Mustafa adında bir Müslüman genç "Ben bir Müslümanım. Terörist degilim. Bana inaniyorsanız bana sarılın." Levhaları ile sosyal deney yaptı. Aynı denemeyi Danimarka'daki Müslüman genç sosyal deney için kartona "Ben Müslümanım, terörist değilim. Eğer bana güveniyorsanız sarılın." yazdı.

- Danimarka ve İsveç sokaklarına çıkan Müslüman gencin sosyal deneyi ve aldığı tepkileri merak ediyormusunuz?...


- "Ben Müslümanım, Terörist Değilim" Dedi, Bakın Ne Oldu ?

İşte Müslüman Gencin Yaptıkları O Sosyal Deney;

(Haberimizin manşetindeki ve en alttaki bu iki videoyu dikkatlice izleyin...)
 
Sonuç: "Terörün Dini Olmaz" Ve "Herşey İNSANLIKTAN Geçer..."


Yapılan bu sosyal deneyde Avrupa'da ki 7'den 77'ye vatandaşlardan genelde olumlu ve insani tepkiler geldi. Demek ki Dünya da yaşanılan İslamafobi sadece malum bazı ülkelerin tepesinde farklı amaçlarla uydurdukları bir zihniyet. İnsanı insan olarak görebilmek, Müslümanlığın yegane felsefesidir. Bırakın masum insanların canını almayı, insan kalbini kırmayı bile men eder. Hayvanların kılına bile zarar gelmesini istemez. Burada bize düşen en önemli görev sağa sola sapmadan "Kuranı Kerimi iyi okumak, iyi anlamak ve İslamiyeti iyice bilmekten geçer."

Gerçekte Müslüman varlığına tahammül edememekten kaynaklanan bu politikanın İslamofobi olarak adlandırılması, Müslümanları hedef alan saldırganlığı normalleştirme ve fail ile mefulün yerini değiştirme amaçlı sinsi stratejidir. Yani keçisi çalınan müftünün keçi çaldığının iddia edilmesi gibi. Çünkü İslamofobi, İslâm’dan korkma anlamındadır ve amaç Müslümanın tehdit kaynağı olarak gösterilmesidir. Gerçek tehdit kaynağı bu ülkelerin bir takım insanlık dışı planları uğruna algı operasyonlarıdır; Müslümanlar ise tehdide maruz kalanlardır. 


Gelelim bu sosyal deneyle ilgili olarak bu videoalara Müslümanların tepkisi nasıl oldu?
Bu konuda elbetteki Müslümanların asla bir Terörsit olmayacağı bilinciyle deneyin iyi niyetle  yapıldığı hakkında genelde olumlu olarak yorumlar yapılıyor olsada, "​Yapılacak eylemin öncesi ve sonrası iyice düşünülmeli, tabi ki iyi niyetli bir eylem, ama fiiliyat islami değil malesef ..." şeklinde yorumlayanların sayısı hiçte az değil. Özellikle de Bir Erkeğin yabancı bir bayana sarılması konusu İslami pencereden sınıfta kalmış gözüktü.

Bir Müslüman Asla Terörist Olmaz! Peki, Neden ?

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere ‘tecavüz ve haksızlıkta bulunanların’ aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab vardır. (Şura Suresi, 42)
 
Radikalizm katı, kökten ani değişimler yönünde tavizsiz bir politikanın savunuculuğudur. Kimi zaman sert, kimi zaman saldırgan ve kimi zaman şiddetten yana olmaktır.
 
İnsan öldürmeyi adetâ bir yaşam biçimi gibi gören terörist, masum insanlara gözünü kırpmadan kurşun sıkabilir, küçük çocukların üzerine bomba atabilir. İnsanlıktan çıkmış vahşi bir hayvana dönüşen terörist için kan dökmek haz veren bir amaçtır.
 
Terör ile din, taban tabana zıttır. Terörizm saldırgan olmayı, öldürmeyi, savaşmayı, acı çektirmeyi, zulmetmeyi yol olarak benimsemiştir. Ancak Kur’an’a göre bunların tümü zulümdür.
 
15 Temmuz gecesi yaşadığımız vahşet dolu terörist saldırı yine açıkça gösterdi ki terörist psikopattır; ırkı, kimliği, dini, dili ne olursa olsun. Ve ırkı, kimliği, dini, dili ne olursa olsun herkesi vurur.

 
Müslüman için teröristin kimliği önemli olmadığı gibi terör sonucu hayatını kaybeden masumların kimliği de önemli değildir. Hangi ırktan, hangi dinden olursa olsun hepsi birer kurbandır.
 
Yıllardır tüm dünyada terörün asıl sebebinin din-en fazla da İslam- olduğuna dair bir algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. Bu, üst aklın plânlayıp, uygulamaya koyduğu bir hedef.
 
Meselâ Fransa Nice’deki saldırının hemen ertesinde twitter’daki bir etiket dikkatimi çekmişti. ‪”Dünyada dinler yasaklansın”. Bu anlamsız öneri, dinin gerçek özgürlük olduğunu bilmemektir. Yaptıkları zulüm psikopat teröristleri bağlar, mensup oldukları dini değil. Gerçek İslam sevgidir barıştır.
 
Bir terör eylemine fail ararken, kaynak dindarlıkta değil, dinsizlikte aramalı. Terör, ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’tur. Allah tüm insanları şefkate, merhamete, kardeşliğe çağırır.
 
İslam savaşa karşı barışı, ölüme karşı hayatı, cezalandırmaya karşı bağışlamayı teşvik eder. Din adına eylem yaptığını iddia eden bağnaz zihniyet ise tam aksine Müslüman olmayanlara, hatta İslam’ı farklı yorumlayan, uygulayan hatta kendi mezhebinden olmayanlara dahi şiddet uygulamayı meşru görür.
 
İslam’ın dostluk, barış, kardeşlik ve sevgi dini olduğu öncelikle İslam toplumları tarafından anlaşılmalı. İslam, radikalizmi reddeder. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, güzel ahlâk, bilim, sanat ve estetiğin aynı zamanda Kur’anî kavramlar olduğu anlatılmalı. İslam tüm insanlığa insanlığa mutluluk ve yaşama sevinci sunar. Tüm bunları özümseyen Müslüman modeli yaygınlaştırılmalı.
 
"Kim bir zimmiye(1) eziyet ederse ben onun davacısıyım. Ben kime (bu dünyada) davacı olursam, Kıyamet gününde de davacı olurum." (2)
 
Barbarlık bütün İlahî dinlerin mesajına terstir, zıddıdır.  Ancak cehalet çok tehlikelidir, insanları şiddetle karışık bir akıl tutulmasına götürür.
 
Kur'an'ın çizdiği mümin modeli güzel ve yumuşak sözlü, kavgacı üsluptan kaçınan, kötülüğü iyilikle uzaklaştıran, önyargıyla ya da düşmanlıkla yaklaşanlara karşı dahi ılımlı davranan, şefkat ve merhamet sahibi karakterdir.
 
“Terörizm, tamamen şeytani bir “kan dökme kuyusu”ndan başka bir şey değildir. Her kim bu vahşet çarkına destek olursa, şeytani bir sisteme destek olmuş olur. Bir teröristin dini kavramları kullanması, dini sembollerle hareket etmesi kimseyi yanıltmamalıdır. Bu şekilde sahte bir dini kisveye bürünen teröristler, hem kan döktükleri hem de bunu din adına gibi göstererek din aleyhinde propaganda yaptıkları için, iki kere suçludurlar.” (3)
 
Terörist üslûp ile mümin üslûbunun asla uyuşmadığı açıkça ortadadır. İnananlar için kıstas Kur'an'dır ve radikal insanın ahlâkı, Allah'ın beğendiği ahlâka tamamen terstir. Samimi iman eden insan, Allah’ın lânetini ister mi?
 
… Yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lânet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. (Ra'd Suresi, 25)
 
Kötülüklerden rahatsızlık duyan ve dünyadan yok olmasını isteyen her insan vicdan sahibidir. Dünyanın terörizmden, katı, bağnaz ve vahşi yapılanmalardan kurtulması her dinden iyi ve samimi insanların; merhametli, vefalı, sadakatli, ince düşünceli, yatıştırıcı ruha sahip, anarşiye ve teröre karşı, sevecen, adaletli, yardımsever insanların ittifak etmesiyle gerçekleşebilir. Umulur ki yaşadığımız dönemdeki ekonomik krizlerin, anarşinin, terörün, güvensizliğin ve en önemlisi sevgisizliğin dünyayı kasıp kavurduğu karmaşa ve dehşet verici olaylar, bu işbirliğinin tohumlarının atılmasına vesile olur.
 

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?.. (Hud Suresi, 116)

Ayet-i Kerimelerle Hakiki Müminin Vasıfları
-Müslüman evvela Allah’ın varlığına birliğine inanmalıdır. “De ki: O Allah birdir.” (İhlas Suresi - ayet 2 )
-Müslüman kadere her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığına inanmalıdır. “Biz her şeyi kader ile bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer 49)
-Müslüman ahirete ve öldükten sonra dirilmeye inanmalıdır. “Resulüm de ki: Onları ilk defa yaratan diriltir ve o her yaratılanı hakkıyla bilir.” (Yasin Suresi 79)
-Müslüman çevresini kirletmez. “Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir. Pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse de bu böyledir. Öyleyse akıl sahipleri Allah’tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz.” ( Maide 100)
-Müslüman akıllı ve uyanık olur. “O akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar. (Yunus 100)
-Ayrıca bu konuyla alakalı bir hadis-i şerifte de “Mümin bir yılan deliğinden iki kere sokulmaz.” buyrulmaktadır.
-Fala büyüye inanmaz, yapmaz, yaptırmaz. “Dikili taşlar(putlar) üzerine, boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı.” (Maide 3)
-Müslüman kötülüğe iyilikle cevap verir. “Kötülüğe iyilikle karşılık ver.” Nitekim bizim kültürümüzde de buna uygun olarak “Sana taş atana sen gül at” denilmektedir.
-Müslüman bilerek ve isteyerek kimsenin canına kıymaz. “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. “ (Nisa 53)
Bunlara ek olarak;
-Felaketleri metanetle karşılar. Bunları başarıyla atlatabilmek için büyük sabır ve tahammül gösterir. Cenab-ı Hak’tan ümit kesmez.
-Kimsenin ayıplarını ve gizli hallerini araştırmaz ve ortaya dökmez.
-Müslüman tembel olmaz. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışır.
-Müslüman kardeşinin derdini dert edinir ve onların iyiliğine çalışır. Hastalarını arayıp sorar. Sıkıntılarını gidermeye özen gösterir. Cenazelerine gider, büyüklerini sayar ve her canlıya karşı merhametli olur.
Hadis-i Şeriflerle Hakiki Mümin
-Peygamber Efendimiz “Mümin müminin aynasıdır. Nasıl ki bir insan aynaya baktığında kendisinin kusurlu ve güzel yönlerini görüyorsa mümin kimse de diğerine baktığı zaman kendi kusur ve güzelliklerini görür.
-Müminler birbirine karşı taşları birbirini tamamlayıp kilitleyen bir duvara benzer. Yani hakiki müminin diğer mümin kardeşinin eksiğini ayıbını örtmesi birbirlerini tamamlaması lazımdır.
-Hakiki mümin gerek eli gerekse dili ile müminlerin can ve mallarına zarar dokundurmayan kimsedir.
-Hakiki mümin başkalarını seven kimsedir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimseler faydalı değildirler. Ayrıca hakiki müminin kalbinde kin ve nefrete yer yoktur.
-Hakiki mümin her yönüyle faydalıdır. Onunla yürür, tanışır ve ortaklık yaparsan sana menfaati dokunur. Çünkü mümin olan kişinin yaptığı her şeyin faydalı olması lazımdır.
-Gerçek müminin verdiği sözü yerine getirmesi lazımdır.
-Hakiki mümin hurma ağacına benzer. Hurma ağacından ne koparırsan sana faydası dokunur.


Kaynak:Asude Usluer Uğurlu
Kaynak:Fuat TÜRKER