27 Mayıs Darbesi’nin göbeğinde yer aldılar
   Avrupa Birliği’ne karşı çıktılar
   Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayacak, boğazı bir inci gibi süsleyecek olan…
   Köprüye karşı çıktılar
   Bu köprü burjuvaziye hizmet edecek
   Köylünün, proleterin (işçinin) arabası yok, köprüyü ne yapacak diye bastılar yaygarayı…
   Gösteriler, mitingler, duvar yazıları, ilanlar, afişler, gazete yazıları vb. faaliyetlerine devam ettiler.
   Haydi, bunları geçtik
   Ülkeyi komünizm tehlikesinden koruyan, Sovyet uydusu olmamızı engelleyen 141-142’ye karşı eylemler yaptılar.
   Aralıksız propagandaya devam ettiler
   Özgürlük dediler, demokrasi dediler, işçi, köylü el ele diyerek, komünizme ve Sovyet hegemonyasına göz kırptılar.
   Kıbrıs Barış Harekatı’na da karşı durdular.
   Türk Ordusu’nu emperyalist ilan ettiler. ‘Tüm emperyalistler adadan dışarı’ diye tempo tuttular.
   Askerlerimizi faşist ilan ettiler
   Özgürlük dedikleri halde inanç özgürlüğüne dur diyen 163’üncü maddeyi koşulsuz savundular.
   Sonra mı?
   İnanamazsınız fakat yapımına karşı çıktıkları köprüyü, bu defa da “sattırmam” diye tutturdular.
   Birden bire ‘köprücü’ oluverdiler
   Bunların günahları çok!
   Kimi zaman askeri darbelere göz yumdular
   28 Şubat darbesinin tam arkasındaydılar, 27 Nisan E-Muhtırası’na da alkış tutmaktan geri durmadılar.
   Dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak olan 3. Havalimanı’nı unutmadılar, ona da karşı çıktılar.
   Otoyollara ‘biz istemezük’ dediler
   2. ve 3. Köprüye de aynı tavrı sergilediler. Köprü filan gerek yok, biz böyle iyiyiz, bize dokunmayın diye mırın kırın ettiler.
   Marmaray’a, 2. Tüp geçide, her ile bir üniversite projesine, 12 yıllık zorunlu eğitime karşı çıktılar.
   Usanmadan
   Yorulmadan karşı çıkmaya devam ettiler
   Hidroelektrik santrallerine, Nükleer Santrallere vb. önlerine ne gelirse karşı çıktılar.
   Yerli silahlara, yerli tanklara, yerli helikoptere, İHA ve SİHA’lara karşı durmayı da ihmal etmediler.
   Yattılar kalktılar itiraz ettiler
   Ağızlarını sadece hayır demek için açtılar
   Her girişime, her yeniliğe karşı koydular
   Ne gariptir ki kendilerine de ‘ilerici’ yaftasını yapıştırmaktan geri durmadılar.
   Yemediler içmediler karşı çıkmaya devam ettiler
   Bazen karşı çıkacak bir şeyler aradılar, köşe bucak…
   Bulamayınca da ‘mutsuz’ oldular