AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki, Nevşehir’de düzenlenen Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme Toplantısının son günüde görevden alınan Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanları ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Nevşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından düzenlenen Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sona erdi. Adana, Aksaray, Ankara, Hatay, Karaman, Kayseri, Kırşehir, Mersin, Nevşehir, Niğde, Osmaniye ve Yozgat’tan gelen il başkanları, il ve ilçe belediye başkanları, belediye ve il genel meclis üyeleri, kadın, gençlik kolları ve yerel yönetimler başkanlarının yanı sıra bakan yardımcılarının katıldığı toplantının son gününde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki beraberinde AK Parti Nevşehir Milletvekili ve  Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Mustafa Açıkgöz, Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı ve AK Parti İl Başkanı M.Rauf Yanar ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi.

12 şehrin belediye başkanları ve parti yöneticilerinin üç gün boyunca Nevşehir’de bir araya geldiklerini ve oldukça verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini kaydeden Özhaseki, “İlk gün deneyim paylaşımları oldu. İkinci gün mevzuat eğitimleri yapıldı ve belediye başkanlarımızın mutlaka bilmelerini istediğimiz konuları burada işledik. Bugün de bakan yardımcısı arkadaşlarımız ile belediye başkanı arkadaşlarımız karşı karşıya geldiler. Şehirlerimiz talepleri konusunda belediye başkanlarımız yüz yüzer bakan yardımcılarımız ile görüşme fırsatı buldular.” dedi.

Görevden alınan Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanları ile ilgili değerlendirme de bulunan Özhaseki, bu konunun çok tartışıldığını ancak İçişleri Bakanlığı’nın doğru bir adım attığını ifade etti.Üç belediye başkanı hakkında; terör örgütü kurmak, onlara yardım ve yataklık yapmak, üye olmak aynı zamanda suçu ve suçluyu övmek, terör propagandası yapmak ve görevi kötüye kullanmak gibi suçlalamaların bulunduğunu ve haklarında açılmış toplam 31 soruşturma ve kovuşturma olduğunu kaydeden Özhaseki, “Anayasamızın 127. Maddesi ve belediye yasasının 47. Maddesi bu konuda çok açık ve net.Belediye başkanlarının görevleri hakkında eğer soruşturma ve kovuşturma yapılıyor ise İçişleri Bakanlığı lüzum gördüğü takdirde o belediye başkanlarını görevlerinden el çektirir diye net bir tavır ortaya koyuyor. Burada baktığımız zaman şu birkaç ay içerisinde bile bu belediye başkanlarının nerede terörist cenazesi varsa gittiğini, oralarda boy gösterdiğini, terör örgütünün sözde marşı çaldığında ayağa kalkıp hazır duruşta bulunduğunu ayrıca cadde ve sokaklara isimlerini verdiğini ve ayrıca Kandil’deki katillerin, militanların yakınlarını işe doldurmak için gayret ettiklerini görüyoruz. Birkaç tane olan bile şehir yakının kamuda iş bulmasına, belediyede çalışmasına rıza göstermiyorlar. Öyle kindar bir tutum içerisindekiler ki sadece birkaç tane olan şehit yakının belediye de çalışıp evine ekmek göstermesine izin vermiyorlar. Türk bayraklı ne kadar logo, kimlik varsa bunları da kaldırıyorlar.Sokaklara ve caddelere terör örgütü mensuplarının isimlerini vermeye devam ediyorlar. Diyarbakır’da hayırseverlerin yaptıkları imarlı camiler için bile yıkım kararı çıkartıyorlar. Haklarında da birçok soruşturma var. Böyle noktalar ile ilgili anayasa çok açık iken, kanunumuz çok açıkken neye itiraz ederler doğrusu bende anlamakta güçlük çekiyorum.İtiraz iki noktada yapılıyor. Birincisi; “keşke bu konuda bir mahkeme kararı yapılmış olsaydı, çıkmış olsaydı.Mahkeme kararı olmadan bunlar alınırmı?” ikinci yaptıkları itiraz da; “seçilmiş olan insanların, demokratik olarak seçilmiş kişilerin işlerine son verilir mi?” Anayasa ve kanunlarımız “mahkeme kararlarını bekleyin, hüküm kesinleşsin ondan sonra el çektirin” demiyor.Öyle bir şey yok. Bu konuda zaten suç yoğunlaşmış, başkanlar aynı azim ve iradeyle o suçu işleme devam ediyorlarsa ne olacaktı yani? Senelerce sürecek mahkeme süreci, kesinleşme daha sonra Anayasa Mahkemesine doğru bireysel başvuru hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidecek 5-7 yıllık bir sürecin mi beklenmesi gerekiyor? Kanun öyle söylemiş olsaydı hepimiz buna saygı duyardık ve İçişleri Bakanlığı’ndan da buna uymasını isterdik ama Anayasa 127. Madde net olarak şöyle söylüyor; “Görevleri ile ilgili bir suç sebebiyle haklarında soruşturma ve bir kovuşturma açılan mahalli idareler organları veya bu organların üyelerini İçişleri Bakanı kesin hükme kadar geçici olarak uzaklaştırabilir.” Ayrıca belediyeler kanununda da iki ayda bir bu konunun gözden geçirileceği hususu var. Bu işin muhattabı olanlar şimdiye kadar saymış olduğum bu suçlarını inkar ediyorlar mı? hayır, terör örgütünü bir tek gün bile olsun lanetlediklerini duydunuz mu? Hayır. Halen onlara destek vermeye, halen onların lehine konuşmalar yapmaya, suçluyu övmeye ve bu konuda propaganda yapmaya devam ediyorlar.  Suçta belli suçluda belli anayasanın, kanunun ne söylediği de belli. O yüzden İçişleri Bakanlığı çok ciddi bir karar alarak en doğru adımları atmıştır diye düşünüyorum.” diye konuştu.

 Demokratik olarak seçilmiş olmanın, iş başına gelmiş olmanın kıymetli olduğunu ve kendilerinin de önceliği olan bir konu olduğunu vurgulayan Özhaseki,  buna karşın seçilmiş olmanın insanlara suç işleme özgürlüğü vermediğini ifade etti. Özhaseki şöyle konuştu; “

Sizi seçenler belli konularda hizmet etsin diye seçerler. Hele hele belediye başkanını seçenler bize hizmet etsin diye seçerler. Hırsızlık yapsın diye seçmezler, dağdaki teröriste para çalıpta göndersin diye seçmezler. Terör örgütünün arkasında dursun, güçlendirsin, cesaret versin diye seçmezler. Eğer belediye başkanı olarak seçilmişseniz birinci işiniz hizmet etmektir. Bunun dışında başka yollara saparsanız elbette kanun gelir yakanıza yapışır. Mahkeme kararının beklenmesini söyleyenler heralde bahsettiğim anayasa metnini ve kanunu iyi okumamışlar. Mahkeme kararının beklenmesi diye bir şey yok. Bu konuda AB ülkelerinin tavrını da çelişkili ve ikiyüzlü buluyoruz. Katolonya’da olan basit sadece bir referandumdan dolayı bile orada birçok hapis cezası çıkıyor, referanduma destek veren 710 belediye başkanı hakkında soruşturma açılıyor kimse onları kınamıyor. Üstelik te ayrı parlamentosu olan, ayrı dili olan, ayrı polisi olan bir yapıda hükümet başkanı tutuklanabiliyor. AB’de bunlara destek veriyor. Bu tarafta şimdi katiller sürüsü var eli silahlı ve buradan hizmet etmeye giden yavrularımızı öldürüyorlar, şehit ediyorlar ama AB burada olayı adeta bir fikir özgürlüğü gibi görerek o katillere kapı açacak bir yapıda devam ediyor. Kendi kapılarını da sonuna kadar buna açıyorlar. Peki AB’de butür suçları işleyenlerin mahkeme sonucu bekleniyor mu? Hayır beklenmiyor. Fransa’da daha 21 Ağustos’ta bir belediye başkanını görevden uzaklaştırdılar.Belediye imkanları ile plastik mermili bir silah almış Hem görevden alıyorlar hemde ev hapsine tabi tutuyorlar.Avrupa Birliği’nin bu terör örgütü hususunda ki tavırlarını tam ikiyüzlü ve çelişkili buluyoruz. Bir tarafta burada eli silahlı katiller sürüsü var ve destek verenler var bu da çok net bellidir. Ne yazık ki bunlar Avrupa Birliği ülkelerinde cirit atıyorlar. Geçtiğimiz seçim öncesinde bizim seçilmiş belediye başkanlarımızı, milletvekillerimizi ve bakanlarımızın bile konuşmalarına rıza göstermediler. Orada vatandaşlarımız bakanlarımızın buluşmasına mani olan Avrupa Birliği ülkeleri üzülerek söylüyorum ki terör örgütü üyelerine kucak açıyorlar, destek vermeye devam ediyorlar. Kendi ülkelerinde böyle bir durum olduğunda başkanlara görevden el çektiriyorlar, onlarca örneği de var. Ama bizde olduğu zaman bütün bu kötülüklerin fikir özgürlüğü kapsamında görülmesini istiyorlar. Bu da ikiyüzlülüktür, çelişkilidir.”