BANA BALIK TUTMAYI ÖĞRET USTAM‏

Atasözlerimiz bir cümleyle çok şeyleri anlatır. ÜRGÜP’te Kaymakamlığın desteğinde Kapadokya Aşçılar Derneğinin girişimi ile aşçı yetiştirme kursu açılmıştır. 

Bu kursa katılanlar; 15 ile 30 yaş arası okuyamamış gençler, şiddet görmüş kadınlar ve bedensel engelli gençlerdir.
Bu derneğe tesadüfen yolum düştü. Halka açık menü şeklinde haftanın beş günü öğle yemeği veriyorlar. Müşterileri olup yemeklerinin tadına baktım. Yöresel yemeklerimizi uygun fiyatla kar amacı gütmeksizin halka sunuyorlar. Yemekler lezzet bakımından mükemmel. Servis adabı da güzel.

Deneyimli usta aşçılarımız öğrencilere yemek pişirmeyi ve servis yapma usulünü öğretiyorlar. Aşçılar ve öğrenciler mesleğin en ince noktalarına kadar özen gösteriyorlar ki memnun olmamak elde değil. Yemeğe ve servise güler yüzleri ve kibarlıklarıyla pozitif enerji katıyorlar. Dolayısıyla ertesi gün yine gelmeyi düşünüyorsunuz.

Çok ilginç ve yararlı bulduğum bu girişimi siz okuyucularımıza da duyurmak için haber yapmayı uygun buldum. Yöneticiler Arif ve Mehmet Ali Ustalardan bilgi aldım. Anlatımlarından ve amaçlarından çok ama çok etkilendim. Bana göre ülkemizin her beldesinde olması gereken örnek bir girişimdir. Kalkınmış ülkelerde bu tür meslek kuruluşları yaygındır. Bunlar devlet ve halk desteğiyle ayakta durmalıdırlar. En iyi hayır işidir. " Bana balık yemeyi değil tutmayı öğret" atasözü ne kadar doğrudur. Meslek öğrenip hem kendine hem de topluma yararlı insan olmak yapılacak en iyi işlerden biridir. 
Bu etkinliğin mali desteği Ürgüplü hayırseverler tarafından karşılanmaktadır. Belki sizler de bu kuruluşa gerek yemek yiyerek gerekse bağışta bulunarak yardımda bulunabilirsiniz.  
Son yıllarda butik otellere ve eski köy yemeklerine olan ilgiden dolayı aşçılarımız eski yemek kültürünü genç nesillere öğretmek istiyorlar. İlgi de oldukça fazla. Örneğin düğün ve özel davetlere de çağrılmaktadırlar.
 
Bu kursları bitiren öğrencilere iş olanağı da hazır diyor yönetici Arif Usta. Çevredeki oteller ve lokantalar diplomalı aşçılara iş var diyorlar. Arif usta amaçlarının bu gençlere meslek öğretip iş hayatına hazırlamak olduğunu söylüyor.
Kuruluşun denetim işini de İş Kur ve Milli Eğitim Müdürlüğü yapmaktadır. Bu dernek aynı zamanda Türkiye Aşçılar Federasyonuna da üyedir. Yöneticiler federasyonun yönetiminde de üyedirler.
 
Arif Usta ile söyleşimiz sürerken odaya Vanuatu adasından gelen konuklar girdiler.Türk yemeklerinin yapımını öğreniyorlarmış. Vanuatu Pasifiklerde Avusturalya' ya yakın 300.000 nüfuslu küçük bir adaymış. Bir sıkıntılı anlarında Türkiye’den yardım görmüşler ve öylece tanımışlar Türkiye’yi.
 
Kursiyerlere günlük 20 Tl. de harçlık veriliyormuş. Kursiyerlerden bazıları ile yaptığım söyleşide kursa katılmaktan dolayı duydukları mutluluk gözlerinden okunuyordu. Bazıları evde hobi olarak yaptıkları işi artık meslek olarak iş hayatında yapacaklarından dolayı ayrıca mutluydular.
Derneklerin ticari etkinlik yapmaları yasal olarak yasakmış. Ancak yöneticiler iktisadi işletmeyi kurarak müşteriye yemek satabiliyorlar. Haliyle öğrenciler yemeği pişirerek öğrenecekler. Pişen yemeğin de telef olmaması ve masrafların karşılanması için satılması düşünülmüş.  
Kursiyerlerin seçtikleri mesleği niçin seçtiklerini ve nasıl uygulayacaklarını bilmeleri gerekir diyor Arif Usta. Neden, niçin, ve nasıl soruları her işte olduğu gibi bu işte de önemlidir diyor. 

Ne diyeyim " HAYDİN BUYURUN SOFRAYA , ÇORBADA SİZİN DE BİR TUZUNUZ BULUNSUN ". 

HASAN KILIÇ