Heyet Başkan Vekili Beril Dedeoğlu, heyet üyeleri Erol Göka, Hilal Kaplan, Celalettin Can, Vahap Coşkun ve Doğu Ergil, ziyarette, Dernek Başkanı Feyzullah Keskin ile bir süre görüştü.

Keskin, burada yaptığı açıklamada, heyetin işinin zor olduğunu bildiklerini ifade etti.

Güzel niyetlerin ardından, güzel sonuçlar çıkacağını dile getiren Keskin, şöyle konuştu:

"Siz de farkındasınız bilinmezlikler çok fazla. Bu nedenle insanların kafasında soru işareti var. Özellikle biz Alevi kesimi geçmişte yaşadığımız sıkıntılardan dolayı yoğurdu üfleyerek yemek korkusuyla karşı karşıya kalıyoruz ancak Alevi toplumu hiçbir zaman sosyal yaşamın içinde geri planda kalmamıştır. Daima ülkenin birlik ve bütünlüğünü, Atatürk ilke ve devrimlerini ön planda tutmuştur. Bu ülkenin üniter yapısını her şeyden önde tutmaktadır. Bu üniter yapıyı önde tutarken bir kafatasçılık veya tek bir millet düşüncesinde değildir ama Alevilerin tarih boyunca sorunları olmuştur. Toplumsal barıştan bahsediyorsanız, bir kesimin değil her kesimin kucaklanması lazım. Bu süreçte, Alevi hakları göz ardı edilecek olursa bir daha rencide edilmiş oluruz."

Heyet üyeleri, daha sonra derneğin konferans salonunda Alevi vatandaşlarla bir araya geldi.

Beril Dedeoğlu, yaptığı konuşmada, "tek dertlerinin bu sürecin kalıcı barış sürecine dönüşmesi" olduğunu vurguladı.

Kriminal işlerle ve bu işlerin hangi yöne gittiğiyle ilgili hiçbir meraka sahip olmadıklarını belirten Dedeoğlu, şunları söyledi:

''Bu heyetin amacı: farklı toplumsal kesimler barış sürecine nasıl bakıyor, bunu şiddetle destekleyenler hangi gerekçeyle destekliyor, şüpheleri olanların da şüpheleri ne- Bunları tespit etmek, raporlarımıza koymak ve karar alıcılara iletmek. Onun dışında bir yaklaşımımız, tutum anlatışımız, bir misyonumuz mevcut değil. Hangi kesim, hangi gerekçeyle şüpheler yaşıyor- Çünkü bu şüphelerin açığa çıkması Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli. Zira kalıcı barış ancak bu şüphelerin giderilmesiyle mümkün olur. Karşılıklı toplum kesimlerinin birbirlerine olan güveninin artırılabilmesi için şüphelerin, kuşkuların, mesafeli duruşların nedenini anlamaya çalışıyoruz ancak bizim anladığımız nedenler siyasete dönüşecek diye bir şey yok. Biz sadece bunları raporlar ve ilgili kişilere göndeririz. Türkiye'de bütün siyaset kanallarının açık, eşit, adil biçimde dağılmasını savunuyoruz ki herkes kendi taleplerini demokratik yollardan karara dönüştürebilsin."

 

-"Birlikte ne yapabiliriz, onun arayışındayız"-

 

Dedeoğlu, çözüm sürecinin nasıl işlediğine ilişkin çok sayıda soru geldiğini belirterek, şunları anlattı:

''Bunun hükümet tarafından yürütülen bir ayağı var. O muhtemelen, anladığımız kadarıyla silahın bıraktırılmasıyla ilgili yarı örtülü bir süreç. İkincisi, silahlar bıraktırıldı diyelim, insanların farklı talepleri siyasi ortamlarda tartışılacak. Belki siyasi partiler kanalıyla, belki mecliste. Bizler siyasetçi olmadığımız için bu kısmın bir anlamda seyircisiyiz. Bu aynı zamanda da sosyal alanda tartışılacak. Biz o ayakla ilgili kaygılar taşıyoruz. Bunlar sosyal düzeyde tartışılırken yeni anlaşmazlıklara yol açmasın, birlikte ne yapabiliriz, onun arayışındayız.''