Nevşehir Haci Bektaşi Veli Üniversitesi öğrencileri, Bugün Düzenledikleri Basın Açıklaması İle Halep'te ki saldırıları ve dünya kamuoyunun sessizliğini protesto etti

Ellerinde, "Halep yanıyor, kardeşlerimizin yanındayız" yazılı pankart ile Suriye'de yaşanan dramı anlatan çeşitli afişler taşıyan Nevşehir Haci Bektaşi Veli Üniversitesi öğrencileri adına açıklama yapan Abdussamed Akan, Halep'te insanlık tarihinin en kanlı katliamının yaşandığını, dünyanın ise buna seyirci kaldığını vurguladı.

Nevşehir Haci Bektaşi Veli Üniversitesi Müslüman Gençliği adına temsilci Abdussamed Akan'ın Halep içerikli basın açıklaması yaptı.​

İşte o tarihi açıklama;

Suriyeli kardeşlerimiz tam altı yıldır dünyanın gözü önünde sistematik katliamlara, kıyımlara maruz kalmakta. Her gün içimizi parçalayan onlarca, yüzlerce görüntüyle karşılaşmaktayız. Bizim üç beş saniyeden fazla bakamadığımız fotoğraf karelerini, Halepli kadınlar, çocuklar, yaşlılar olarak topyekûn bir halk bizatihi yaşamakta. Bombalanmayan tek bir hastanenin dahi kalmadığı Halep’te ise ,yaralanmak ölmekten daha trajik bir hale gelmiş bulunmakta.
Gıda yardımının ulaştırılamadığı Halep’in yavruları “cennette yemek yiyebileceğiz” diye ölüme kucak açıyor.

Bugün Halep’te, tarihin görebileceği en acımasız ve vahşi katliamlardan biri yaşanıyor. Zalim Baas Rejimi ve Emperyalist Rusya hiçbir hukuk gözetilmeden işlenen bu cürümlerin failleridir. Siyonizmin amaçlarına hizmet eden BM, AB ve ABD ise yaşananlar karşısında kamuoyu önünde üç maymunu oynayan arka planda ise çıkarları için müslüman kıyımından içten içe hoşnutluk duyan Haçlı artıkları olarak katliamın ortaklarıdır. Bu şer ittifakı, ancak Halep’i insansızlaştırarak zafer elde edebileceklerinin farkına varmışçasına bir soykırım gerçekleştiriyor. Halep’te 15 Kasım’dan bu yana rejim ve müttefikleri tarafından iki binden fazla hava saldırısı, yedi binden fazla top atışı yapıldı.

Zalimler bilinçli bir şekilde fırınları, hastaneleri, okulları, camileri ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı toplu mekanları vuruyor. Halep’e deprem etkisi yaratan sığınak delici bombalar atılıyor ve enkazların altından her gün onlarca kadın ve çocuk cesedi çıkarılıyor. Rusya, yine bir hastaneyi vurarak Halep’te kalan tek çocuk doktoru Muhammed’i de şehit etmiştir. Halep’te camilerin hedef alınmasından dolayı, tarihinde ilk kez Halep’te Cuma namazı kılınamamıştır.
Bu ağır saldırılar altında kalan 300 bin sivil insan en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale gelmiş durumda ve ölümle, açlıkla pençeleşmektedir. Yaşananlar karşısında kulakları sağır eden bir sessizlikle karşı karşıyayız. Halepli kardeşlerimizi ağır bombardımanlar, sistematik katliamlar kadar insanların sessizliği de yaralıyor. Batının ve işbirlikçilerinin insafsız ama bilinçli sessizliğini anlamlandırabiliyoruz. Onlar kimliklerinin ve düşmanlıklarının gereğini yapıyorlar.
Ne yazıkki İslam alemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda. Bir vücudun azaları gibi olması emredilen müminlerin, kardeşleri ateş altındayken sessiz kalmasını ise idrak etmekte zorlanıyoruz.

Dört koldan kuşatılmış, nefessizliğe mahkûm edilmiş Halep’te, öz be öz kardeşlerimiz katlediliyor. Zulüm karşısında susmanın suça iştirak olduğunu haykıran bir Peygamberin ümmeti olarak kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayı vicdanımız ve inancımız nasıl kabul edebilir ?

Ahlak ve inanç bütün siyasi dengelerden önce gelir. Halep’teki soykırım karşısında siyasi dengeler bahanesi kabul edilemez bir vicdani çürümedir. Dengeler, Halep yok olduktan sonra ne ifade edecektir, merak ediyoruz?

Pervasızca Halep üzerine bomba yağdıran, ölüm kusan güçler İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden güç alarak arsızca barbarlıklarını “terörizmle mücadele” diye pazarlıyorlar. Zalim, olanca gücüyle katliamını sürdürürken, hatta arttırırken, mazlumun yanında durmak haysiyetimizin gereğidir.

Bu güne dek Halepli Müslüman kardeşlerimiz imtihanlarını olanca güzelliğiyle verdiler ve Rablerine vermiş oldukları söze sadık kalıp gittiler. Geride kalanlara destek olmak ise bizim imtihanımız olarak önümüzde duruyor. Halep Ölüyor iken duyarsızca yaşamak günden güne büyüyen bir vebale dönüşüyor.
Artık buna dur demeliyiz. Ayağa kalkmalı ve şerefimizi haykırmalıyız. Halep’in çığlığına ses vermek, ihtiyaçlarını karşılamak en asli vazifemizdir.

 Tüm bunlara rağmen Halep direnecek ve Allah’ın izniyle, Suriye Cihadı zafere ulaşacaktır. Şüphesiz ki Allah’a kafa tutan Amerika, Rusya Avrupa ve tüm küresel kafirler ve onların kirli işbirlikçileri bir gün gelecek, ataları Firavun gibi, Nemrut gibi tarihin karanlık çöplüğüne gömüleceklerdir. Rabbimizin buyurduğu gibi :
Kafirlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacaksınız ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!" (Al-i İmran 12)

Ayrıca Arakan’da yaşanan insanlık dışı katliamlar karşısında da İslam dünyasını harekete geçmeye çağırıyoruz. İslam ülkeleri arasında bundan sonra İslam Birliğinin Kurulması İçin gerekenin yapılmasını ve bu insanlık dışı saldırılara karşı birbirimizi müdafaa etmemiz gerektiğini buradan tüm islam alemine ve idarecilerine bildiriyoruz.

Zalimleri lanetlerken, Rabbimizden onuru ve şerefi için direnen kardeşlerimize yakın bir zafer diliyoruz.
Halep’i boğan bizim sessizliğimiz ve eylemsizliğimiz olmasın.
Bizler Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Müslüman Gençliği olarak, Suriyedeki kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, zalimlere ve zulümlere asla rıza göstermeyeceğimizi beyan etmek için burada toplandık. Allah’tan bizleri suskunlardan değil, sorumlu mümin kullardan saymasını ve tüm İslam alemine Tevhid, adalet ve hürriyet ekseninde onurlu bir kurtuluşu nasib etmesini diliyoruz.          
 
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞI VELİ ÜNİVERSİTESİ MÜSLÜMAN GENÇLİĞİ