALIĞI
  • Verem enfeksiyonu, basilin vücuda girmesinden sonra 8-10 haftada tüberkülin deri testinin (TDT) pozitifleşmesi ile kendini gösterir.
  • Bu, bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur.
  • Vücut direnci düşünce basil çoğalarak hastalanmaya yol açabilir. Verem enfeksiyonu olan insanların yaklaşık %10’unda yaşamlarının bir döneminde verem hastalığı gelişebilir.
  • Hastalığın gelişmesine yol açan vücut direncini düşüren hastalıklar ve etkenler vardır. HIV/AIDS vücut direncini en çok kıran hastalıktır. Bunun dışında şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi kronik hastalıklar da vücut direncini düşürür. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşük olduğundan hastalanma fazla olur.
  • Klinik bulguların ortaya çıktığı duruma verem hastalığı denilir.
  • Verem hastalığı vücudun bütün organlarını tutabilir ancak en çok akciğerlerde görülür (%60-70). Hastalığın tuttuğu diğer organlar; akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır (menenjit).
 
VEREM HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
  • Genel yakınmalar: Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi.
  • Solunum sistemi yakınmaları: Öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığıdır.
  • Gırtlak veremi ses kısıklığı yapabilir.
  • Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir.
  • İki- üç haftadan uzun süren ve non-spesifik antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt alınamayan öksürükte verem hastalığından şüphelenmek gerekir.
VEREM TANISI
  • Verem hastalığının kesin tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Basilin mikroskopta gösterilmesi ya da kültürde üretilmesi gereklidir.
  • Hastanın semptomları ve röntgen bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Semptomlar yavaş gelişir.
  • Akciğer veremi akciğer röntgen filminde bazı belirgin değişikliklere yol açar. Bu değişiklikler doktorun veremden şüphelenmesine yol açar.
  • Verem tanısında kullanılan deri testi (TDT) vücutta mikrobun olduğunu gösterir. Enfeksiyon veya hastalık olabilir. Bu konudaki değerlendirmeyi ilgili doktor yapar.
BİLDİRİM VE KAYIT
  • Tüberküloz, bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında tanı konulan hastaların 24 saat içinde Halk Sağlığı Müdürlüğüne bildirilmesi gereklidir.
  • Tanı konulan verem hastaları gizlilik kuralları içinde dispanserde kaydedilir.
VEREMİN TEDAVİSİ
  • Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaşı Dispanseri Birimlerinde (VSD) veremin teşhis ve tedavisi ücretsizdir.
  • Veremin tedavisi standarttır. Bu standart tedavi, hastanede ya da dispanserde aynı şekilde düzenlenir. Yeni verem hastalarının tedavisinde standart tedavide genellikle iki ay 4 farklı ilaçla ve dört ay 2 ayrı ilaçla olmak üzere 6 aylık tedavi uygulanmaktadır.
  • Tedavide kullanılan bütün ilaçlar verem savaşı dispanserlerinden ücretsiz verilir.
  • Tedavide verilen ilaçların düzenli içilmesi çok önem taşır. Çünkü hastaların bir kısmı tedaviyi terk etmekte ve toplumda basil saçmayı sürdürmektedirler.
  • Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir.
  • Tedavinin dispanserde ya da hastanede başlanması gerekir. Aylık takiplerinin de dispanserde yapılması uygundur. Tedaviyi sonlandırana kadar özenle sürdürmek gerekir.
DİRENÇLİ VEREM
  • Tüberküloz tedavisinde ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez. Tam tersine tedavisi güç bir duruma gelir. Bu duruma dirençli tüberküloz denir.
  • Özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) (İzoniyazid ve Rifampisin’e direnç) tüm dünyada önem arz etmektedir.
  • DSÖ tahminlerine göre 2014 yılında dünya genelinde yeni vakaların %3,3’ü ve önceden tedavi görmüş vakaların %20’si çok ilaca dirençli vakalardır.
  • Türkiye’de 2014 yılında tespit edilen 13.378 vakanın 253’ü çok ilaca dirençli tüberküloz hastasıdır.   Bunların 121’i yeni olgu iken 132’si önceden tedavi görmüş olgudur. ÇİD-TB oranı tüm olgularda %4,6; yeni olgularda %2,5 ve önceden tedavi görmüş olgularda %21,1’dir.
  • 2014 yılında tespit edilen 253 ÇİD-TB vakasının %70’i erkek (177 hasta), %30’u (76 hasta) kadındır.
  • Dirençli tüberkülozun daha ileri aşamasında bazı ikinci seçenek ilaçlara da direnç gelişmektedir, bu duruma yaygın ilaç direnci denmektedir (YİD-TB). DSÖ tahminlerine göre dünya genelinde 2014 yılındaki dirençli tüberküloz olgularının %9,7’si yaygın ilaç dirençli TB vakasıdır.
  • Türkiye’de 2014 yılında tespit edilen 13.378 vakanın 2’si (%0,01) yaygın ilaç dirençli tüberküloz hastasıdır. Bu hastaların ikisi de yabancı ülke doğumludur (Azerbaycan, Türkmenistan). Hastaların 1’i erkek, 1’i kadındır.
  • Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi Ankara Atatürk, İstanbul Yedikule, İstanbul Süreyyapaşa, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır. 
KORUYUCU TEDAVİ
  • Verem hastası ile teması olan kişide enfeksiyon gelişimini önlemek ve verem enfeksiyonu olan kişide verem hastalığı gelişimini önlemek amacıyla koruyucu ilaç tedavisi verilmektedir.
  • Verem hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıları dispanserlerde ücretsiz olarak muayene edilir ve gerekli tetkikleri yapılır.
  • Temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenlere tedavi edilir.
  • Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu ilaç tedavisi verilir.
  • Koruyucu ilaç tedavisi tek ilaçla ve 6 ay süreyle verilir. Bu tedavinin hastalanmayı %90’a varan oranda önlediği bilinmektedir 
VEREM AŞISI - BCG (BACİLLE CALMETTE GUERİN)
  • BCG aşısı özellikle çocuklarda kanla yayılan ve ağır seyreden verem hastalığını önlemede çok etkilidir.
  • Ülkemizde BCG aşısı doğumdan sonra 2. ayını bitiren bebeklere aile sağlığı merkezleri ve verem savaşı dispanserlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır.
  • Aşı zamanı geçirilirse, 6 yaşa kadar yapılabilir, ancak bu durumda önce tüberkülin deri testi (TDT-PPD) yapılması gerekir.