50 MADDE İLE NEVŞEHİR’İN DOĞAL ve KÜLTÜREL TURİZMİ

 

Trafik kod numarası 50 olan il…

Bütün bir il olarak düşündüğümüzde Nevşehir’de neler yapabiliriz? Bu diyara ziyaret için ilk kez geldiğimizi  farzedelim. Ve tam olarak tanımadan da dönmeyeceğimizi… Bunun için süre de yeterli olmalı. Örneğin en azından bir hafta, on gün. Fakat, mevsimler de önem taşıyor. Öyle yerler var ki bu  ilimizde, yalnızca bir mevsimde daha özgün, daha çekicidir. Elli madde olarak belirledik bu ilginç ilimizin özelliklerini. Başlıyoruz.

1.                  Nevşehir’de kaleye çıkalım. Aksaray’a, Uçhisar’a,Avanos’a, Niğde yoluna doğru büyüyen kenti seyredelim. Göre Çayı koyağına, Kızılırmak boylarına bakalım.

2.                  Lale Devri’nin, İstanbul dışındaki görkemli anıt eserlerinden biri olan Damad İbrahim Paşa Camisini ( Kurşunlu ) gezelim. Külliye ne yazık ki tam olarak korunamadı. Bir zamanlar kimi ünlü yazarların da tutuklu kaldığı , mapusane olarak kullanılan kütüphaneyi görelim. Sonra müzeyi ziyaret edelim.

3.                  Pazartesi günü kurulan pazarında  (Açık Pazar ) keşif gezisine çıkalım.

4.                  Bulabilirsek, iyice acıktıktan sonra Nevşehir tavası yiyelim. Üstüne de helva.

5.                  Hakkı Atam’ulu’nun eserleri olan Damad İbrahim Paşa ve sarı boyaklı Yapraklıseki taşından bir Hitit yontusu görkeminde Atatürk anıtını görüp resimleyelim.

6.                  Güneye doğru 4 km kadar yol alıp, Göre’de  bazaltik doğal bir duvar olan görkemli Ballıkaya’ya çıkıp, bir tesbih tanesi gibi ardı ardına sıralanan Nevşehir’i, Nar’ı, Sulusaray’ı seyredelim. Sonra bir tanıdığa konuk olup, “çölmek ağpahlası” yiyelim.

7.                  Aşıklı Dağ’ın doruğuna çıkıp meşeliklerin arasında gezip, çevreyi seyredelim.

8.                  Kaymaklı’da (Eneği) yer altı yaşama mekanlarını gezdikten sonra, acıkıp, bir tanıdığın evine kendimizi davet ettirip  tarhana çorbası içelim. Ardından bulgur pilavı ve üstüne patlıcan reçeli yiyelim.

9.                  Derinkuyu’da ( Melegübü) Hakı Atam’ulu ustanın, beldesine armağanı olan Anıt Park’ı , Türkiye’nin sayılı büyük anıtlarından Atatürk heykelini, küçük figürleri  ziyaret edelim. Bir güzel yaz sıcağında, oturup gölgede, havuz kıyısında bir bardak demli çay içelim.  Günümüze sağlam ulaşmış Kiliseleri gezelim. Cami olarak kullanıldığı halde İncil’den alınmış fresklerin güzelliğini ve günümüze dek özenle korunduğuna, bağnazlığın olmayışına  hayran kalalım.

10.              Til köyüne gidip Til Tumbası tepesine çıkıp bozkırı seyredelim.

11.              Suvermez beldesinde yetişmiş çok sayıda Aşıkların şiirlerinin peşine düşelim.

12.              Doğala ve Çakıllı (Giledis) köylerine uğrayıp Erdaş Dağı’nı, yaylasını seyredelim.

13.              Yürüyerek buradan, Topaç köyüne uğrayalım.

14.              İcik üzerinden eski yanardağ yöresi Acıgöl’e uğrayalım. Kasaba içinde gezip eski Dobada’yı arayalım.

15.              İğdeliçeşme yer altı yaşama mekanlarını ziyaret etmekte yarar vardır.

16.              Tatlarin’e uğrayıp küçük baraj gölü kıyılarında gezelim.

17.              Tatlarin yer altı yerleşim alanlarında , dehlizlerde yiterek dolaşalım.

18.              İnallı’dan peynir almanın yollarını arayalım.

19.              Çat kasabasında üzerine kar yağdığında, kehribar gibi kızaran parmak üzümünün tadına bakalım.

20.              Nar ile Sulusaray arasında Göre çayı kıyısını izleyerek yürüyüp, ağustos içinde sarı erik, kayısı, dut yiyelim.

21.              Denizce kokulu Avanos’un güzel konaklarını,altından sokak geçen kemerli evlerini gezip resimleyelim.

22.              Kızılırmak kıyısında bir aşevine oturup, özümüzü deniz kıyısında duyumsayarak,  balık yiyelim.

23.              Bir çömlek işliğini gezip, ekmeğini  çanakçılıktan çıkaran insanımızın emeğinin yüceliğine tanık olalım.

24.              Kızılırmak üzerindeki asma köprüden, başımız döne döne geçelim.

25.              Sarıhıdır’a gidip, her yer kar altındayken, buradaki ılık, güneşli  havada bir süre vakit geçirelim. Bir köy evine konuk olalım. Bu köyden yetişmiş eğitimci, Türkçe öğretmeni  Osman Aydoğan’ın bağışladığı kitaplardan oluşan kütüphaneyi ziyaret edelim.

26.              Sarıhıdır kayalıklarına çıkıp köyü, bir yay çizen Kızılırmak’ı seyrederken, ikram edilen kayısıdan yiyelim.

27.              Konya-Aksaray-Kayseri kervan yolu üzerindeki o güzelim Sarıhan’ı görelim. Günümüze sağlamca ulaşmış, onarım görmüş  Selçuklu kervansarayını gezerken zaman tüneline girip XIII. Yüzyıl Anadolu’sunu düşünelim.

28.              Çökek köyünde nisan ayı içinde bağ belleyen köylülerle yarenlik edip, ikram edilen üzüm turşusunun tadına bakalım.

29.              Aksalur  ( Ağcaşar, Salur ) beldesinde haziranda kiraz, ağustosta Dirmit üzümü, şeftali yiyelim. Başdere’de (Başköy) bir sabah kahvaltısında yörenin kaymağının, balın tadına bakalım. Yürüyerek, karşılaştığımız insanlarla yarenlik ede ede Demirtaş, İltaş, Boyalı, Karlık, Karain, Tağar köylerine de uğrayalım. Alim olmasa da arif olan köylülerden bir atasözü, bir deyim, bir mani  öğrenerek…

30.              Ürgüp’te Karamanoğlu Camisini , müzeyi,Tahsinağa Kütüphanesini gezelim.

31.              Orta Anadolu’nun en canlı pazarının kurulduğu Cumartesi günü hazır bulunalım. Kızılırmak boylarından, Erciyes eteklerinden getirilmiş tarım, hayvan ürünlerinin tadına bakalım, Ağustosta kuru zerdali ve kayısı; ekim, kasım ayında kuru Dirmit üzümü ve boyağı değişik, tadı farlı pekmezlerden alalım.

32.              Kayakapı Mahallesinin eski evlerini görüp resimleyelim. Damad İbrahim Paşa’nın konuk olduğu konağı gezip, 1720’lerin Ürgüp’üne bir yolculuğa çıkalım.

33.              Temenni Tepe’den Ürgüp’ü seyredelim. Damsa Çayı koyağına , Avlağı Dağına, Topuz-Tekke Dağına  doğru bakalım.

34.              Sabah erkence, daha tan yeri ağarmadan, şafak sökmeden kalkıp, yollara düşüp, bizi bekleyen bir balona binip havadan seyreyleyelim Erciyes’in karlı doruğunu, Kızılırmak koyağını, Avanos’u, Ürgüp’ü, Damsa koyağını. Tadına vara vara , haykıralım: “Eey memleketim! Sen ne güzelsin !” Sonra kuşluk vakti inelim balondan, öğleyin, acıkınca turistik olmayan, halk işi bir aşevine oturup, kebap yiyelim.

35.              Mustafapaşa ( Sinasos, Sineson) Beldesine gidip, buraya adını veren Paşa’nın yaptırdığı, günümüzde de görkemini sürdüren, bir özel yüksek okul olarak kullanılan medreseyi görelim.

36.              Belde içinde bir güzel gezip, eski evlerin işlemeli duvarlarını resimleyelim. İçlerine girip taş ev mimarisinin ne olduğu konusunda fikir sahibi olalım. Damsa Baraj Gölü kıyılarında soluklanalım. Çam ormanının içinde, ağaçların uğultusunda, bohçamızdaki azığı yiyelim.

37.              Cemil köyündeki sağlam kalmış görkemli kiliseyi ziyaret etmekte yarar vardır.

38.              Taş Hun Paşa (Damsa) külliyesini, Türkücü Refik Başaran’ın müzesini, kitaplığı gezelim.

39.              Sobessos kazılarının yapıldığı yeri gezelim. Şahinefendi  ( Süveşe ) köyünün yükseklerinden Damsa Çayı koyağını seyredelim.

40.              Ayvalı ( Aravan) köyünde damlara, şakladıkları kayısıları seren kadınların resimlerini çekelim. İkram edilen bitirgenin, şekerparenin tadına bakalım. Oradan Bahçeli ( Mumusun) köyüne geçelim.

41.              Ortahisar’da doğal soğuk ambarları gezelim. Becerikli, marifetli Toros Yörüklerinin limon kasalarına yerleştirdikleri turunçgil ürünlerini izleyelim. Ağustos sıcağında, ambarcıların sunduğu greypfurutla serinleyelim.

42.              Ortahisar kalesine çıkıp çevreye bakalım.  Antikacı Çılgın Ali’nin dükkanında şiirlerini dinleyelim, ikram ettiği kahveyi  içelim, gramofonla çaldığı eski türküleri dinleyelim.

43.              Uçhisar kalesinden Nevşehir’i, Oylu Dağını, koyakları, Göreme dolayını seyredelim. Şerha şerha yarılmış koyakcıkların üstünden, doruğunda kar eksilmeyen dağlar güzeli, ulu Erciyes Baba’ya bakalım saygıyla.

44.              Göreme ( Marçian, Maccan, Avcılar) beldesi çevresindeki kaya oyma kiliseleri gezelim , freskleri hayran hayran seyredelim.

45.              Gülşehir’e  ( Arapsun) gidip, beldenin simgesi Mantarkaya’yı görelim.  Açıksaray Ören Yerini gezelim. Volkan bombalarının başlık olarak yer tuttuğu tüf kaya konilere bakalım. Danelerinden bal damlayan üzümlerin tadına bakalım. Masadağın üstüne çıkıp Kızılırmak koyağını seyredelim. Sonra, Irmak kıyısında bir salkımsöğüt gölgesinde oturup, serinlikte, suların şırıltısını dinleyelim. Gülşehir çarşısından aldığımız karpuzu kesip, peynirimize katık eyleyip, doyalım.

46.              Karavezir Silahtar Paşa’nın  Külliye’sini gezelim. Sabah serinliğinde, kütüphane görevlileriyle, çay içerek yarenliğin tadına varalım. Hünkar Hacıbektaş Veli’nin hırkasını serip Kızılırmak koyağına bakarak tefekküre daldığı Hırka Dağı’na bir selam uçuralım ve ilerleyelim. Yüksekli, Emmiler, Abuşağı, Fakıuşağı köylerini ziyaret edelim.

47.              Hacıbektaşı Veli Dergahını ziyaret edelim. At evini, Aş evini, Konuk evini ,İş evini görelim. İmeceyle bir dergah nasıl çekilip çevrilirmiş, anlayalım. Aslanlı Çeşme’den su içelim. Hünkarımızın öğütlerini bir kez daha okuyup düşünelim. Anadolu hümanizmasının, insancıllığın ne olduğunu sorgulayalım ve günümüzdeki halimizi, ahvalimizi yargılayalım.

48.              Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi anma törenlerine katılmak için 16 Ağustos’ta ol beldede hazır bulunalım. Tanıdık bir öğretmenin, aydın bir esnafın, dost bir kasaba insanının rehberliğinde  Anadolu’muzun inanç merkezlerinden biri olan beldeyi el gibi değil,  içten tanıyalım.

49.              Topaklı’dan, Kalaba’dan bulgur alalım.

50.              Kozaklı’ya (Hamam Orta ) gidip sıcak sularından “müstefid” olalım. Gövdemizin ağrıyan yeri kalmasın. Sıcak çamuruna belenip, derdimizi orada bırakıp,  kurtulalım. Acıktığımızda yayla çorbası, etli bulgur pilavı, cacık yiyelim bir temiz aşevine oturup.

Prof.Dr.Emrullah GÜNEY