"O, yalnızca son yurdumuzla sınırlı kalmayan, Türk'ün yaşadığı her yere umut güneşi gibi doğan milli bir heyecan, milliyetçi bir kılavuz ve Türk – İslam medeniyetinin yılmaz bir savunucusudur. Tek kenarlı bir zamanın dar hücrelerine sıkışmayacak kadar geniş ufuklu, engin bakışlı ve çok yönlü siyaset ve devlet adamıdır. İdealleriyle yoğurduğu, inançlarıyla güçlendirdiği akli ve kalbi vasıflarını Türklüğe hizmet aşkıyla tutuşturmuş, milletin geleceğiyle buluşturmuş ve İslam'ın mübarek amaçlarıyla üst üste çakıştırmıştır. Soluk alıp verdiği her anda, geçmişin derinliğini merkezine alarak, halin üstünden geleceğe uzanan milli ve manevi geçiş noktaları inşa etmiş, böylelikle dün-bugün ve yarın dengesini çok iyi şekilde kurmuştur. O, bir siyasal hareketin mimarı olmasının yanı sıra, hayat çizgisi içinde yüksek ahlâkın, sağlam karakterin, sarsılmaz inancın ve ufuk ötesini gören milli bir öngörünün de temsilcisidir. Yürekten inandığı ve gönülden bağlandığı Türklük sevgisi uğruna, her türlü meşakkati göze alabilmiş, çelikten iradesi ile örnek bir inanç timsali olduğunu her daim göstermiştir. Soğukkanlı ve sağduyulu analiz kabiliyeti, Türk milletinin değerleri ve çıkarları konusundaki derin hassasiyeti, dostları ve hasımları tarafından hep kabul görmüş ve eninde sonunda da hakkı teslim edilmiştir. O'nun tavizsiz, milli, donanımlı, sağlam ve tutarlı siyaseti, Türkiye'nin geleceği ve Türk milletinin kardeşliği için hep ümit kaynağı olmuştur. Ülküleriyle Türk milletinin önüne düşmüş, Ülkücülüğüyle Türk tarihinde sönmeyecek bir kıvılcım çakmıştır. Allah'a olan inancın, devlete olan bağlılığın, millete olan sadakatin birbiriyle çatışmadan, uyum içinde nasıl bir arada bulunacağını kendi yaşantısı ve koyduğu ilkeleri ile herkese göstermiştir.

Hayatında asla yılgınlığa prim vermemiş, fırtınalı geçen hayatı süresince, nefesi yetmeyenlerin düştüğü yerde ve zamanda, o kalkıp dimdik ve tek başına yürüyebilecek cesaret örneği haline gelmiştir. Bir kişiden başlayarak, günden güne büyüyen ülkü davasının nasıl gönüllere ve milli vicdanlara mal olacağını coşkuyla kanıtlamış, büyük ve dengesiz adımlar yerine; ufak ve sabırlı adımlarla uzun yolları kat etmenin tılsımını ispatlamıştır.

Fikir, iman, ülkü aşkı, insanları güçlü yapan bunlardır diyerek, inancın, iddianın ve manevi bağlanışın, karşılaşılan sorunları bertaraf etmede en etkili yol olduğunu göstermiştir. Türk – İslam davasının her bölümünde, inançla yola koyulmanın birinci şart olduğunu şahsiyetiyle ve yaşayışıyla ortaya koymuştur. Hiçbir zaman kolay bir başarı vaat etmemiş, menfaat tekliflerine, tehditlere ve bir yığın engellemelere kulak asmamıştır.

Onun için önemli olan hiçbir zaman kemiyet olmamış, nitekim keyfiyet hep ilk planda ve öncelikli olarak anlam ve değer kazanmıştır. Hainlerin, kalbi kötü olanların, ahlakı ve niyeti bozukların, milleti küçültmeye çalışanların, Türkiye'yi yabancı ideolojilerin esaretine teslim etmeyi aklından geçirenlerin karşısında olmuş; bölünmeye, bölücülüğe, bozgunculuğa sonuna kadar karşı çıkmıştır. Millet ve devlet bekasının vazgeçilmezliği onun fikir ve yaşamında hep ilk sırada yer almıştır. Bugün taraflı tarafsız birçok insan tarafından takdir ve ilgili toplayan görüşleri, Türk milletinin birliği, Türkiye'nin dirliği için çok ciddi mesajlar ihtiva etmektedir".

En önemli yönünün, 'sessiz çoğunluğun sesi' olarak, milliyetçiliği kuvveden fiile, tasavvurdan harekete geçirmeyi başarmış olmasıdır. İki büyük eseri vardır. Birincisi Türk siyasi hayatında milliyetçiliğin yegâne siyasi gücü olan Milliyetçi Hareket Partisi; ikincisi ise üzerine titrediği, büyük umutlar beslediği ve geleceği emanet ettiği Ülkücü Türk Gençliği'dir. Bu iki anıt eser, milliyetçileri ve ülkücüleri, toplumun herhangi bir ferdi olmaktan çıkarmış, onları bir kimliğe, bir aidiyete, bir davaya ve bir sevdaya yönelterek milli ve tarihi sorumlulukla donatmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi, onunla başlayan süreçte güvenirliğin, itibarın, olgunluğun, ilkeli tutumun, dürüstlüğün, namusun bir timsali olmuş ve bu şekilde kabul görmüştür. Ülkücü Gençlik ise, şahadetin, vefanın, iradenin, inancın ve özgüvenin milliyetçilikle kavuşma noktası olmuş; yüzbinlerce Türk genci, milletine bağlılığın ve hizmetin ilk heyecanını Ülkü Ocaklarında yaşamıştır. 1944 yılının baskı ve zulümlerinden, 1997 yılının Nisanına kadar uzanan muhteşem milliyetçilik mücadelesi, hayatını ülkesine ve milletine adamışlığın en mümtaz örneklerini oluşturmuştur. Bu açıdan, bugün çok daha fazla ihtiyacını duyduğumuz 'dava adamlığı'nın bir simgesi olarak, yalnızca bu yönüyle bile abide şahsiyetler arasında yerini almayı hak etmiştir. Türk milliyetçileri, büyük ülkülere ancak büyük moral ve inançlarla ulaşılacağını onun hayatında görmüş, kalıcı ve köklü bir zaferin ancak hedefleri yüksek tutarak gerçekleşeceğine onun şahsında şahit olmuşlardır"

İçinde yaşadığımız günler, Türk milliyetçilerine gösterdiği istikametin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Bu itibarla bizler, doğru yerdeyiz, doğru yoldayız ve dosdoğru bir hedefin takipçileriyiz. Yıllardır yapılan karşı propaganda ve yıkıcı müdahalelere rağmen, aziz milletimizin nezdinde Türk milliyetçiliği yeniden yer bulmaya başlamış haklılığı gün geçtikçe daha fazla kabul görmüştür. Türk milliyetçilerinin, kuruluşunun 100. yılı olan 2023'te Türkiye'yi lider ülke, havzasında stratejik bir güç ve küresel gelişmeleri etkileyen bir kutup ülke yapma hedefi vardır. Bu hedeflere fikirleriyle ve bizlere bıraktığı milli ve manevi miraslarla ulaşabileceğimizden asla kuşku duyulmamalıdır. O Sadece dün değil, aynı zamanda bugündür ve fikir ve erdemli kişiliğiyle yarınların müjdesidir".

Öğütleri bizlere, ihanetlere karşı dikkat; ayrılıklara karşı uyanıklık; istismara karşı temkin; tahriklere karşı sükûnet tavsiye etmektedir.

Bu vesile ile kalplerimizdeki yeri, gönlümüzdeki zirvesi hiç değişmeyecek olan Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i ve aziz ülkü şehitlerini saygı, sevgi ve rahmetle yâd ediyorum. Bu mukaddes borcu ifa ederken, Türk – İslam uğruna canlarını veren tüm güzel insanların mekânlarının Cennet olmasını Cenâb-ı Allah'tan diliyorum.

'Hepiniz birer Türk Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin ve yere düşürmeyin.'

Saygılarımla Yrd. Doç. Dr. Özden Taşğın