İsmini ve çalıştığı kurumun adını vermek istemeyen bir kamu çalışanımız sosyal medyada (facebook) başlatmış olduğu “Bu ay, bir ailemizin elektrik-su-doğalgaz faturasını ödemeye talibim. Messenger den abone bilgilerini ve mesleğini yazması yeterli…” diye paylaşımı dikkat çekti.

İsminin yayınlanmasına izin vermeyen kamu çalışanı ile yapılan diyalog sonrası konuyla ilgili düşüncelerini kısa bir şekilde sizlere aktarıyoruz.

“Yaptığım paylaşım sonrası çok sayıda talep geldiğini gördüm. Bunların çoğunu memur(akademisyen-öğretmen-sağlıkçı-idareci…)arkadaşlarımıza aktardım. Bu sayede birçok ailenin mutluluğuna ortak olmuş olduk. Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu günlerde Covid salgını nedeniyle dükkânları kapalı kalan birçok esnafımıza, yanında çalışanlarına ve geçimini zor şartlar altında sürdüren vatandaşlarımıza yardımcı olmak zorundayız. Bu zor zamanlarda, millet ve ümmet olmanın şuuruyla, dinimizin ve kültürümüzün gerektirdiği şekilde yardım etmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Şehrimiz aynı zamanda memur şehridir. Birçoğumuz çift maaş alan insanlarız. Bizler bu süreçte çoğu zaman kısmı zamanlı olarak çalışıp evlerimizde evlatlarımızla beraber gülüp oynayabiliyoruz; ama ya gülemeyenler! Bu empatiyle, böyle günlerin bizler için bir imtihan olduğunu unutmadan, devletimizin ve milletimizin yanında olarak bu zor günlerin yükünü omuzlamalıyız. Bu mesele ne siyasi bir konu ne de siyasetin malzeme konusu değildir. Bu mesele başta insanlığın meselesidir. Bazı kesimlerin bir yardım başlatması önemlidir ve bunu başta şehrimizin belediye başkanı Rasim Arı ve bir elin parmağını geçmeyen önde gelen STK ları ile kişisel gayretleri olan değerli insanlar gayet güzel götürmektedir. Bizler Ümmeti Muhammed olarak, ceddimize yakışır şekilde kibarca hayırlarımızı ve yardımlarımızı yapmak zorundayız. Bizi biz yapan bu değerlerimiz ebet müddet devam etmesi niyetiyle birçok sayıda çift maaş alan memur kardeşlerimizde domino etki bırakması niyetiyle paylaşma gereği gördüm. Tabi ki bu yardımların Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetnamesinde olduğu gibi olması temennisiyle.

Karanlıkta Dağıtın!!

Fatih Sultan Mehmed Han vasiyetnamesinde, “Aşevlerine bizatihi gelemeyenlerin yemekleri, güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle” emrini vermişti. Maksadı fakir fukarayı deşifre edip rencide etmemekti. Bu hassasiyet halk arasında da yaygındı. İhtiyaç sahibi olup da derdini kimseciklere açamayanlar için düşünülmüş bir şey vardı ki o, “sadaka taşı” denen bloklardı. Fakir dilenmekten, zengin riya ve gösterişten çekindiği için sadakalarını buraya koyar, fakir de gece vakti gelip ihtiyacı kadarını buradan alıp, geriye kalanını kendisi gibi bir başka fakire bırakırdı. “Yap iyiliği at denize, balık bilmezse Hâlık bilir” diyen zenginler de kılık değiştirip hiç tanımadıkları mıntıkalara giderler, bakkal ve manavların borç defterlerini isterdi. Meçhul şahıs, cebine göre belirlediği fakirlerin borcunu siler, “Allah kabul etsin” der, çeker giderdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren de kimi borçtan kurtardığını bilmezdi.”