21 Ekim 2016 Cuma günü okunacak ''Yalan ve Yalancı Şahitlik'' konulu hutbeyi aşağıda okuyabilirsiniz.

İLİ : NEVŞEHİR
TARİH : 21/10/2016 (3. HAFTA)
YALAN VE YALANCI ŞAHİTLİK

ِم اللهِا َّر ْح َمنِا ا َّر ِحيم بِ ْســــــــــــــــــــــ هَّل ِ ُم إ ْنعَا ْْلَ ْت لَ ُكُم ا ه ِحل ُ َوأ ِ ِه َرب هُ ِعندَ ه ُهَو َخْي ٌر ل ظِ ْم ُح ُر َما ِت هَّللاِ فَ ِل َك َو َمن يُعَ ذَ ِ ر ْج َس ْي ُكْم فَا ْجتَِنبُوا ال لَى َعلَ ْو َل ال ُّز َم و ِر ا يُتْ ِن َوا ْجتَنِبُوا قَ ا ْوثَ ْْلَ ِم َن ا َم ه َو َسل ْيه هى هللاُ َعلَ قَا َل َر ُسو ُل هللاِ َصل ِمْن ُه هن ْرب ٌع م ْن ُك هن فِي ِه ، كان ُمنافِقاً خاِلصاً ، وم ْن َكان ْت في ِه َخ ْصلَةٌ َ أ َوإذا ِم َن َخا َن ، ٍق حتهى يَد َع َها : إذا اؤتُ ِم ْن نِفا ، َكان ْت فِي ِه َخ ْصلةٌ ف َج َر َ َر ، وإذا َخاصم َب ، وإذا عا َهدَ َغدَ حده َث َكذَ

Muhterem Müslümanlar! İnsan hayatı hak ile batıl arasındaki mücadele ile geçmektedir. Gerçek bir Müslümanın görevi ise hakkın ve doğrunun yanında olup, batılla yalan ve yanlışla mücadele etmektir. Yüce Dinimiz İslam fert ve toplumun huzurunu ve saadetini hedeflemiş, bu amaçla zarar verebilecek her türlü fiil ve davranışları yasaklamış, yalanı ve yalancı şahitliği de büyük günahlardan saymıştır. Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz “Yalan sözden (yalan yere şâhitlik yapmaktan) kesinlikle kaçının!” (1) buyurarak Müslümanın çevresinde şahit olduğu olaylar karşısındaki duruşunun nasıl olması gerektiğini belirtmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) ise “Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur.

Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur: Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona ihanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verince sözünden döner. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.” (2) hadisiyle yalan söylemenin kişiyi münafıklığa sürükleyeceği tehlikesini bizlere haber vermiştir. Değerli Kardeşlerim! Yalan söylemek; gerçeği olduğundan farklı göstermek, doğruyu çarpıtmak, haklıyı haksız duruma düşürmek, haksız olanı ise haklı göstererek hem birinin hakkı olmayanı elde etmesini sağlamak iken; gerçek hak sahibinin ise hakkının yenilmesine neden olmaktadır.

Görüldüğü gibi burada çok açık bir kul hakkı ihlali vardır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde yalancı şahitlik ile ilgili olarak “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(3) buyurmuş, şahitlik ettiğimiz vakit durumun kimin aleyhine ya da kimin lehine olduğuna bakmaksızın yalnızca doğru neyse onu söylemeyi bizlere emretmiştir.

Ayrıca bu ayeti kerime ile Yüce Rabbimiz gerçeği olduğundan farklı göstermenin ve doğuyu çarpıtmanın yalancı şahitlik olduğu gibi, doğruyu bildiği halde saklamanın, şahitlikten çekinmenin de yalancı şahitlik olduğunu kesin suretle bizlere hatırlatmaktadır. Aziz Müslümanlar! Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimsenin, hatır ya da çıkar için hâkimin huzurunda yalancı şâhitlik yaparak haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarmaya çalışması hem büyük bir vebal hem de Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle Allah’a şirk koşmadan sonra gelen, büyük günahlardan birisidir. Günümüzde maalesef yalancı şahitlik, nice hakların kaybolmasına, adaletin yerini zulmün almasına sebep olur.

Haklının yerine haksız, haksızın yerine haklı geçer. Nice yuvalar yalancı şahitlik yüzünden yıkılır, nice ocaklar söner, nice servetler mahvolup gider. Böylece toplumun huzuru ve düzeni alt-üst olur. İntikam hisleri kabarır. Fertler arasındaki karşılıklı güven, sevgi ve saygı duyguları yerini, kuşku, kin ve düşmanlığa bırakır. Toplumdaki birlik beraberlik ve kardeşlik çok büyük yara alır. Değerli Kardeşlerim! Görüldüğü gibi yalancı şahitlik, vebali taşıyamayacağımız kadar ağır ve kefareti olmayan tevbe ile de kurtulamayacağımız büyük bir günahtır. Mümin, acı da olsa gerçeği söyleyen ve kendi aleyhine bile olsa hakikat ve adaletten ayrılmayan insandır. Hutbemi Peygamberimiz (s.a.v.)’in bir hadis-i şerifi ile bitiriyorum: “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk, insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Yalandan kaçının. Zira yalan, insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. İnsan, yalan söylemeyi terk etmedikçe, hakiki mümin olamaz.
Yalancılık, kalbin kararmasına sebep olur. Seni yaksa bile, doğruluktan ayrılma.”
(4) ___________________________________

KAYNAKLAR: 1-Hac sûresi (22), 30. 2-Buhârî, Îmân 24 3-Nisâ, 4/135. 4-Riyâzu’s-Salihîn, 1/85, H.No: 54. HAZIRLAYAN : Davut ÇELİK ÜNVAN: Mağaraobruğu Köyü Camii İmam Hatib