Sazıyla, Sözüyle, Sesiyle olduğu kadar Hitabı ile de tam donanımlı bir portre çizen AK Parti Nevşehir Milletvekili Adayı Emre Çalışkan'ın genç yaşına rağmen aynı zamanda siyasetteki ustalığı ve Güçlü Kalemi ile de dikkat çekiyor. 

24 Haziran seçimlerinde Nevşehir'den 3.sıra aday gösterilen genç Milletvekili Adayı Emre Çalışkan seçim çalışmaları kapsamında ziyaret ettiği genci, yaşlısı ile 7'den 77'ye herkesimden büyük teveccüh görürken, farklı özellikleri ile de seçmenlerden tam puan alıyor.

İşte en son İkra’r Dergisinin bugünki sayısında yer alan ve Üstad Fethi Gemuhluoğlu'nu anlatan AK Parti Nevşehir Milletvekili Adayı Emre Çalışkan'ın o yazısı; 

Yok mu içinizde Fethi Gemuhluoğlu’lar? Ses verin ağabeyler!

‘Gözü olana sabah ışımıştır.’ dedi mümin ve muvahhid ‘er’ kişi. Gözü olan, gözü gören, gördüğünü ruhuna ve kalbine nakşeden gençlere. 

Bu er kişi Fethi Gemuhluoğlu idi.

İki binli yılların boğucu, hepsedici, karartıcı ve kuşatıcı maddeten aydınlık fakat olabildiğince karanlık ortamında bir gencin ismine kolay kolay ulaşamayacağı, tanış olamayacağı bir zat-ı muhterem. Kendisini okudukça, tanıdıkça, keşke bir söyleşisinde, konferansında ya da sohbet ortamında onu pür dikkat dinleyen gençlerden biri de ben olsaydım diye iç geçireceğiniz şair, yazar, anlatıcı, tanıtıcı, temsilci, yaşatıcı, yetiştirici, ve tohumu toprağa ekip yeşertici bir mütefekkir Fethi Gemuhluoğlu.

Kimdir Fethi Gemuhluoğlu?

Cumhuriyetin ilk yıllarında doğmuş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Bazı azınlık okullarında Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği yapmış, bürokraside çeşitli görevler yapan, iki çocuk sahibi. 1977 senesinde 55 yaşında vefat etmiş.

Bu zamanların gençlerindeki moda tabirle Fethi Gemuhluoğlu’nun CV’si böyle. Kronolojik olarak hayatı… Fakat ben sizlere hayatının teknik kısımlarını değil, o 55 yıllık hayatına sığdırdığı o koca dünyayı anlatmak istiyorum.

 Bu dünyaya yüzlerce genci sığdıran, bütün derdi tasası cevher dediği o gençler olan birinden bahsedeceğim.

Çağdaş bir Müslümandan. Sözlerine kulak verdiğinizde yüreğinizde deprem zuhur ettirecek kadar derinlere inecek bir hatipten.

İnsana dostça yaklaşımı, geçmişi geleceğe taşıyan şuur dehası, insanları birbirine arkadaş edebilen kişiliği, sözü ve davranışlarındaki uyumu ile özlediğimiz bir müslümandı Fethi Gemuhluoğlu. 

Ülkenin tabii kaynaklarının altın değil, petrol değil, bizatihi ‘insan’ olduğuna inanıyordu. Ülkeyi zenginliğe taşıyacak olanın ise beceri, bilgi ve ahlaki donanıma sahip genç cevherleri bulup, onları ilmek ilmek işlemek olduğuna inandı.

Her konuşmasında ‘aşk’ ı anlattı. Her yazısında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde durdu. İnsan, hayatından zevk almak istiyorsa hayatını aşk ve cezbe üzerinde kurmalıydı ona göre. İnsanın ‘iyi’ tarafını ancak sevgi ve dostlukla ortaya çıkarabileceğine inandı. Aşk, insanın katı yanlarını yumuşatarak hayata esneklik kazandırırdı çünkü. Şöyle ki; Genel Sekreterliğini yaptığı vakıfta, öğrencilere burs mülakatı yaparken, ilk sorusu öğrencileri şaşkına çeviren ‘Sen hiç aşık oldun mu?’ olurdu.

Halvetiyye tarikatının Şabaniyye koluna mensuptu. Şahsiyetini oluşturan temel unsur tasavvuftu. Hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kaldı. Binlerce dostu vardı. Her dostuna hiçbir çıkar endişesi gütmeden hizmet etmeyi ibadet kabul ederdi. Ona göre insan şöhret, mal ve uyku hariç her şeyle ve herkesle dost olabilirdi ve olmalıydı. Bir müslüman için dünya ve ahiret diye bir ayrım yapılmadan ahiretin dünyada başladığını bilerek ölüme bile dost olunmalıydı. 

Bir sanatkarın eserini titizlikle işlediği gibi gençleri işliyordu. Cevheri olan insanları keşfediyordu. Daha doğrusu her insanda bir cevher keşfediyordu. Kimseyi değersiz görmüyordu. Ondaki güzelliği görüp, o güzelliğini o insanın ‘yüzüne vuruyordu’.

Tam da bu noktada aklıma Peygamber Efendimiz ve sahabelerin yaşadığı şu olay geliyor, teşbihte hata olmasın…

‘’Bir gün Hazreti Peygamber ile yürüyen sahabeler yolda köpek leşi görürler. Çok kötü kokmaktadır ve sahabeler burunlarını kapatmıştır. Tam da bu sırada Hazreti Peygamberle göz göze gelirler. Peygamber Efendimiz onlara müthiş bir ders verir: Ne güzel dişleri vardı gördünüz mü?’’

İşte Fethi Gemuhluoğlu bu olayın ruhunu içine sindirmiş, herkeste ve her şeyde güzel olanı arayan ve bulan bir insandı. Meziyetleri olan gençleri bir araya getirir, birbirleriyle tanıştırır, o gençlerin güzel hasletlerini etrafındaki tüm insanlara anlatırdı. O gencin o vasfından övgüyle bahsederek o vasfının ilerlemesi ve gelişmesi için çalışırdı aslında.

Nuri Pakdil ‘Bağlanma’ adlı eserinde tamamıyla onu anlatmıştır. Necip Fazıl Kısakürek Babıali’de, Cahit Zarifoğlu Yaşamak’ta ona müstakil yerler ayırmıştır.

Bıkmadan usanmadan gençlerle ilgilenmiştir. Bir dönem Almanya’da kalması icap ettiğinde Nuri Pakdil ile mektuplaşmaya devam etmiştir.

Buyrun Nuri Pakdil’e yazdığı bir mektubu paylaşıyorum sizlerle. Bir adam düşünün ki kilometrelerce uzaktan, yetişmesini istediği bir gence tavsiyelerde bulunsun. ‘Sanattan uzak kalma, şu isimleri bul ve onlarla mutlaka tanış’ desin.

Nuri,

Sezai İstanbul’da değil mi? Sen Babıali, Cemal Nadir Sokağı No 5’de İrfan Atagün var, onu ve Alphan’ı tanıyor musun? Onları tanı. Türkoloji asistanı Mehmet Çavuşoğlu’nu da tanı.

Sen hiç Kani Karaca’dan Sure-i Rahman dinledin mi? Ağlar oldun mu?

Niyazi Sayın veya koca üstad Halil Can üflerken sen yeniden doğdun mu? Ya çok puslu, ya ay-aydınlık bir sabahta Anadolu Kavağı’na kadar gittin mi?

Ali Nihat Hoca’ya var. Mehmed aracı olsun. Benim için de Nat-ı Şerifler, mersiyeler toplayın.

Sana gençlerle bir araya gelip ivazsız garazsız, bir sahabe ahlakı murat ederek, bir ensar ve muhacirin düzeni kavilleyerek sohbet ediyor musun? Rüya ve gerçek yan yana.

Memleket nicedir, onu da bilemiyorum. Mehmet Çavuşoğlu’na varırsan o lütfen bana Kamil Turan’ın adresini iletsin. O çocuk da pırıl pırıl, düzenli bir kafadır. Ah şu profesyonelleri bir terk etseniz yol açılacak. Ya sabır, ya Hû. 

Neye ihtiyacımız var biliyor musunuz? Kafe köşelerinde gündelik siyasetin içinde fikirlerden, ideolojilerden öte ‘kişi’ lerin konuşulduğu genç ortamlarından o gençleri çekip çıkaracak ve etrafında toplayacak fikir adamlarına.

Konuştuğunda ağzından çıkan kelimeleri kulaktan kalbe ve beyne işletebilen hatiplere. Söyledikleriyle yaşantısı birebir örtüşen adamlara. Tavlada zar atarken dava tweetleri atanlara değil.

Uzaklardan Nuri Pakdil’e , ‘Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören , Bahattin Karakoç büyük nefesli gençler. Mutlaka bir araya gelin’ diye salık veren Fethi Gemuhluoğlu’nun derdinde olan mihenk taşlarına ihtiyacımız var.

Şimdilerde herkes ikbal derdinde. Sosyal medyadan yazılan 140 karakter ile karakterli gençler yetiştirme derdindeyiz.

Yok mu içinizde Fethi Gemuhluoğlu’lar?

Ses verin ağabeyler…