Aslanla ceylanı aynı kucakta tutup yurtta barış dünyada barışla gönül huzurunu bulalım diyen Başkan Selmanpakoğlu, “Hacı Bektaş Veli’yi anmak için yine bir aradayız. Hünkarın dediği gibi Bir olalım İri olalım Diri olalım. Birlikte olmanın mutluluğunu birlikte yaşayalım. Anma etkinliğimize hoş geldiniz dost geldiniz. Hacı Bektaş Veli; Tanrı Evren İnsan bütünlüğünde, sevgi, hoşgörü ve barış ortamı içinde gelişip yaşamanın yol ve yöntemlerini tüm dünyanın hayranlığını kazanarak bizlere sunmuştur. Batıda karanlık çağ yaşanırken kendisinden 300 yıl sonra dahi bilimden söz edenler en ağır cezalara çaptırılıyor ve yakılarak öldürülüyordu.

Anadolu’da ise Moğol işgaliyle Selçuklu devleti yıkılmış, Türk beylikleri parça parça dağılmış var olma mücadelesindeydi. Anadolu insanı güçlenip birlikte yaşamak için Hacı Bektaş Veli’nin sesine kulak verdi. Hünkarın akıl, bilim ve adalete dayanan aydınlanma meşalesiyle gönülleri aydınlandı, yürekleri birleşti. Tüm insanlık için gönülden gönüle akan bu ışığın aşk ateşi Anadolu’dan; Balkanları, Kafkasları, İran’ı, Irak’ı, Mezapotamya’yı, Suriye’yi, Mısır’ı sardı. Gönüller; sevgiyle, hoşgörüyle, kardeşlikle, mutlulukla doldu. İnsanlık; kin, nefret ve düşmanlıktan kurtularak barış içinde yaşamak için Hünkar’ın öğretisinden dersler aldı. Yaşamları anlam kazandı, gönülleri hoş oldu. Hacı Bektaş Veli’nin aydınlanma projesi; Anadolu’ya tutunan Türk Ulusunun gelişip güçlenmesinde de en önemli etkenlerinden birisidir. Osmanlı Devleti bu aşamada kuruldu büyüdü imparatorluk oldu.

Osmanlı Devleti zaman geçtikçe bilimden uzaklaşıp akıl tembelliği içinde yoksul ve zayıf düştü Batı tarafından sömürüldü kan kaybetti, can kaybetti yıkılıp gitti. Ne mutlu ki bu yüce ulus bağrından bir dahi aydını, Atatürk’ü çıkarttı. Onun önderliğinde küllerinden yeni bir devleti Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu. Atatürk’ün aydınlanmacılığı ve yol göstericiliği ile Hacı Bektaş Veli, Mevlana, Yunus Emre gibi Anadolu aydınlanmacılarının ışıklarını söndürtmeden yolumuz açık varlığımız güvencede olacaktır. Yeter ki onları anlayalım anlatalım izlerinden kararlılıkla gidelim. Aslanla ceylanı aynı kucakta tutup yurtta barış dünyada barışla gönül huzurunu bulalım. Hacı Bektaş Veli gönüllere girmenin önemini belirterek şöyle diyordu “Gönül öyle bir şehir ki Hakk Taala yer yüzünde ve gök yüzünde ne yaratmışsa hepsi o şehirdedir”, “Gönlün iki sultanından birisi aklidir diğeri şeytandır. Aklın koruyucusu alçak gönüllülüktür”, “Gönül evinin dört kapısı vardır bunlar ilim, yumuşak başlılık, sabır ve şükürdür”, “Tanrı insana dört göz vermiştir, ikisi baş gözü, diğer ikisi gönül gözüdür. Baş gözüyle bakar halkı görür, gönül gözüyle bakar hakkı görür. Gönül gözüyle bakan can, marifetli candır, bunlar erenlerdir, aydınlardır”, “Marifetli canın beş özelliği vardır. Bunlar ilimdir, kuşkudur, aşktır, sevktir, muhabbettir” demiştir. İlimle: Aklı kullanarak gelişme sağlanacağını. Kuşkuyla: Araştırma, sorgulama, inceleme, gözlemleme yapılacağını. Aşkla:  Bitmez tükenmez bağlılıkla hareket edileceğini. Şevkle: Yılgınlığa düşmeden, duraksamadan istekle uygulamada bulunulacağını. Muhabbetle: Karşılıklı bilgi alış verişiyle, paylaşarak, birleşerek doğru bilgiyi edinip eşgüdümle yardımlaşılacağını herkese öğretmiştir. Bu çerçevede hünkarın şu dizeleri ne kadar derin anlam taşımaktadır.

“Adalet Hakkı bilmektir

Dostumuzla birlikte yaralanır kanarız

Her nefeste aşk ile yaradanı anarız

Erenler meydanına Vahdet ile gir de gör

Kırk budaklı şamdan da kırkımız bir yanarız” diyor.

Hallacı Mansur’un gönlündeki ve dilindeki  Enel Hakk, Vahdetin (birliğin) ifadesi, olarak anlatılmıştı. Hacı Bektaş Veli’de ise aynı görüş Tanrı, İnsan, Evren bütünlüğü içinde yer alabilmek için mükemmele ulaşmakla mümkün olabileceğidir” dedi.