“Fitne büyümüş, devleti hedef almış ve şehitler verilmektedir. Mesele sadece Hz. Osman’ın katilinin bulunması değildir. Bu fitne hareketine katılanlar asiler hemen cezalandırılmalıdır.”
 ……………..

Bu yaranın ilacının sükunet olduğunu, sükunet gerçekleştikten sonra her tedbirin alınabileceğini, aksi halde fitne ve fesat çıkacağını, bunun da İslam’a, Müslümanlara, devlete, millete getireceği sıkıntının büyük olacağını izah ettiler.
………………
Konuşuldu bu fitnenin bertaraf edilmesi için, her iki tarafın mensupları da memnun oldular. Böylece bir istikrar, bir sükun hali hasıl oldu. Herkes kendisini emniyet ve huzur içersinde görerek çekildiler.
…………….

Lakin, etraflarını bazı adamlar sardı; bunlar Müslüman görünümlü Münafıklar, Türk görünümlü devşirmeler, dağılan Rusya’nın artıkları ve tehcirin kalıntıları idi. Lakin herkes, içerden, dışarıdan, kenardan, köşeden bu devletin, milletin bekası için can atanlar söyledi, uyardı…..ama o ve onlar hırslarına yenildi hem de Müslümanlık adı altında. 
……..
Bu kadar uyarıya rağmen, istişareye rağmen, serzenişe rağmen neden devletimiz, milletimiz ŞEHİT veriyor, dinimizin içi boşaltılıyor, Millet ve Devlet kavramları itibarsızlaştırılıyor, İSLAM adına kim zalimlik ediyor ve MÜSLÜMAN kavramını yalnızlaştırıyor. Kim bu İbn-i Sebe ve Sebe’ler
Velhasılı güzel insan; Cemel vakası anlaşılırsa anlaşılacağız….

                                           Saygılarımla  Yrd. Doç. Dr. Özden TAŞĞIN