Değerli Basın Mensupları,

Bir darbe yıldönümü vesilesiyle daha sizlerin karşısındayız.

Halk adına yola çıkanlar, ancak halka güvenmeyenler ‘halka rağmen halk için’ sloganıyla her on yılda bir ‘Anayasa’dan aldıkları yetkiyle.!’ milleti hizaya çekmeyi ihmal etmediler. 28 Şubat bu zulüm çemberinin son halkasıdır. 28 Şubat mağdurlarının tamamının gasbedilmiş hakları iade edilmeden ve sürecin aktörleri de bu zulmün bedelini ödemeden darbenin izlerini silmek mümkün olmayacaktır. Daha da önemlisi bu memlekette artık hiç kimsenin darbeye teşebbüs edemeyeceği yeni bir Anayasaya ihtiyaç olduğunun bütün kesimler tarafından farkedilmesidir.

Bugün 28 Şubat darbesinin 19. Yılını geride bırakıyoruz. 19 yıl önce inançlı kesimi sindirmeye ve hatta yok etmeye yönelik olarak hayata geçirilmek istenen ve bin yıl süreceği iddia edilen süreç, sağduyulu halkımız tarafından çok kısa sürede bertaraf edilmesine rağmen, ne yazık ki izleri bugün hala silinebilmiş değildir.

Başörtülü kızlarımız üniversitelere alınmamış, eğitim kurumlarına girip eğitimlerine devam etmek isteyen kızlarımızın tesettürlerine el uzatılmış, saçlarından tutularak sürüklenmiş ve okullarından atılarak hayalleri çalınmış ve geleceklerine ipotek konmak istenmiştir.

28 Şubat sürecinde memurlar üzerinde kurulan baskı hat safhaya çıkmış ve adeta inançlı memur avına çıkılmıştır. Asker, öğretim görevlisi, öğretmen, doktor ve hemşire başta olmak üzere binlerce kamu görevlisinin ya görevine son verilmiş ya da istifa etmek zorunda bırakılmıştır.

Başörtülü çalışanlar üzerine çok yoğun bir baskı uygulanmış ve kılık-kıyafet bahane edilerek açılan disiplin soruşturmaları çeşitli kılıflara büründürülerek göreve son vermelere kadar götürülmüştür.
Başörtüsü nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmalarında kimi memurlar hemen yüksek disiplin kuruluna sevk edilerek ihraç edilmiş kimilerinde ise süreç bile isteye uzatılmış ve bu şekilde psikolojik baskının dozu artırılmış, hukuksuz yer değiştirmelerle/sürgünlerle aileler parçalanmış ve böylelikle yaşanan travmaların şiddeti kat kat artırılmak istenmiş ve bunda da başarılı olunmuştur.

Eldeki mevcut verilere göre 28 Şubat sürecinde sadece Milli Eğitim Bakanlığında; “1997-2003 tarihleri arasında 33 bin 271 öğretmen, kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçirmiş, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verilmiş, 11 bin 890 öğretmene kılık-kıyafet/fişlemeler nedeniyle disiplin cezası verilmiş, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı istihbarat birimleri tarafından sözde irticayla ilişkilendirilerek fişlenmiş, yaklaşık 11 bin öğretmen ise istifa etmek zorunda bırakılmıştır.” (Eğitim Bir-Sen, ‘Rakamlarla 28 Şubat Raporu’ Basın Açıklaması 2014)

28 Şubat sürecinde geçirdiği disiplin soruşturmaları sonucu görevine son verilen memurlar için çeşitli defalarda muhtelif yasal düzenlemeler yapılarak; görevlerine geri dönüşleri, boşta geçen sürelerinin emekliliklerine sayılması ve ödedikleri sosyal güvenlik primlerinin iadesi gibi haklardan faydalanmaları sağlanmıştır.

Ancak, 28 Şubat sürecinde soruşturmalar, maddi ve manevi baskılar ve sürgünler sonucunda görevlerinden istifa etmek zorunda bırakılan/müstafi sayılan memurlar, yukarıda bahsedilen yasal düzenlemelerin hiç birinden yararlanamamış, bunlar için bir yasal düzenleme de yapılmamıştır.

Aynı darbe döneminde aynı zulme maruz kalan memurlardan, görevlerine son verilenlerin hakları kısmen de olsa verilirken, istifa etmek zorunda bırakılan/müstafi sayılan memurların hiçbir hakkının verilmemesi hatta adlarının bile anılmaması sosyal hukuk devleti ile bağdaşır bir durum değildir.

Değerli Basın Mensupları,

28 Şubat mağduriyetlerinin bir nebze olsun giderilmesi için;

1-      28 Şubat sürecinin müsebbiplerine gereken cezalar verilmeli ve böylelikle benzer heveste olanların önü kesilmelidir

2-      28 Şubat sürecinde soruşturma, maddi manevi baskı ve sürgünler neticesinde görevlerinden istifa etmek zorunda kalan veya müstafi sayılan memurlar için acilen (aynı dönemde görevlerine son verilenler için yapılan yasal düzenleme benzeri) yasal bir düzenleme yapılarak; boşta geçen süreleri emekliliklerine sayılmalı ve tazmin süreci işletilmelidir. Böylelikle mağduriyetleri bir nebze de olsa giderilmelidir.

3-      Konu ile ilgili özel bir komisyon oluşturulmalı ve 28 Şubat sürecinde mağdur olmuş her kesimin mağduriyetinin giderilmesi, haklarının iade edilmesi ve tazmin müessesesinin işletilebilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 28.02.2016

Yaşar DURMUŞ
Bayındır Memur-Sen
Ankara 1 Nolu Şube Başkanı