Memur-Sen, Hak-İş ve SWTUF, FETÖ tarafından yapılan 15 Temmuz kanlı darbe girişimini kınamak amacıyla Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak ortak bildiri yayınladı.
Bildiride, “Türkiye’nin bağımsızlığını, milletin özgürlüğünü, birlik ve beraberliğini hedef alan darbe teşebbüsünü açıkça ve şiddetle kınıyor, faillerini lanetliyoruz” denildi.
Memur-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Mustafa Özdemir, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve Sudan İşçi Sendikaları Federasyonu (SWTUF), 15 Temmuz darbe girişimine karşı Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak 3 dilde ortak bildiri yayınladığını belirtti.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve SWTUF Genel Başkanı Yusuf Ali Abdulkarim’in imza attığı bildiride şu ifadelere yer verildi; “MEMUR-SEN Konfederasyonu (Türkiye), HAK-İŞ Konfederasyonu (Türkiye) ve SWTUF Federasyonu (Sudan), 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe teşebbüsüyle ilgili olarak aşağıdaki bildirinin kamuoyuna deklare edilmesine karar vermiştir. Türkiye’nin bağımsızlığını, milletin özgürlüğünü, birlik ve beraberliğini hedef alan darbe teşebbüsünü açıkça ve şiddetle kınıyor, faillerini lanetliyoruz. 15 Temmuz, Fetullahçı terör örgütünün vahşet sınırlarını zorlayan ve doğrudan bütün halkı hedef alan terörist darbe teşebbüsünün gerçekleştiği gün olarak tarihe kaydedilmiştir. Silahlı Kuvvetler bünyesine sızmış Fetullahçı Terör Örgütü mensubu teröristler tarafından gasp edilen savaş uçakları ve helikopterlerle, hem insanlar hem de stratejik kurumlar ateş altına alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Genelkurmay Başkanlığı, MİT, EGM, Emniyet birimleri ve medya kuruluşlarına ait binalar işgal edilmeye çalışılmıştır. Sivil halkın üzerine sürekli ateş açtığı, TBMM üzerinde ve Ankara ve İstanbul’da şehrin üzerinde savaş uçaklarının uçtuğu, kıtaları birleştiren köprülerin trafiğe kapatıldığı, havaalanlarının tanklarla işgal edildiği, Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’a yönelik planlı ve kararlı bir suikast girişiminin de icra edilmek istendiği kirli, sinsi, vahşi ve kanlı darbe teşebbüsü, bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştirilmiştir. Türk Halkı, darbe teşebbüsünü püskürten ve bertaraf eden direniş ve mücadelede, ağır bedel ödemeyi göze almış ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Bunun sonucunda, aralarında HAK-İŞ ve MEMUR-SEN üyelerinin de yer aldığı siviller ile polis ve askerler dahil olmak üzere 240 insan şehit, 2 bin 200’ün üzerinde insan da gazi olmuştur. Darbeye direnmek, darbecileri durdurmak için sokağa çıkan, meydanları dolduran Türk halkı, demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkmak, bağımsızlığı korumak için bütün dünyaya örnek olacak, tarihi bir duruş sergilemiş ve zafer elde etmiştir.
Türkiye, milleti ve devletiyle darbe teşebbüslerine, cunta ve işgal girişimlerine izin vermeyeceğini tüm dünyaya kanıtlamıştır. Bu süreçte, Cumhurbaşkanının öncülüğünde siyasi iktidarın, TBMM’de temsil edilen muhalefet partilerinin oluşturduğu milli birlik ve beraberlik, darbeye karşı ortak bildiriyle somutlaştırılmış ve milletin direniş iradesini destekleyen büyük bir motivasyon üretmiştir. Darbe teşebbüsüne yönelik kararlı mücadelenin ve zafer getiren direnişin sahibi olan Türk milletine ve Türkiye’ye, bu süreçte destek olan ve bu süreçte sessiz kalan ülke ve uluslararası kuruluşlar hem tarih hem de Türk milleti ve devleti tarafından kaydedilmiştir. 15 Temmuz’dan bugüne devam ettirilen ve 7 Ağustos’ta İstanbul’da 5 milyonu aşkın insanın katılımıyla gerçekleştirilen “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” ile taçlandırılan demokrasi nöbetleri; demokrasi, insan onuru ve bağımsızlığı korumak noktasında “Türkiye direnişi ve dirilişi” olarak insanlık tarihindeki yerini almıştır.
Emeğin değerini korumanın, ekmeği onurlu paylaşmanın ancak ülkelerimizdeki demokratik siyasal düzeni, özgürlükçü sistemi korumakla ve adil paylaşımın ve insan onuruna dayalı refahın hakim olduğu bir dünya düzenine kavuşmakla mümkün olduğu bilinciyle örgütlenen ve emek mücadelesini yürüten, Memur-Sen, HAK-İŞ ve SWTUF olarak; darbelere ve demokrasi karşıtı girişimlere karşı durmaya devam edeceğiz. Ülkelerimizde, dahil olduğumuz bölgelerde ve nihayet dünya düzleminde demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, insan onurunun ve haklarının korunmasının öneminin farkında olarak insanlara, insanlığa ve insanlık tarihine katkı sunmaktan vazgeçmeyeceğiz”.