Nevşehir - Meryem Ana Kilisesi - Eski Cezaevi Yapı 1950-1983 yılları arasında Nevşehir cezaevi olarak kullanılmış ve bu arada Yılmaz Güney gibi ünlülere de ev sahipliği yapmış. 1983 yılında cezaevi, binayı boşaltınca o günden sonra bakımsızlık ve kaçak kazı sebebiyle harabeye döndü.

En son geçtiğimiz yıl Nevşehir’de Kahveci Dağı eteklerinde bulunan ve 1924 yılındaki mübadelenin ardından 1950 yılından sonra cezaevi olarak kullanılan 172 yıllık tarihi Meryem Ana Kilisesi’nde başlatılan restorasyon çalışmaları devam ediyor.

Peki, Nevşehir eski cezaevinde hangi ünlüler yattı ?
Cezaevi olduğunda içine ilk girenlerden biri Kemal Tahir’di. Tahir, Nazım Hikmet ile birlikte yargılandığı Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanmasının ardından Nevşehir’e gönderildi. 1948-1950 yılları arasında hapiste kalan Kemal Tahir cezaevi günlerinde Nazım Hikmet’in salıverilmesi için açlık grevi başlatmış, Nazım Hikmet ise 10 Mart 1950’de yazdığı bir mektupla kararından vazgeçmesini istemişti: ''Açlığını duydum. Doğruluğuna inanamadım. Doğru ise bana en büyük kötülüğü yapıyorsun. Benim başım için vazgeç. Vazgeçtiğini hemen telle.''

Kiliseden cezaevine çevrilen binanın bir sonraki ünlü ismi Yılmaz Güney oldu. Güney, 15 Haziran 1961’de ‘Tatlı Bela’ isimli filmin çekimi sırasında gözaltına alındıktan sonra Üsküdar Paşakapısı cezaevinin ardından nakledildi Nevşehir Cezaevi’ne… Yılmaz Güney, “Hayatımın akışı değişti” dediği,  “Benim ilkokulumdur” diye nitelediği cezaevi olarak kullanılan kilisede ‘Boynu Bükük Öldüler’ adlı ilk romanını yazdı. Kasım 1975’te yayınlanan kitabın önsözünde Güney şöyle anlatıyordu binada geçen günlerini: “Boynu Bükük Öldüler, Nevşehir Cezaevinde, siyasiler koğuşunun en dip köşesinde, rutubetli bir duvara komşu ranzada, geceli gündüzlü on altı aylık bir çalışmanın ürünüdür. Ranzamdan hiç indirmediğim küçük bir masam vardı. Yatma zamanı gelince, ayakucuma çeker, ayaklarımı altına sokar uyurdum. Çoğunlukla, anlattığım insanları görürdüm düşlerimde, onlarla yaşardım.”

1973’te ise binada başrollerini Türkan Şoray ve Hakan Balamir’in oynadıkları “Mahpus” filmi çekiliyordu. Altın Portakal’da ödül kazanan film kilisenin 1970’lerdeki durumunu da belgeliyordu.

1980 darbesinde tutuklananların da yolu düştü Nevşehir Cezaevi’ne. Bu dönemde sol görüşlü tutukluların talebi üzerine, cezaevi yönetiminin izin vermesiyle freskler açıldı. Ancak bu ‘özgürlük’ dönemi kısa sürdü. Koğuş değişikliği sonrasında sağ görüşlü tutukluların gelmesi ile yeniden üstleri kapanarak yeniden ‘hapsedildiler’.

1983’te ise bina yeni cezaevi yapımı ile boşaltıldı, üç yıl sonra Nevşehir Belediyesi’ne kültürel amaçlı olarak kullanılması için verildi. Ancak bu süreç yılan hikâyesine döndü. Dönem dönem restorasyon projeleri gündeme geldiyse de sonuç çıkmadı. Metruk kaldı, adeta definecilerin ellerine teslim edildi. Kilisenin avlusunda görülebilen büyük çukurlar da o süreçten kaldı bugüne…

Doç. Dr. Faruk Güçlü'nün kaleminden Nevşehir eski cezaevinde yatan ünlüler!



Nevşehir Cezaevi ile de ünlüdür.1849 yılında yapıldığı bilinen ve 1924 yılı mübadelesinde Rumlar tarafından terk edilen Eski Meryem Ana Kilisesi onarılarak, 1950-1983 yılları arasında Cezaevi olarak kullanılmıştır. Bu cezaevine yolu düşenlerden birisi de Türk sinemasının ünlü ismi Yılmaz Güney’dir. Diğerleri ise edebiyat dünyamızın ünlü isimlerinden Aziz Nesin, Kemal Tahir, Hasan Hüseyin Korkmazgil’dir.

1980 Askeri Darbesinden sonra tutuklanan sol görüşlü mahkumlar da bu cezaevinin konukları arasındadır.

YILMAZ GÜNEY
Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz ile ‘Tatlı Bela’ filmini çekerken 15 Haziran 1961 tarihinde sette tutuklanır. Nevşehir Cezaevine yollanır. İyi bir realist sinemacı olan Güney, Nevşehir’de yattığı süreçte ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanını yazmaya karar verir. Bu romanı yazmak için Arif Keskiner’den bir daktilo ister. Arif Keskiner kendisine daktiloyu yollar ve romanını yazar. Yılmaz Güney’in 20 ay burada kaldığı bilinmektedir. Güney, 1971’de yayımlanan ve Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanını; “Nevşehir Cezaevinde, siyasiler koğuşunun en dip köşesinde, rutubetli duvara komşu bir ranzada, geceli gündüzlü 16 aylık bir çalışmanın ürünü” diye tanımlar (Mesut Akatay, 7.9.2014 Evrensel Gazetesi).

Yılmaz Güney’in anılarında Nevşehir Cezaevi yıllarını “benim okul yıllarım” diye tanımladığı da bilinmektedir.

KEMAL TAHİR

Cumhuriyet Dönemi ünlü romancı ve yazarlarımızdan Kemal Tahir de, Nevşehir Cezaevi konukları arasındadır. Kemal Tahir, Nazım Hikmet’le birlikte yargılandığı askeri mahkemede ‘Donanma Davası’nda ‘askeri isyana teşvik’ suçundan 15 yıl ceza almıştır. Yazarın 1948/1950 yıllarında Nevşehir Cezaevinde kaldığı bilinmektedir. Kemal Tahir, Nevşehir Cezaevinde iken, Nazım Hikmet’in salıverilmesi için açlık grevi yapmıştır.

Kemal Tahir açlık grevine, Nazım’ın mektubu üzerine son vermiştir. Daha sonra ülkemizin en önemli romancıları arasında yerini almıştır.

AZİZ NESİN
Ülkemizin dünya çapında tanınan, çok sayıda eseri onlarca dile çevrilen, değerli yazarı Aziz Nesin de Nevşehir Cezaevinde konuk olmuştur.

Aziz Nesin 1950 yılında, Fransızcadan çevirdiği öne sürülen bir yazı yüzünden (Politzer'in Felsefe Dersleri adlı kitabının önsözü) 16 ay hapse ve 16 ay güvenlikçe gözaltında tutulmaya mahkum ediliyor. (Aziz Nesin Fransızca bilmezdi!) Cezaevinde de yazmayı sürdürdüğünden ve yazılarını gizli gizli dışarı çıkardığından, cezasının bitmesine 40 gün kala Nevşehir Cezaevine gönderiliyor.
Böylece 1951 yılında Sultanahmet, Üsküdar ve Nevşehir cezaevlerinde yatıyor. Üsküdar Cezaevinde ‘Biraz Gelir misiniz'i yazıyor (1963'te gözden geçirecek ve Aralık 1969'da yayımlayacak). Tahliye edildiğinde, Levent'te Sabahattin Erdem adlı bir arkadaşıyla Oluş Kitabevini açıyor. Sabahları Levent'teki evlere gazete dağıtıyor.

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil, 15.3.1951 tarihinde TCK’nun141-142. maddelerinden Elbistan Ağır Ceza Mahkemesince tutuklandı. 7 ay 25 gün Göksun, Elbistan ve Nevşehir cezaevlerinde yattı. Nevşehir Cezaevinde Aziz Nesin ile tanıştı. Daha sonra Akbaba Dergisinde gülmece öyküleri yazdı. 1960’ta Zübük Dergisinde yazılar yazdı.

Nevşehir Cezaevinde 1973 yılında Türkan Şoray ve Hakan Balamir’in başrollerini oynadığı Mahpus filmi de çekilmiştir.
Fener Rum Patriği Bartheolomeos da cezaevini ziyaret etmiştir.

1980 darbesinden sonra ÖDP Nevşehir İl Başkanı Mükremin Tokmak da bu cezaevinde kalmıştır. Anılarına göre; 1980 darbesinde tutuklananların da yolu düştü Nevşehir Cezaevine. Bu dönemde sol görüşlü tutukluların talebi üzerine, cezaevi yönetiminin izin vermesiyle daha önce üzeri kapatılan freskler açıldı. Ancak bu ‘özgürlük’ dönemi kısa sürdü. Koğuş değişikliği sonrasında sağ görüşlü tutukluların gelmesi ile yeniden üstleri kapanarak yeniden ‘hapsedildiler’ (Yavuz İşçen, Capadocia, Peribacası, Mayıs, 2010).

Nevşehir'de Tarihi Meryem Ana Kilisesi'nde Restorasyon Çalışmaları Başlatıldı

1983’te ise bina, yeni cezaevi yapımı ile boşaltıldı, üç yıl sonra Nevşehir Belediyesine kültürel amaçlı olarak kullanılması için verildi. Ancak bu süreç yılan hikayesine döndü. Dönem dönem restorasyon projeleri gündeme geldiyse de sonuç çıkmadı. Metruk kaldı, adeta definecilerin ellerine teslim edildi ta ki geçtiğimiz seneye kadar tabiri caizse kaderine terk edilen eski cezaevi Nevşehir Belediyesi'nin girişimleri sonucu 172 yıllık tarihi Meryem Ana Kilisesi’nde başlatılan restorasyon çalışmaları devam ediyor.

Eski Hapishane yada diğer adıyla tarihi Meryem Ana Kilisesinde, Nevşehir Belediyesi'nin girişimleri ile 2020 yılında baaşlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor.

Nevşehir Meryem Ana Kilisesi'sinin İçini Görmüş müydünüz?

Nevşehir Meryem Ana Kilisesi (Eski Cezaevi); Nevşehir’in Cumhuriyet Mahallesinde yaşayan Ortodoks mezhebine mensup Hıristiyan azınlık tarafından 1849 yılında yaptırıldı, 1924 yılındaki mübadele dönemine kadar, yine yörede yaşayan Rum azınlık tarafından kilise olarak kullanıldı. 1950- 1983 yılları arasında Ceza evi olarak kullanılan yapı, bölgedeki enbüyük 19. yy kiliselerinden biridir.

Nevşehir Kalesi’nin güneyinde, şehre hakim bir konumda yer alan ve halkın ‘Hapishane Kilisesi olarak adlandırdığı Meryem Ana Kilisesi, yarısı kayıp olan kitabesine göre 1894 tarihinde ibadete açılmıştır.

Sultan Abdülmecit döneminde inşa edilen kilisesinin kitabesine göre Nazianzlı Leontizu Gregor Kalfa adında bir mimar tarafından inşa edilmiştir. Mübadeleden sonra terk edilen yapı bir süre hapishane olarak kullanılmıştır. Bu kullanım için yapının içine betonarme bir ara kat, hücreler, tuvaletler ve bir mescit eklenmiştir. Kapadokya bölgesinde tespit edebildiğimiz en büyük boyutlu yapılardan biridir.

Bazilika planda ele alınan kilise dört katlı olup sekizgen planlı bir kulesi vardır. Nevşehir taşından inşa edilen Meryem Ana kilisesi, altta üç, üstte beş neftlidir. Apsis sayıları açısından kilise dışa taşkın beş yarı yuvarlak apsisiyle en çok apsise sahip kilisedir Yapıda son derecede ince bir harç kullanılmıştır. Dış mimarisinde üzüm salkımı ve asma dallarından oluşan taş kabartma bezemelere yer verilmiştir. iç mimaride ise İncil’de alınmış konular resmedilmiştir.

Osmanlı Devleti döneminde Nevşehir ve çevresindeki yerleşimlerde önemli sayıda gayrimüslim halkın yaşadığı bilinmektedir. Osmanlı Devletinin gayrimüslimlere olan hoşgörüsü, yüzyıllar boyunca sürmüştür. 

'Meryem Ana Kilisesi turizme kazandırılacak!'


Türkan Şoray’ın oynadığı 1973 yılı Yapımı Mahpus adlı filmde, cezaevi olarak kullanıldığı dönemde Nevşehir Meryem Ana Kilisesi görülüyor.


Bu Cezaevinin, Ulucanlar ceazevi müzesinde olduğu gibi, "Nevşehir Tarihi Müzesi” olarak kullanılması temennimiz.